Bölüm LE1: Lanet

1 0 0
                                    

Çölde muhteşem bir sükunet hüküm sürüyordu. Bozulması uzun sürmedi tabii.
-"Hala neden peşimden geliyorsun?" mu? Hatırlamıyor musun, dün bana ne dedin. Güçlendiğinde gel. Fakat güçlenecek vaktim yok. Senin zayıf noktan vardır elbet. Doğru mu?
Çöl devi arkasını döndü, Leo'ya yüzünü döndü.
-Adın ne, oğlan?
-Leo. Senin adın nedir?
-Benim adım Lu Go Bonzu.
-Burada benim gelip seni yenmem için beklemiyor musun zaten, Lu Go Bonzu?
-Hayır, Leo. Başka birini bekliyorum... Hatta, başka birilerinin gelmesini bekliyorum.
Leo bir güldü. Ayakta durmakta zorlanmasına rağmen bunu saklamak için elinden geleni ardına koymuyordu. Bir rüzgar esti, kumlar yükseldi. Bir rüzgar daha esti. Bir rüzgar daha... Fırtınaya dönüşen rüzgarlara karıştı, Leo. Elinin etrafı keskin bir bıçak gibi, Lu Go Bonzu'nun göğsünü kesmeye gitti. Çöl devi tam dünkü yumruğundan atacakken durdu. Leo fırsatı kaçırmadı göğsünden kanlar fışkırana kadar kesti. Kükredi.
-Lu Go Bonzu!!
Çöl devi Leo'yu kafasından kavradı. Leo bu sefer de Lu Go Bonzu'nun bileklerini kesmeye çalıştı. Lu Go Bonzu'nun telaşı yüzünden okunmaya daha henüz başıyordu.
-Leo, dur.
Durmadan çöl devine saldıran genç adam onu duymadı. Keskin rüzgarlar bilek kemiğine ulaşmış, kemiği aşındırmaya başlamıştı bile. Lu Go Bonzu'nun dövmeleri dünkü gibi parladılar. Fırtınaları yaratan bu sefer çöl deviydi. Birden büyük bir patlama oldu. Uzaydan görülebilecek kadar şiddetli bir patlamaydı, zaten sanki devasa bir göktaşı düşmüş gibi çukur oluştu durdukları yerde. Lu Go Bonzu korkuyla titreyen genci tutmayı bıraktı. Üstlerine incecik kumlar örtüldü, kat kat. O derinlerdeki taşlar da kuma dönüşmüştü. Leo kumların altında kaldı. Lu Go Bonzu ise üstünde. Sırtındaki küçük çantadan uzun bir kumaş çıkarıp kolunu ve göğsünü sardı. İki dakika çoktan geçmişti. Yeraltından gelen patlamalar hissediliyordu. Lu Go Bonzu patlamaların geldiği yere gitti, Leo'yu beklemeye. Fakat patlamaların geldiği yerden değil de arkasından bir yerden çıktı beklenen genç adam. Çöl devine tüm gücüyle uçtu. Ama dev onun saldırısını istemediği bir yolla durdurmak zorunda kaldı. Leo'yu tek eliyle belinden kavradığı gibi yumuşak kumun üstüne yapıştırdı. Fakat yumuşak kum o hızda çelikten kat kat sertti. Leo tekrardan bir sinek gibi yere yapışmış olmasına rağmen hiç durmadan ona bunu yapan eli koldan ayırmaya çalışıyordu. "Sana her gün gelip bir günde iyileşmeyecek yaralar bırakacağım, sonunda da yeneceğim. Ben güçlenmeyeceğim, seni güçsüzleştireceğim. Belki ben de zayıf kalacağım ama sen daha zayıf olacaksın." Lu Go Bonzu yine hiçbir şey yapmadan kolunun kesilmesine izin veriyordu. Gücüyle kolunu bu kadar koruyabiliyordu. Leo denilen genç adam çok güçlüydü. Bu rüzgarlar demirden bir binayı saniyeler içinde kuma dönüştürebilecek güçteydi. Lu Go Bonzu'nun koluna ama böyle ufak ufak zarar verebiliyordu. Lu Go Bonzu artık dayanamadı. Kaşlarını çattı.
-Leo!!!!
Bir anda çölde ne fırtına kaldı, ne de Leo'yu yerde tutmaya çalışan eli bileğinden ayırmaya çalışan rüzgarlar.
-Bu gün neden geldin, sana tekrar dünkü yaptıklarımı yapsam ölürdün. Bunu anlamadın mı?
Leo, çöl devinin elinin altından kurtuldu. Gökyüzü gerilime dayanamayıp korkudan ağlamaya, çığlık atmaya başladı aniden. Kumların yerini çamur aldı. Leo ayağa kalktı.
-Hayır... Benim lanetim var. Kendimi tekrar tekrar iyileştirebilirim.
Lu Go Bonzu eğildi. Eğilince anca genç adamın boyuna ulaşabiliyordu.
-Zodiac'ın Laneti bildiğin gibi çalışmaz. Onu ne kadar yoğun kullanırsan seni ele geçirir, canavara dönüştürür.
Leo yorgunluktan ayakta duramayacak gibi oldu.
-Sen... sen nereden biliyorsun ki?
Çöl devinin bedenini saran kızıl dövmeler ona cevabın ilk kısmını verdi.
-Beni böyle bir canavara dönüştüren de işte ta senin lanetinin aynısı.
İkinci kısmını da çöl devi kendi ağzıyla verdi. Zodiac'ın Laneti, Boğa Burcu Tauros. Bu onun lanetiydi. Onu böyle dövmelerle saran, bedenini bu kadar büyüten, gözlerini renksizleştiren lanet buydu. Leo bunu anlayabilmişti. Bugün de lanete güvenip tüm kemiklerini un ufak ettirse ve kendini iyileştirse. İşte o zaman insaniyetini kaybedebilirdi. Zaten saçları iyice uzamış ve kabarmıştı. Leo hüzünlendi. Fakat bu düşmana gücü yetmediğinden değil, onu bu düşmanın kendisinden daha çok düşünmesinden. Leo'ya farkettirmeden bir damla yaş yanağından aşağı süzüldü ve yağmura karıştı. Lu Go Bonzu tekrar ağzını açtı, gür sesiyle.
-Elinden geleni yapmak kendini tehlikeye atmak değildir. Ama kendini tehlikeye atmak, sevdiklerini de tehlikeye atmak demektir.
Leo yarın da gelirse kendini öldürteceğini anlamıştı. Bu sefer canı da değerliydi hem. Onu bekleyen birisi, hatta birileri vardı. Kaybedecek bir şeyleri vardı. Leo dayanamadı, gözlerini kapadı. Biraz sonra da uykusuna yenik düşüp yumuşak çamurun üstünde uykuya daldı. Leo bu çölde nasıl hayatta kalacaktı?

Battland Maceraları Vol. 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin