Belki de ilk kez yalnız kalmak istedim.
Kaç kez ezilmiştim bu kabusların altında? Kaç kez can vermek için dudaklarımdan dökmüştüm isyanımı? Rüyalarımda kayboluyorken yine mi bana hüsran kalmıştı? Kavuşamıyordum onlara. Kendimden vazgeçtiğimde bile, hiç oldum dediğim yerde uzanan ele bile kör olurken ben onlara kavuşamıyordum.
Şimdi açsam birbirine kenetlenmiş göz bebeklerimi, baksam etrafımda uyanmam için dua eden insanların yüzüne. Geriye pişmanlığım kalırdı yeniden. Nedenleri çoktu, ancak tenimi karıncalandıran, gitmemden korkan tek bir kişi yüzündendi.
Sahi, ondan dilediğim özrü duymuş muydu? İlk kez bencil olmak istediğimi hissetmiş miydi? Cevapsız soruların ardında sıkışıp kaldım.
Üzgünüm, özlemimde yanıp tutuşurken bencil olduğum için. Ama sebebim kalmamıştı o an yaşamak için, ilk kez aklıma koyduğum şeyi yaptığımda yine kopup gidememiştim. Şimdi baksam çehresine, bana ne denli öfkeli olduğunu görüp yine şehri sele çevirirdim.
İlk defa onun tepkisinden korkuyordum. Ne halde olduğundan değil vazgeçtiğim için bir şeyleri yüzüme vurmasından korkuyordum. Günü geceye devirip, kurdun kuzuyu avladığı bir vakitteydik. Dört bir yanımıza kasvet çökmüştü, duman karası her yer şimdi izleri ile birer kabus bırakmıştı geriye. Geçer dediğim yerde bir yenilerinin eklenmesinden korkuyordum. Korkularımdan kaçamıyordum.
Yüreğimdeki ağırlık, belki de bilincimin yavaş yavaş yerine gelirken artık bir şeylerden koptuğum içindi. Açamadım irislerimi, yine kendimden geçip onlara sığınmayı diledim. Bir kez daha bencil olmak istedim.
"Nasıl bakacağım yüzüne?" göğsümün düzensiz soluklar ile inip kalkışı onu duymama engel olmadı, yakarışı banaydı.
"Nasıl söyleyeceğim ona?" sesindeki pes etmişlik ince bir sızıyı göğsümden kaburgalarıma bahşetti. Orada bir şeyler kırıldığında vazgeçen bir tek ben değildim.
"Üzülür Ata, sen ona kıyamazsın ama o üzülür." Nazlı. Dudaklarımı titretecek kadar özlem duyduğum kadın. Kaç günü gece yapmıştım onu görmeyeli? Bensiz onlarda daha iyi miydi?
"Kıyamam ki ben ona Nazlı. Ne zaman koruyup kollamaya çalışsam hep kayıyor ellerimden, tutamıyorum. Canı yanıyor her defasında, ben engel olamıyorum."
Yapma, lütfen.
Senin tek bir bakışın bile beni tatmadığım kadar güvende hissettirirken üzme kendini. Nasıl dayanırım benim için göz bebeklerinin hüznünde boğulmasına?
"Bunu bilerek geldi Ata, vazgeçirmeye çalıştığında gözlerindeki hırsı gördüm. Aklına kazıdığı tek şey kendi geçmişindeki yaraların bir hiç olduğuna inanmak, eğer burada kalıp çocuklara yardım etmek için hayatlarına dahil olursa kendi acılarını unutup onlara merhem olacak."
Biliyordu ikisi de. Ama yine dönüp duran düşünce benim gitmem içindi.
"Yapamaz o Nazlı. Dayanamaz daha fazla, yorulur. Görüyorsun her gün başı belada, kaldıramaz ki Ahu bu kadar şeyi." ifadesi yıkımın ardından konuşuyormuş gibiydi.
"Tek bir gün gözümün önünden ayırıyorum, yalnız bırakıyorum, vuruluyor. Ulaşamadığımda başına neler geldi demekten artık nefes bile alamaz haldeyim. O daha iyi hissetsin diye buraya bırakıyorum, saatler sonra yanında bombalar patlıyor." nefeslendi, yüzümü süzdüğünü hissettiğimde ılık bir meltemde savruldum. "Baksana haline, yüzü gözü hep yara bere içerisinde. Kendini gördüğünde yine üzülecek, ama bir şey olmamış gibi yapıp yalnız kaldığında kendini harap edecek." alışmıştım yaralara, yenilerine ev sahipliği yapmak pekte canımı yakmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBÂ
Action"Yanlış yerdesin öğretmen hanım." hayal kırıklığı ruhumu parçalıyordu, lakin dinmiyordu belki de son kez akıtıyordu gözyaşını Ahu. "Yolun ben değilim, olmak istediğin yer yanım değil. Orası zaten birisine aitken, çıkmaz sokaklarda kayboluyorsun." ...