Leo, Hüso'ya hızla bir yumruk salladı. Yüzünde kararlı ve ciddi bir bakış vardı. Karşısındaki surat da aynı anda hem öfkeli hem de boştu. İki ölü gözle bakışıyordu. Bir zamanlar arkadaşının ışık saçan gözleri şimdi derin bir çukur gibiydi. Hüso, Leo'nun yumruğuna karşılık vermedi. Uzaklara uçtu. Burnundan kanlar fışkırdı. Yattığı yerden eskiden arkadaşı dediği düşmanına bağırdı.
-Kıskanç kocakarı. Arkadaşlarının arasını bozan aşağılık.
Leo üzüntüsünden sinirleniyordu artık, hayal kırıklığı ona güç veriyordu. Hemen Hüso'nun uçtuğu yere fırladı. Yakasından tutacağını bilen Hüso onun kolundan yakaladı. Yok edici, parçalayıcı kızıl alevlerle parmaklarını çevreledi ve bileğini yakmaya çalıştı. Leo'nun Zodiac Laneti aktif olmaya başlamıştı. Siyah saçları yele gibi oldu, köpek dişleri ağzından taştı. Hüso'nun etrafında vakum ortamı oluşturmuştu. Ateş burada yanamazdı. Hüso ruhsuzca, tabirsizce ona bir yumruk salladı. Dövüş biçimi tutkusuz ve duygusuzdu. Eskiden bu işten zevk alırdı. Şimdi ise manasızca dövüşüyordu. Amaç kendini korumak bile değildi. Leo ona öfkelenip yumruğunu sıktı. Elinin etrafındaki havayı rastgele ve hızla döndürmeye başladı. Oluşan keskin rüzgar bir arabayı bile parça parça kesebilirdi. Hüso'ya hiç tereddüt etmeden yumruk salladı. Amacı onu öldürmek veya yüzünü parçalamak değildi. Buna karşılık vereceğini biliyordu. Eski Hüso'yla dövüşüyor olsa Hüso yüzünde bir gülümsemeyle ağzından alevler püskürtürdü. Fakat karşısındaki "savaştığı düşman" bunun yerine onun bacak arasına bir tekme sallayıp onu üstünden atmıştı. Leo'nun vakum çemberinden çıkan Hüso tek elini Leo'ya doğru tuttu. Sırtından çıkan sarı parlak alevler devasa bir nilüferin yapraklarının şeklini aldı. Tek eli ilk önce enerjiyle yüklenip mor bir kor gibi tüm geceyi parlattı. Sonra da şiddetle alevlendi. Leo da ayağa kalktı. Öfkeyle bir aslan gibi kükredi. Etrafındaki neredeyse tüm havayı ağzının içinde topladı. Onca havayı aşırı yoğun küçücük bir topun içinde toplayıp katılaştırdı. Dişleri arasında tuttuğu misketi ağzından püskürttüğü, bir elması kesebilecek basınçtaki havayla Hüso'ya doğru ateşledi.
-SKY BUSTER!
-PANDEMONIUM IGNITER.
Hüso da elinde topladığı mor alevleri karşısındakine püskürttü. Küçük misket ve güçlü alevler parlak bir renk cümbüşüyle yeniden yerine gelen havayla gökyüzüne karıştılar. Hüso renk cümbüşünün arasından alevli yumruğuyla fırlamıştı.
-PANDEMONIUM COMBUSTER!
Gözleri mor alevlerle yanıp öfkeyle tutuşmuştu. Leo son anda aniden vakum üretip Hüso'nun yumruğunu zorla söndürmüştü. Hüso'nun sönen yumruğu daha hızlı gelse Leo'nun derisini delip geçebilecek güçteydi. Leo'nun ağzından kan geldi. Saçları ve dişleri eski haline döndü. Hüso gücünü tüketmiş, ayakta Leo'dan aldığı kuvvetle duruyordu. Leo tam ona yumruk atacakken vaz geçti.
-Ne bekliyordum ki?
Arkasını döndü. Hüso da gücünü toplayıp yumruğunu onun karnından çekti. Hiçbir şey olmamış gibi yürüdüler. Günler nasıl geçecekti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battland Maceraları Vol. 2
Phiêu lưuBattland Maceraları'nı okumak için: https://www.wattpad.com/story/76321977-battland-maceralar%C4%B1 Her bölüm ortalama 300 kelimedir. Bu yer beklediklerinden çok daha farklıydı. Hem her yer, hem de hiçbir yere benziyordu. Büyük güçler ve tehlikeler...