Gece gökte doğar ay, yükselip batmak için.
Soğuk. Bir bedene dokunurken ancak bu kadar himayesinde üşütebilirdi. Ayaz varmış gibi evin içinde üzerime çektiğim kalın battaniyenin altında ezilerek üşüyordum. Küçücük kalmış olmam bir etki etmedi, yerimde titreyecek kadar esir alıp sardı bedeni. Huzursuz hissiyatı dinmek istemez gibi tutuyordu elimi, soğuktan ziyada göğsümdeki tekleme hissi ile uyku ile uyanıklık arasında kalıyordum. Bir ses geliyordu lakin kendimde olmayışım ile seçemiyordum. Ancak bir etki etmek ister gibi sızladı göz kapaklarım. Dudaklarımdan firarı gecikmeyen titrek soluğum battaniyemin altında kemiklerimi sızlatacak kadar üşümeme neden olurken ellerimin buz kesmiş hali ile araladım harelerimi. Yutkunuşum bir şüphe ile boğazımda kaldı. İnce, tiz bir kapanma sesi ve ardından gelen adımlar ile dehşet hissine büründü her zerrem. Kulaklarıma doluyordu, adım gibi değil bir zorlamayı andıran çizik atarcasına keskin bir alet düşüncesinde bırakmaya yetmişti korkuyu.
Birisi eve girmeye çalışıyordu.
Korku. Belki de gecenin bu vakti uğramaya yeminler etmiş gibi yayıldı içimde. Ellerimin titrediğini yetmiyormuş gibi bedenimi himayesine alarak dizlerimi güçsüzlüğe sürüklediğini hisseder oldum. Nefesimi tutuyordum sesleri daha net duyabilmek adına, ve bir kez daha o tiz ses yankılandı. Nereden geldiğini bilmiyorum belki de düşünme yetimi kaybetmiştim ancak kapıya yakın iken kaçıp gitmek yerine yanımda yatan Rex çoktan kalkmış bir av ararcasına etrafa göz attığında üzerimdeki battaniyeyi kenara çekerek çıplak bacaklarımı koltuktan sarkıtmıştım. Nefes seslerim dahi duyulmasın diye kasıyordum kendimi, parmak uçlarım parkelere temas ederken elimi kapı pervazına yasladığımda başımı karanlık koridora çevirerek bakınmış net olmayan görüşüm ile gözlerimi art arda kırpıştırdığımda Rex benden önce salondan çıkıp odalara ilerlemiş kapıların kapalı olması ile şiddetle havlamaya başlamıştı.
"Rex." dedim fısıldayarak. Kendi odasının önünde duruyordu, ve bir kez daha havladı. Derin, çok derin ve titrek bir soluk vererek parmak uçlarımda mutfağa girdiğimde gözlerimi sıkıca yumarak açtım dolabı. Üst üste duran tavalardan en altta kalanı ses çıkarmamaya özen göstererek nefesimi tutmuş bir halde aldığımda kulpunu sıkıca kavrayarak koridora girdim. Tamam, iki saniyede indirirsem hiçbir sorun kalmaz ve ben her kimse onu alt edebilirdim. Sertçe yutkunarak bir elim kapı kulpunu, diğer elimi tavayı kavramış bir halde beklediğimde bir hışımla kapıyı açarak duvara çarpmış tavayı havaya kaldırdığımda boşluğa savurmuştum. Kolum tavanın ağırlığı ile aşağıya savrulurken odaya vuran küçük ışıklar görüşümü kapattı lakin ışığı açarak etrafa bakındığım hiçbir şey olmaması korkuyu bir nebze arttırmış gibiydi. Temkinli adımlarla girdim odaya, hiçbir şey yoktu. Aksine, tam kapanmamış çarpan cam vardı.
Ne yani o ses bu camdan mı çıkıyordu?
Camın yumuşak kısmı bir kez daha hafifçe vurduğunda tedbiri elden bırakmadan adımladığımda çıkan çizik sesi son bulmazken camı sonuna kadar aralamış etrafa bakınmıştım. İnanılmaz bir ayaz vardı, yarı çıplak vücuduma çarparak bir şok etkisi yaratmaya yetmiş yan taraftan gelen, "Günaydın." sesi ile elimdeki tava ani dönüşüm ile cama çarparak tiz bir yankı oluşturmuştu.
"Manolya?" bu saatte tam olarak o elindeki şeyle ne yapıyordu?
Gülümsedi, elindeki cam şişeden fıs fısı püskürttüğünde boyunun yetmediği üst kısma küçük çekçek ile dokunmuş aşağıya kaydırarak o sesi yeniden yapmıştı. Tüylerim ürperdi, bedenimi bir titreme dalgası esir alırken elindeki bıçak ile cam kenarlarındaki incecik yerleri temizliyordu.
"Gecenin bu vakti cam mı siliyorsun?" arka tarafta sadece bir oda yan yanaydı onun evi ile, o da Rex'in odasıydı. Bu odaya girmemiştim, girsem dahi camı açmamıştım yani eminim sıkı sıkıya kapatıp kontrol ettiğimden. Ancak cam yarı aralıktı, ve o sesler camlardan geliyordu. Bir şüphe içime düşerken Manolya şaşkınca, "Gece mi? Saat yedi buçuk." dedi. Ne demek yedi buçuk, daha hava aydınlanmamış. "Ve evet, işlerim varda bugün aklımdaydı kaç gündür bu odanın camını silememiştim çıkmadan halledeyim dedim. Malum evde benden başka iş yapan olmayınca dönüp dolaşıp temizleyecek olan bir tek ben kalıyorum. Çok mu ses çıkardım, rahatsız etmek istememiştim aslında." küçük bir gülümseme sundum ona, hızlı hızlı konuşması ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBÂ
Acción"Yanlış yerdesin öğretmen hanım." hayal kırıklığı ruhumu parçalıyordu, lakin dinmiyordu belki de son kez akıtıyordu gözyaşını Ahu. "Yolun ben değilim, olmak istediğin yer yanım değil. Orası zaten birisine aitken, çıkmaz sokaklarda kayboluyorsun." ...