İz, giz ve his.
Verdiğim soluk gecenin soğuğuna bir buhar olarak karışırken kollarımı göğsümde kavuşturarak kendimi ısıtmaya çalıştım. Lakin pek işe yaradığı söylenemezdi, en azından yağmur damlaları sokak lambasının turuncu ışığında eşsiz bir görüntü oluştururken soğuğu ardından getireceği kar yağışına bırakırken.
Kollarımı sıvazlayarak gözlerimdeki uyku isteyen o çırpınışı yok etmeye çalışırken alt kattan bir ışık huzmesi karanlık lojmanda yer edindi. Epeydir balkonda oluşum ile sessizliği benimserken bir kapı açıldı, hafifçe eğilerek baktım göz ucuyla. Üzerindeki ince örtü ile sarınmış, çektiği sandalyeye oturan Zerrin teyze dudaklarımda bir gülümseme yaratmıştı. Yorgun hali ile derince nefeslenirken onu da uyku tutmamıştı belli ki.
"Zerrin teyze." kimseyi rahatsız etmemek adına epey sessiz olarak seslendiğimde bakışları hızla yukarı döndü, şakındı ve ardından gülümsedi.
"Ahu kızım," dedi. "ne yapıyorsun bu saatte ayakta hem üşüteceksin hava epey soğuk." dudaklarımda belirmiş tebessüm ile üzerimdeki ince sweatime biraz daha sarıldım.
"Uyku tutmadı, sen peki uyanık olmazdın bu saatte?" aynı durumdaydık sanırım.
"Beni de uyku tutmadı güzel kızım, başımı yastığa koydum ama bir oraya bir oraya dön derken kaçtı uyku. Biraz temiz hava iyi gelir dedim."
"Zerrin teyze," dedim derin bir nefes vererek. "yanına gelebilir miyim?" kaşları çatıldı ilk önce. Ardından hafifçe kızarak, "O nasıl soru, gel hadi açtım kapıyı." diyerek içeriye girmişti. Balkonun kapısını sıkıca kilitleyerek karanlıkta yolumu bulmaya çalıştığımda salonda duran Cesur'un hırkasını giyerek anahtarımı almış kapıyı sessizce çekerek merdivenlere yönelmiştim.
Cesur uyuyordu, saat ikiyi geçmişti ve o epey yorgundu.
Yavaş adımlarla aşağı kata inerek açık olan kapıda beni bekleyen Zerrin teyzeyi gördüğümde kollarımı sıkıca dolayarak içime çeke çeke sarıldım. "Oy, Ahu kızım nasıl özlemişim seni."
"Bende Zerrin teyze, bende çok özledim." yavaşça geri çekilerek içeriye girmeme müsaade ettiğinde kapıyı yavaşça kapatmış ve balkona yönelmiştik. "Kahve mi yaptın?" dumanı üzerinde tütüyordu.
"Kızımla içeriz dedim, istersen salonda oturalım üşüme."
"Yok yok, üzerim kalın üşümem." sandalyelerden birisini çekerek kendimi bıraktığımda kahveyi ve çikolata tabağını masaya bırakarak çaprazıma oturdu Zerrin teyze. Üzerinde sıkıca sarıldığı ince örtü ile bana çevirdi gözlerini.
"Söyle bakalım ne uyutmadı seni?"
"Çok dönüp durunca kaçtı uykum, daha da yatamadım zaten." dedim aynı dertten muzdaripken.
"Gözün aydın annecim, Cesur oğlum gelmiş. Bu sabah çok gelemedim yanınıza bizimkilerle uğraşıp duruyordum akşam uğrayayım dedim ama evde değildiniz." kahvesinden bir yudum alırken bacaklarımı kendime çekerek kollarımı etrafına doladım sıcak kalmak adına.
"Bir yemek daveti vardı oraya gitmiştik, on gibi de geldik zaten çok durmadık."
"Gelir gelmez ne davetiymiş bu? Hem sen söyledin mi diğerlerine bizim daveti, gelecekler değil mi?" kahvemi yudumlarken yavaşça bıraktım porselen tabağa.
"Söyledim bu akşam, Cesur duruma göre izinleri varsa gelebileceklerini söylediler ama pek mümkün gibi gözükmüyordu. Hepsi de davetin için teşekkür etti, yarın sabah kahvaltısına onlarla birlikteyiz net bir şey öğrenirsem haber veririm ben." usulca gülümseyerek başını salladı Zerrin teyze.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBÂ
Ação"Yanlış yerdesin öğretmen hanım." hayal kırıklığı ruhumu parçalıyordu, lakin dinmiyordu belki de son kez akıtıyordu gözyaşını Ahu. "Yolun ben değilim, olmak istediğin yer yanım değil. Orası zaten birisine aitken, çıkmaz sokaklarda kayboluyorsun." ...