Hisler ve silinmeyenler.
"Güzel kızım," dedi Aylin Hanım kollarını sıkıca sararak. "Yine gelin, davet beklemeden, burada da eviniz olduğunu unutmadan gelin." kollarım sıkılaşırken sarılışına karşılık verdim.
"Sizde Aylin anne." gülümseyerek geri çekildiğimde eli yanağımı okşamış, gülümseyerek yeniden sarılmıştı.
"Abim." dedi Beril, Cesur'a sıkıca sarılırken. "Şu sınavlarım bitsin yanındayım, alıp geleceğim bizimkileri." sımsıkı doladı kollarını kardeşine. "Uslu duruyorsun küçük hanım, derslerini de aksatmıyorsun ona göre." annesine sarılırken Aylin Hanım'ın ağlayacak gibi duran gözleri dolup taşıyordu, "Anne." dedi, yapma dercesine. Lakin tutamadı kendisini Aylin Hanım. Cesur'a sarıldığında akan gözyaşları kahvelerimin arkasını sızlatır olmuş, boğazımı düğümlemişti. "Annecim," sımsıkı sarıldı oğluna. "biricik oğlum benim," içim sızlıyordu onları böyle gördükçe. "Güzel yavrum benim, dikkatli gidin, bir daha da arayı bu kadar açma lütfen. Geleceğim iki haftaya, kendine de Ahu kızıma da dikkat et, lütfen." annesinin saçlarından öptü. Bırakmak istemez gibi sarılıyordu. "Sizde anne, sizde dikkat edin. Aklında kalmasın, mola verirken de gittiğimizde de ararım, geç olursa mesaj atarım, merak etme."
Kemal Bey'in elini öperek sarıldığımda kollarını usulca dolamıştı. "Dikkat edin Ahu kızım, bizim oğlan sana sende ona emanetsin. Yolunuz açık olsun."
"Teşekkür ederiz efendim." dedim usulca gülümseyerek.
"Annecim, dikkatli gidin oğlum." yavaşça ayrıldığında Beril'e sarıldım bu kez. "Gelmenize çok sevindim Ahu, bana karşı seni kırdığım halde duvarlarını yıktığın için teşekkür ederim, abimin mutlu olmasına, yüzünün gülmesine, abimi bu kadar sevip yanında olduğun her an için teşekkür ederim Ahu." çekinsem de sırtına dokunarak sıvazladım hafifçe.
"Bunları aştık, artık mutlu olmak istiyorum Beril, artık kendi ailemi kurmak istiyorum." dedim sessizce, onlar vedalaşırken gözlerim üzerlerinde burukça gezindiğinde, "Artık Cesur'la, ailemle, sizinle bir arada mutlu olmak istiyorum. Huzurlu hissetmek istiyorum. Bu yüzden her şeyi geride bıraktım, tüm kırgınlıkları ve yaraları. Eğer arkama bakarsam takılır düşer ve yeniden yara alırım, olmasını istediğim şey bu değil. Bu yüzden, sana görümce demeden önce bu samimiyet hakkında biraz düşünmek isteyebilirsin." gülüşü soğuk geceye yayılırken güldürdü beni de.
"Beril demeni tercih ederim, ayrıca ben senden küçüğüm geleneksel şeylere gerek yok," durdu, nefeslendi. "Sana yenge demem gerekli mi?"
"Gerek yok, rahat olabilirsin." gülümseyerek sıkıca sardı kollarını bir kez daha. "Dikkat edin, bak geleceğim haftaya ona göre, oda isterim."
"Halledeceğim, siz gelin yeter." yavaşça ayrıldığımızda Cesur elimi tutmuştu ki burukça bakıyordu hepsi. "Yavrularım benim."
"Üşümeyin hadi, girin içeri." kapımı açtığında onlara el sallarken aynı karşılığı hepsinden almak kocaman gülümsetmişti. Kemerimi bağlamış Cesur yerine geçtiğinde kapıyı çekerken üşüdüğümü hissetmiştim ki annesine, babasına ve kardeşine kocaman bir gülümseme gözlerine ulaşırken el salladığında onlarda aynı hisleri taşıyordu. Kornaya bir kez basarak geriye çekmiş, kapı iki yana açılırken bir kez daha selam verdiğinde yola çıkmıştık. Onlar arkamızda kalırken buruk bir hüzün kaplar oldu içimi.
"Nasıl dayanıyorsun ailenden bu kadar uzak olmaya?" bana çevrildi gözleri.
"Alıştım." bu kelime çok canımı yakıyordu, başka bir çaresi olmadığı için alışmak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBÂ
Acción"Yanlış yerdesin öğretmen hanım." hayal kırıklığı ruhumu parçalıyordu, lakin dinmiyordu belki de son kez akıtıyordu gözyaşını Ahu. "Yolun ben değilim, olmak istediğin yer yanım değil. Orası zaten birisine aitken, çıkmaz sokaklarda kayboluyorsun." ...