BÖLÜM 92: "KIRGIN RUHLAR"

8.3K 463 212
                                    

Soğuk hisler.

Cesur Arslan Karaalp

Avucum arasında kopup giden kağıt parçalarını birer birer zihnime kazıyarak öfke kırıntılarında kaskatı bedene hapsettim. Tehditler, beni hedef alabilirdi. Tehditler bana sarf edilip üzerime kurulabilirdi. Ama bir noktası dahi Ahu'ya değerse o zaman buna yeltenenlerin alacak tek bir nefesi dahi olmazdı. Buna yeltenip Ahu'yu hedef gösterenlerin atacak tek bir adımı dahi olmayacaktı. Kan damlamış beyaz gülü Ahu diye sembol kullanmışlar, en sevdiği çiçeği kırmızıya bürüyüp yine canını yakmak istemişler. Ahu'ya zarar vermek için hastanenin içine kadar sızmışlar. Bir de onu benden alacaklarını sanıp sikik planlar yapmışlar.

İçimde birikip boğan, bir kıvılcım bekleyip patlamayı bekleyen öfkemin habercisi meğerse bu kağıt parçasıymış. Avuçlarımda buruşup kutunun içine düştü, ikimize ait fotoğrafta gülümseyişi varken sabırla baktım, biraz önce yanından çıktığımda duymasa dahi ona verdiğim sözlerin ardında fotoğrafı ikiye katlayarak koydum arka cebime.

Şimdi görüş açımda Baybars vardı, eğer camın ardından Ahu'ya bakarsam öfkem hüzne boyanır bir solgun his gibi yitip giderdi, şimdi olmaz, şimdi olmayacak. Ruhum kavruluyorken bu öfke benden silinmeyecek. Attığım her adımda yerin titrediğini hisseder oldum, attığım her adımda ecelini bekleyen adamın gözlerindeki korkuya şahit oldum. Attığım her adımda Ahu'dan uzaklaşırken bir o kadar da yaklaştığımı hisseder oldum. Kontrol edemediğim her şey avuçlarımda patladı, kontrolden çıkan her şey soluklarıma karışıp birçok canı yaktı.

Baybars'ın ensesinden tutarak ters kelepçe yaptığı adamı bırakışı, başını koparmak istercesine ensesine bastırarak duvardan ayırmam oldu. Parmaklarım kilitlendi, nefes dahi alamazken başı arkaya düşmüş bana bakıyordu. Kaskatı kaldığımı, buz keser gibi bir ateşe büründüğümü hisseder oldum.

"Tek bir kez soracağım," daha da gömdüm parmaklarımı ensesine. "bu kağıdı sana kim verdi?" yutkundu, göz bebekleri gözümün içine bakarken küçüldü.

"Abi, yemin ederim bilmiyorum bana sadece teslimat için adres verdiler gittim oradan aldım sonra da istedikleri yere koydum. Yemin ederim hiç kimseyi de görm-"

"Yalan söylüyorsun!" acıdan gözleri kapandı. "Tekrar etmekten nefret ederim, sabrımı bir süre önce kaybettim ve şu an kendimin de kontrolünü sağlayacak gibi değilim. Bir kez, tek bir kez daha lafı dolandırırsan burada alırım canını." dizleri büküldü, parmaklarım tenine saplanırken yüzünde acı çeker ifadesi silinmedi.

"Doğruyu söylüyorum," biraz daha sıktım, iki büklüm kaldı. "abi yemin ederim doğruyu söylüyorum." ensesindeki elim fırsat vermeden boğazına sarıldı hızla duvara çarptım. Bedeni ellerim arasında titrerken elleri elime tutunmaya çalışmış nefesini daha da kesmiştim.

"Üç," gözleri yana kayacak oldu. İzin vermem. Biraz daha sıktım boğazını mümkünmüş gibi durdurmaya çalıştı. "İki,"

"Abi," boğuluyordu. "abi yalan söylemiyorum, bana- bana bunu verdiler git teslim et-"

"Bir." baş parmağım nabzına baskı uyguladı.

"Tamam, tamam anlatacağım!" elimi gevşettim, ancak bırakmadım. Duvara yapışmış halini ayırmadan, nefeslenmesine dahi fırsat tanımadan elimin varlığını hissettirdim ona. Yirmilerinin sonunda bir gençti, yakası paçası dağınıktı bunu yanı başımda dikilen Baybars yapmış olmalı. Az yapmış.

DİLRUBÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin