BÖLÜM 73: "EVLENİN MESELESİ"

14.2K 616 466
                                    

Nişanlım, Ahu.

Hayatım boyunca eğer edepsiz bir küfür edecek olsam o hakkımı şu anda kullanmak isterdim. Ağza alınmayacak kadar edepsiz küfrü tam da şu an etmek isterdim. Ufacık bir mırıldanıştı, böyle şansı sikeyim de olabilir, yeterince edepsiz değildi. Bedenim kaskatı kaldı, Cesur'un kuzgunileri yüzüme ağırca çevrilirken çenesinin keskinliği ile o ince ses bir kez daha yankılandığında silkelendi, Engin'i o aradaki küçük boşluğa ittiğinde gözden kaybolurken Cesur'un bu hali profesyoneldi. Sanki hiçbir şey olmamış gibi dudaklarına bir tebessüm yerleştirdi ve ona döndü, yüz ifadesi flört etmeye hazır haldeydi.

"Katya," Katya. Katya, dedi. Katya mıydı?

"Hoş bir tesadüf oldu," Cesur bundan hiç hoşlanmamıştı. "burada ne arıyorsun?" sesi naifti, kırılgan bir tondu. Ağırca yutkunarak ona döndüğümde harelerim titreyecek haldeydi.

"Kız kardeşim elbise denemek için peşinden sürükledi, bir nevi kavalyelik de diyebiliriz."

Kız kardeşim. Hayır, sakinim. O ses tonu flört eder gibi çıkmazsa daha sakin kalacağım.

"Kız kardeşin mi? Ah çok sevindim onu gördüğüme, tanışmak isterim." ben istemem, damarıma basıyordu bu kadın. Mavileri bana çevrildi, ellerim titriyordu, parmaklarımı avuçlarıma saplayarak bu hissi geçirmeye çalıştığımda yüzüme kondurduğum yalan bir tebessümü sahiplenerek baktım ona. Tam karşımdaydı, sarı saçlarını sıkı bir at kuyruğu yapmış yüzündeki varla yok arası makyaj ile inci gibi dişlerini göstermek istercesine gülümsüyordu. Üzerinde siyah ince askılı, kalçaların altında biten tenini ikinci bir deri gibi sarmış elbisesi, ince bantlı yüksek topuklu ayakkabıları vardı. Fazla, şeydi, her neyse.

"Ahu," dedi aksanı bozuktu, elini uzattı. "adını birçok kez duydum Arslan'dan, seninle tanıştığıma çok sevindim." Arslan diyordu, gülümsüyordu, kocaman dudaklarında kırmızı bir ruj vardı can alıcıydı. Sakinim bir şey yok.

"Ben de öyle," dedim içten olmasını dilediğim bir gülümseme ile.

"Sanki seni, siz nasıl diyorsunuz, gözüm bir yerden ısırıyor gibi." komik mi?

"Mutlaka denk gelmişizdir bir yerlerde, ben sizi hiç çıkaramadım çünkü." elimi geri çektim, teni bile yumuşacıktı. İğrenç. "Gidelim mi," Cesur'a döndüm gözlerimden ateş çıktığına emin olduğum bir ifade ile. "abi." küfredercesine bir söylemdi.

"Ah hayır," sana ne oluyor acaba sana mı sordum. "bir kahve içmeden hiç bir yere bırakmam." o kahvede boğarım seni.

"Lüzum yok." dedim tiksinircesine gülümserken, anlamıyordu da.

"Kim yok?" vallahi sinirden güleceğim şimdi.

"Gerek yok diyorum ablacım eve gideceğiz." kaşları havalandı.

"Ablacım?" bir şey yok, bir şey yok Ahu sakin ol.

"Biraz," dedim ona yaklaşarak. "kart duruyorsunuz da ondan dedim, yaş kaçtı bu arada kırk iki mi?" gülümsemesi sönmeye başladı.

"Otuz yaşındayım canım." bozulmuş bir de.

"Geçmiş olsun umarım estetikle düzelir." gözlerim kısılana kadar gülümsemeye çalıştım. "Biz gidelim abi." duvara tutunan ve buraya bakmamaya çalışan Engin'e göz ucuyla bakmıştım.

"Sen alışverişine devam et istersen hem çok güzel görünüyorsun eminim harika parçalarda seçmişsindir." sana sorduğumu hatırlamıyorum sarı çıyan.

"Keşke senin içinde aynılarını söyleyebilsem." mırıltım ile Cesur hızla bana dönerken kadının kaşları çatılmıştı.

"Anlamadım?" belli.

DİLRUBÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin