Hüso, Yuki'ye olanları anlatmıştı. Yuki hiçbir duygu belirtmemişti ama içten içe çok üzülmüştü. Hüso'yu kurtarmak istiyordu. Hüso her şeyi anlattıktan sonra tuvalete girdi. Yuki'ye bunları anlatmak zorunda kaldığı için ve onu üzdüğü için üzülmüştü. Fakat şimdi daha çok endişelenmesi gereken bir şey vardı. Leo iki gündür uyanmamıştı. Hüso tuvaletten çıktı. Kapının tam karşısında Nao vardı. Çok sinirli gözüküyordu. Hüso kapıyı geri kapattı. Hemen iki plan yaptı. Kaçış yolu arayacaktı eğer yoksa da Nao'nun sinirinin geçmesini bekleyecekti. Fakat birkaç saniye içinde kapı kolu söküldü ve kapı hızla açıldı. Nao öfkeyle bağırdı.
-Böyle dandik bir iç kilidi kıramayacağımı mı sandın?! Hüso, şerefsiz! Nerelerdesin bir gündür! Hiçbir şey söylemeden gittin!
Hüso, Nao'yu hızla aşıp odanın en sonuna yani pencereye gitti. Nao daha çok sinirlenmişti.
-Benden kaçamayacaksın!
Nao, Hüso'ya doğru bir hamle yaptı. Hüso'nun kaçacak yeri yoktu. Nao'yu da fırlatıp atamazdı. Kaderini kabullendi. Nao, Hüso'ya doğru koşarken ayağı takıldı ve Hüso'nun üstüne düştü. Hüso sırtını hızla yere çarptı ve göğsü Nao'nun dizleri altında ezildi. Nao, Hüso'yu yakasından tuttu.
-Neredesin kaç saattir?! Bir haber vermeden gittin!
Nao arada bir ağlamaklı olup tekrar kaşlarını çatıyordu. Hüso gülümsedi.
-Hehe, çok mu endişelendin?
-Endişelendiğim için değil, aptal! L-Leo için Leo iki gündür uyanmadı! Onu ben besledim, suyunu içirdim! Onun çektiği acıları küçümseme! Onun yerinde değilsin!
Nao gözyaşlarına hakim olamamıştı. Hüso, Nao'nun dediklerini düşündü. Hiç onun diyebileceği şeyler değillerdi. Leo'nun komaya girmesiyle ilgili bir tramvası mı vardı acaba? Yoksa aşırı mı üzülmüştü? Belirli bir dönemden geçiyor da olabilirdi. Hüso, Nao'yu sakinleştirmek için kollarından tuttu.
-Tamam. Şimdi sakin ol, Leo'yu uyandıracağım. Uyanmazsa da Blast ile bütün Battland'deki büyücüleri ve doktorları aramaya hazırım!
Nao gözyaşlarını silip Hüso'nun üstünden kalktı. Hüso ayağa kalktı. Leo'yu inceledi.
-Şu an ne rüyalar görüyorsun, hangi maceralardasın bilmiyorum arkadaşım. Yoksa hiçbir şey görmüyor musun? Seni uyandıracağım.
Hüso, Nao'ya döndü.
-İki gündür hiç tepki vermiyor değil mi?
Nao ağlamaklı bakmamaya çalışıyordu.
-Evet.
-Boşaltım sistemi çalışıyor mu? İki gün tutamaz.
-Evet.
-Yemek de verdiniz. Yuki, ondan yayılan garip tailer hissettin mi?
Yuki cevap verdi.
-Hayır. Şu an ne hissediyorsan hep onu hissettik.
-Tamam.
Hüso, Leo'nun hiç açmadığı sağ gözünü açtı. İçinden Sato ile konuşuyordu. Ondan yardım alıyordu. Hüso, Leo'nun içinde fazladan tai bulunan sağ gözüne tai aktarmaya başladı. Leo'nun sağ gözü parlıyordu. Hüso elini çekti. Göz kırmızıydı ama beyaz ışık yayıyordu. Göz kendiliğinden hareket etmeye başladı. Hüso, Nao'ya döndü.
-O gözün ne olduğunu sana hiç açıkladı mı?
-Hayır. Ne zaman sorsam benim gizli gücüm diyor.
-Bana birisi ne olduğunu anlattı.
Hüso, Leo'nun gözüne bakarak sırıttı. Aklına Neo'nun sevgilisi geldi. O bu bilgiyi Hüso'yla konuşurken vermişti. Hüso anlatmaya başladı.
-O gözün adı "Mühür Gözü". Leo daha küçükken ormanda düşüp gözünü kaybetmiş. Sağ gözü kör kalan Leo ormandaki bir ruh tarafından kurtarılmış. Ruh kendi bütün gücünü küçük bir ortama sıkıştırıp bir göze dönüşmüş ve Leo'nun kör gözünün yerine girmiş. Leo hala bu gücü nasıl kullanacağını bilmiyor. Fakat gözün ruhu onu tekrardan kurtarmasını bilir. Ben sadece gücü emilen göze tai vererek onu uyandırdım. O da Leo'yu uyandıracak. Tabi bunu yaparken gücünün bir kısmını kalıcı olarak harcayacak.
Odada büyük bir parlama oldu ve Leo yavaşça uyandı. İki gözü de açıktı ve yeşile dönüşmüşlerdi. Leo sakin uyanmıştı. Nao, Leo'ya sarıldı.
-İyisin artık!
Leo ilk kez konuştu.
-Tabiki. Daha iyi olamazdım. Fakat bir sorun var. Uykumdayken neleri gördüğümü hatırlamıyorum. Bir şey test etmem lazım.
Leo parmaklarını şıklattı. Hüso'nun bir anda nefesi kesildi. Leo konuştu.
-Buradan nasıl kurtulacaksın, Hüso? Etrafında şu an vakum ortamı var. Yürüdükçe peşinden gelecek. Alevlerin oksijen olmadığı için yanmayacak. Bir anda yok etmeyi başarabilsen de implozyon olup her şey sana çekilecek.
Hüso bunun bir çeşit oyun olduğunu düşünüyordu. Leo bir şey daha söyledi fakat Hüso duyamadı.
-Bu arada benim sesimi duyabilmesinin tek nedeni vakum ortamının başladığı yerden onun kulaklarına hava çekmemdi. Ne yazık ki ciğerlerini biraz daha doldurabilmek için bu fırsatı değerlendiremedi.
Nao ve Yuki dehşet içinde Leo'ya baktı. Uyanır uyanmaz neden böyle bir şey yaptığını anlamamışlardı. Hüso bu durumdan nasıl kurtulacaktı?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battland Maceraları Vol. 2
AdventureBattland Maceraları'nı okumak için: https://www.wattpad.com/story/76321977-battland-maceralar%C4%B1 Her bölüm ortalama 300 kelimedir. Bu yer beklediklerinden çok daha farklıydı. Hem her yer, hem de hiçbir yere benziyordu. Büyük güçler ve tehlikeler...