Kara kış gece.
Sabahın ayazı dolmuştu dört bir yana. Ellerim ve tüm bedenim buz kesmişken sıklaşan nefeslerim ile yüreğime binen ağırlığı kaldırmaya çalışıyordum. Başaramıyordum. Bulmuştu, beni bulmuştu. Yeniden kabuslar yaşayacaktım, yeniden mahvedecekti beni. Eskisi gibi acılar kol gezecekti bedenimde, hayatımdaki herkesi alacaktı acımazsızca.
Olmazdı, daha yeni başlıyordum yaşamaya. Daha yeni nefes alıyordum. Verdiğim sözleri daha tutamamışken geri gelemezdi, bu sefer de canım yakıp çekip gidemezdi. İzin vermezdim, izin veremezdim.
Acımadan karşıma geçeceği günün hesabını yapıyordu. Gözlerimin önünde beliren çaresizliğim ile küçük Ahu yerle yeksan olmuştu. Korkma diyemiyordum, bize bir şey yapamaz diyemiyordum. O yapardı, her an dibimde bitip beni bulur ve güldüğüm bir an için bin pişman ederdi. Verdiğim savaşın galibi o olacaktı, ben yine kaybedecektim. Geriye yine göz yaşlarım kalacaktı ve mahvolacaktım.
Şimdi ise şiddetle çarpan kalbime eşlik eden titrek soluklarım ve her an akmaya hazır yaşlarım ile askılık dolabına tutunmaya çalıştığımda kapandı harelerim. Lütfen, lütfen bir kez daha o günleri yaşamayayım. Lütfen bir kez daha kendimi o soğuk odalarda bulmayayım.
Unutamıyorduk. Çok zaman geçmişti, ancak biz o eziyetleri, dökülen yaşları ve yalvarışları unutamıyorduk. Bu sefer toparlanamayacak kadar mahvedecekti bizi. Aldırmayacaktı hiçbir şey, Cesur'a bile ulaşmışken hasarın ne denli büyük olduğunu hesap edemiyordum.
Soluklanmaya çalıştım, savurduğu birkaç tehdit ile uygulamaya çalıştığı psikolojik baskının beni yerle bir etmesine engel olmaya çalışmak için kendimi sakinleştirmek içindi tüm çabam. Titreyen parmaklarım ile telefonuma düşen mesajı görmezden gelmek için irislerimi şiddetle birbirine bastırdığımda silinmeyen o yazılar ile ruhum bedenimden ayrılıyordu.
Bilinmeyen Numara: Beni özledin değil mi küçük убийца?
Tek bir mesaj ile benliğimi çıkmaza sürüklüyordu. Geçti dediğim yerde, geride kaldı dediğim yerde yine çıkıyordu karşıma. Kasvetinde kaybolduğum şehirde mahvedecekti beni. Hayatımı ellerimden alacaktı acımasızca. Öldü dediğim yerde yine geçecekti karşıma. Daha küçük bir çocukken durduramadığım yerde bu sefer gücümün yetmesini diledim. Bu sefer beni yok etmesine engel olmak istedim. Bu dünyada huzuru ve sevgiyi tadamıyorken sadece ondan kurtulmayı istedim. Gölgesi düşüyordu her saniye peşime. İçten içe bir zehir gibi tüketiyordu beni. Her şeyi almak istediği bir avuç canım ile yapıyordu. Bir kez olsun yaşlarıma, hıçkırıklarıma aldırmazken yine düşecektim yere. Bu sefer kalkmak için bir çabam olmayacaktı. Bu sefer elini uzatıp beni kurtaran olmayacaktı. O, beni bu sefer öldürecekti.
Vazgeçişlerimin suçlusu oydu, yeniden kimseye güvenemememin suçlusu oydu. Kimse tarafından sevilmeyeceğimi vura vura aklıma kazıyan oydu. Bir hiç olduğumu karnıma indirdiği sert tekmeleri ile kazımıştı zihnime. Bu sefer de aynısını yapacaktı, kendimi güvende hissettiğim insanların aslında hiçbir zaman var olmadığını kazımaya çalışacaktı izleri ile. Ancak buna müsaade edemezdim. Kendi hayatımı ona ellerimle teslim edemezdim.
Küçük Ahu'nun bir kez daha mahvolmasına izin veremezdim. Boğazımdaki düğümlerin sebebi o iken yeniden nefessiz kalamazdım. Ona yalvarıp yapma demektense kaçıp kurtulmaya çalışırdım. Ona teslim olmaktansa kendimi saklardım her şeyden. Her an aklıma sinen kabusların izlerini siler ve giderdim. Beni bulmasına izin vermezdim. Yeniden darmaduman olmak için sözler vermemiştim, yeniden o günleri yaşmak için ondan kaçıp çabalamamıştım. Bu sefer beni bulup her şeyimi elimden alamazdı. Bu sefer o küçük kız değil, geride bıraktığı intikam yeminleri ettirdiği Ahu vardı. Çektiğim ızdırapları yeniden yaşamaktansa elime aldığım bir silah ile onu öldürmeye çalışırdım. Sonu ne olur bilemezdim ancak bir kez daha esir olarak kalamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBÂ
Action"Yanlış yerdesin öğretmen hanım." hayal kırıklığı ruhumu parçalıyordu, lakin dinmiyordu belki de son kez akıtıyordu gözyaşını Ahu. "Yolun ben değilim, olmak istediğin yer yanım değil. Orası zaten birisine aitken, çıkmaz sokaklarda kayboluyorsun." ...