BÖLÜM 53: "SESSİZ ÇIĞLIKLAR"

13K 578 316
                                    

Üzülme biriciğim, belki de her şey senin için.

Endişe, korku ve içimi saran huzursuzluk ile parmaklarımı avuçlarıma hapsetmeye çalışıyordum. Yol bitmek bilmiyordu, gecenin karanlığı çöküyordu şehre, her dakika, her saat gerginliğimi dindirmek için çaba harcıyordum, boşa gidiyordu. Eğer kötü bir şey olursa düşüncesi peşimi bırakmıyordu, delicesine işliyordu kanıma ve yanımda oturan Ata'dan da bu hisleri alabiliyordum. Haberi aldıktan sonra evdeki her eşyamızı toplamıştık, geldiğimiz gibi evi bırakarak birkaç saat sonra yola koyulmuştuk ve epeydir de yoldaydık. Cesur arkamızda bizi takip ediyordu, ben ise Ata'yı sakin tutmaya çalışıyordum. Kendisini bırakmamak için zor duruyordu. Melek'i ve Nazlı'yı görmek için artık saniyeleri saymaya başlamıştı. Parmakları sıkıca direksiyonu tutuyordu, parmak boğumları bembeyaz olmuştu. Çok uzun süredir araba kullanıyordu ve gözüne bir damla uyku girmemişti, hiçbir yerde durmadan en kısa sürede eve varmak istiyordu.

Herkes endişeliydi, herkes iyi bir haber bekliyordu. Ne olduğunu dahi bilmiyordum ve öylece oturuyordum bu koltukta. Ellerim her seferinde gergince alnımı sıvazlıyor, nefes alamıyormuş gibi sürekli camı aralıyordum.

Bedenim dahi sanki ince bir ipin üzerinde geziniyormuş gibi hissettiriyordu, korkuyordum ancak yürümekten vazgeçmiyordum. Sadece düşmemeye çalışıyordum, düşersem kalkamayacağımı biliyordum. Göğsüme çöken ağırlık ile yapabildiğim kadar nefes almaya çalıştım. Zerrin teyze ve Haldun amcada geliyordu. Ata yola çıktığımızda onlara haber vermişti, Haldun amca tüm doktor arkadaşlarını aramış ve kurul ile sanırım bir görüşme yapmıştı. Onlarda uçaktaydılar, İstanbul'a aktarma yapmışlardı ve eminim ki bizden önce orada olacaklardı. İndiklerinde haber vereceklerdi. Herkes şehre dönüyordu, umutsuzluklar vardı ancak bunlara yer olmayacaktı. Melek iyileşecekti, ve onu götürmediğimiz için hepimize kızacaktı. Bunu istiyordum, sarı saçlarını okşamak ve iyi olduğunu görmek istiyordum.

Arabadaki sessizliği bozan şey Ata'nın gürültülü bir şekilde çalan telefonu oldu, boş bulunmuşluk ile irkildiğimde onun dikkatini dağıtmasına izin vermeden yanıtladım aramayı. Annesi arıyordu.

"Zerrin teyze," dedim sesimi düzeltmeye çalışarak.

"Ahu kızım biz geldik, Nazlı kızımın yanındayız." gözlerim yavaşça kapandı, yalnız değildi artık.

"Bizde geliyoruz Zerrin teyze, birkaç saate orada oluruz." duyduğum onaylar nidalar ile dilimin varmadığı şeyi söylemekten çekindim.

"Melek nasıl Zerrin teyze." sessizlik çöktü yeniden, bir buğunun göz bebeklerine düştüğünü hissettiğimde parmaklarım buz kesti, kötü şeyler duymaktan korktum.

"İyi olacak, torunum iyi olacak Ahu kızım." telefon kapandı. Yavaşça elimdeki metal yığını yerine bıraktığımda çehresi kaskatı bir hale bürünen Ata'ya baktım. Hâlâ endişeliydi, geçeceğe benzemiyordu.

"İyi olacak," dedim buz kesen elim ile direksiyonu sıkıca tutan parmaklarını kavradığımda. "Melek iyi olacak ve yine eskisi gibi bize gülümseyecek, hatta bize çok kızacak." boğazım düğüm düğüm oldu. "Onu götürmediğimiz için bize çok kızacak."

Yutkundu öylesine eziyet, öylesine acı doluydu ki bu eylem, kahvelerinin nemlendiğinde dahi emindim. Bu içimi yaktı, onu üzgün görmek ıssız bir sokakta yapayalnız kalmışım gibi hissettiriyordu. Öylesine soğuk ve öylesine mahvolmuş.

"Hem sen ona iyi gelirsin, gör bak yine kucağına atlayacak, yine sımsıkı sarılacak sana."

"Ahu." öylesine sert çıktı ki sesi, nefes alamadım, elini tutan elim dahi titrediğinde geri çekilmemek adına tuttum kendimi. "Söylediklerin beni daha da çıkmaza sürüklüyor, lütfen sus. Lütfen sesini çıkarmadan otur sadece." yüzüm de donuk bir ifade yer edindi, sesi zemheri gibiydi. Buz kestim, elimi elinin üzerinden çektiğimde döndüm önüme, başımı camdan dışarıya çevirdim. Çok üzgün olduğunu biliyordum, onun çok üzüldüğünü biliyordum. Bu sert çıkışını üzerime alınmıyordum, sadece ona iyi bir şeyler söylemek istiyordum ama sessiz kalmalıydım. Bu daha iyi olacaktı.

DİLRUBÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin