Ruhlara atılan ilmek.
Dudaklarımda bir çocuğun neşesini taşıyan tebessüm vardı. Sırıtmaktan yanaklarımı ağrıtıyordu ancak bunu yapmaktan geri kalmıyordum. Dişlerim gözükecek kadar gülümsüyordum, ileriye doğru tuttuğum sağ elime bakıyordum. Gülümsemem daha da genişledi. İçimdeki o kıpır kıpır hissiyat sanki tüm hücrelerimi sarmış gibiydi, perdeleri aralık büyük camdan içeriye süzülen güneşin yakıcı huzmeleri üzerime devriliyor, alyansımı parlatıyordu. Alyansım. Parmağıma bakarken bir aptal gibi gülümseyeceğim aklıma gelmezdi ve ben bunu yapıyordum. Sürekli sırıyordum. Geceden beri aralıklar ile uyanıp parmağıma bakmıştım. Dün gece. İçli bir soluk döküldü dudaklarımdan. Dün gece bizi birbirimize düğümlemişti, dün gece bizim için yeni başlangıç demekti, dün gece bana söyledikleri, ve sorduğu soru dinmeyecek bir ateşi avuçlarıma bırakmıştı. Kor gibiydim, lakin bu canımı yakmıyordu aksine kıpır kıpır bir halde bırakıyordu.
Bir elim yastığımın altında duruyordu, belime kadar örtülü duran ince pike yarı çıplak bedenimi kavuruyordu sırtıma vuran güneş buna eşlik ederken yanaklarım artık gülümsemekten ağrıyordu. Bir kez daha baktım alyansıma. Çığlık çığlığa koşmak istiyordum. O kadar çok koşup bağırmak istiyordum ki buna bile deli gibi sırıtıyordum.
"Çok yakışmış." nefesimi tuttum. Arkamdaydı, uyuduğunu sanmıştım ancak yanılmışım. Elini belime sararak dudaklarını hâlâ nemli olan saçlarıma bastırdığımda yavaşça ona döndüm. Yüzü yüzüme yakındı, dirseğinden güç alarak duruyordu bunu fırsat bilerek sardım elimi yanağına, dudaklarım gerildi, kuzgunileri parlıyordu, bunun güneş yüzünden olmadığına eminim.
"Çok sevdiğim bir beyefendinin hediyesi." kıkırtım aramıza karıştı, başımın yanında duran eli ile sevdi saçlarımı.
"Çok sevdiğiniz beyefendi sizi öpebilir mi?" baş parmağım usulca yanağını sevdi, tek bir kelime etmeden dudaklarımı dudaklarına yasladım, harelerim kapandı yavaşça. Teninin sıcaklığı ile omzunda duran elim çıplak kollarına kaydı, bronz tenini okşadım, sardım, yanağına tutundum pürüzsüz çehresini sahiplendi parmaklarım. Öylesine yumuşacıktı ki dokundukça çekiliyordum. Dokundukça parmak uçlarımda bir yangın başlıyordu.
"Cesur." nefes nefese geri çekildim, alnımı alnına yaslayarak gülümsememi ona sundum. "Cesur!" yavaşça geri çekildi bu ani çıkışım ile üzerimden kalktığında kendisini sırt üstü yatağa bırakmış yatakta doğulduğumda elimi göğsüne koyarak çıplaklığını sardığımda alyans olan elini tutmuştum. "Nişanlandık!" gülümsemesini tepkilerim yüzünden tutamadı, ona alyansını takarken bayılacağım sanmıştım o kadar çok ağlamıştım ki şimdi dahi gözlerim sızlıyordu. Elini sıkıca kavrayarak baş parmağım ile alyansının üzerini okşadım.
"Evet güzel sevgilim." elini belime sararak gücünü kullanmadan kendisine çektiğinde kalçalarıma sıyrılan beyaz tişört tüm bacaklarımı ortaya sererken üzerinde yer edinmiş, göğsüm göğsüne değdiğinde bir bacağımı bacaklarının üzerine atarak ona sokulmuştum. "Tam olarak nişanlandık." dişlerim dudaklarımı sıyırdı, avucum kaslı göğsünden omzuna kaydığında sertçe dudaklarına kapanmıştım.
"Rüyaysa bir tane öpebilirsin." dedim nefesim kırmızıya çalan dudaklarına çarparken.
"Rüya değil." kalçama kaydı eli, avucu arasına aldığında tişörtü sıyırmış parmakları yumuşak kumaşa değdiğinde içli bir soluk ona karışmıştı. "Ve seni öpmem için bahane üretmene gerek yok, her daim bunu yapabilirim." sıyrılan örtünün altından büyük eli külotuma rağmen tenimi kavradığında gerilmiş, parmaklarının baskısı arttığında kendimi ona yaslamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBÂ
Acción"Yanlış yerdesin öğretmen hanım." hayal kırıklığı ruhumu parçalıyordu, lakin dinmiyordu belki de son kez akıtıyordu gözyaşını Ahu. "Yolun ben değilim, olmak istediğin yer yanım değil. Orası zaten birisine aitken, çıkmaz sokaklarda kayboluyorsun." ...