Karanlığın ardında elbet güneş doğar.
İki gün önce
Bacağımı sallayarak kollarımı göğsümde birleştirdiğimde saati kontrol etmiş sabırsız bir halde gözlerimi yola çevirmiştim. Güya on dakikaya oradayım diye mesaj atmıştı Ata, ancak yirmi dakikayı aşmıştı ve ben hâlâ onu bekliyordum, soğuk hava yüzünden burnumu çekmeye başlamıştım bile. Üzerimdeki incecik ceket sabah aldandığım hava ile güzeldi, lakin şimdi koca bir yorganı kucaklamanın eşiğindeydim.
"Alacağın olsun," sokağın başını dönen cip ile durmasını beklemeden üzerine adımladığımda kapıyı açmış parmaklarım hızla ısıtıcıyı bulurken ters ters bakmıştım yüzüne.
"Affedersin, evi topluyordum." yalanını yesinler.
"İnandım mı?" cıkladı, direksiyonu çevirerek evin sokağına girdiğinde ilerledi. "Dondum, kış gelmiş resmen bu kadar soğuk olur mu?" parmaklarımı ısıtmaya çalışarak avuçlarıma üflediğimde sıcak nefesim tenime değerken arkama yaslanarak ovuşturdum parmaklarımı.
"İyi de sen hep üşüyorsun." dedi bu gayet normal tonuyla.
"Kıçımı kaldıramadım demiyorsun. Ben seni aradığımda saat birdi, tamam Ahu kalktım Ahu, vallahi uyumuyorum Ahu diyordun."
"Gece geç yattım, sabah da öyle boş boş uyandım sonra kendimi salona atmışım uyuyup kalmışım camın önünde. Ama nasıl rahattı, püfür püfür esiyordu." o mayışmış hali yeniden yaşıyormuş gibi keyifliydi sesi.
"Belin tutulsun ben göreceğim seni."
"Anneme bağladın yine, aynısını beş dakika önce dinledim. Bu arada akşam yemeğe bekliyor."
"Olur gideriz," kollarımı göğsümde bağlayarak döndüm ona, biraz olsun ısınmıştım ve bu rahatlatmıştı. "E, ne yapıyoruz şimdi?"
"Kahve içeriz, tatlı ısmarlayayım sana." işte bu gülümsetmişti.
"Alina gelmiyor mu?" üzülmüş müydü o?
"Arkadaşıyla birlikte muayenehanesine alacağı malzeme için alışveriş yapıyor. İşi oldukça dikkatliymiş, internet üzerinden olduğu için her siteye bakarak alıyorlar." anladım dercesine başımı salladım.
"O zaman ne konuşacaksak rahatız, peki sen bir şeyler düşündün mü?" parmaklarını direksiyona vurarak dirseğini cama yasladığında o aşamayı henüz sürdürüyor gibiydi. "Aklım çalışmıyor sanki, işimi yaparken de oluyor bu sürekli duraksıyorum sonra ne düşündüğümü unutuyorum. Kafam dolu."
"Neden ki?" bilmem dercesine dudak büktü kısa bir an. "Annemlere söylemedim," yola odaklı gözleri bana çevrildi. "Ablama da tam anlatmadım, o anlasa dahi anlatmadım." kaşlarım çatıldı. "Bir tek sen biliyorsun." bu gururumu okşasa dahi aklıma yatmayan şeyler var gibiydi. "En azından Zerrin teyzeme söyleseydin, olduktan sonra öğrenmesi iyi değil biliyorsun." derin bir nefes vererek cama yasladığı koluna doğru kafasını eğerek eliyle başını sıvazladığında ensesini kavramıştı. "Ata," dedim ona doğru döndüğümde. "Bir sorun mu var?"
"Yok."
"Peki, bundan emin misin?"
"Sanırım."
"Heyecanlı olduğun için gerginliğin yüzünden kafan karışık olabilir mi? Eğer öyleyse biraz dinlenmelisin." sıkıntılıydı çehresi, konuşmak istediği bir şeyler vardı ve onlardan birisinin bu sorunun cevabı olmasını istiyordum.
"Belki." kaşlarım çatıldı.
"Belki?" dedim sorunu anlamaya çalışarak. Sinyal vererek aynadan arkayı kontrol ettiğinde cadde kenarına park etmişti. Bir haller vardı, elbet öğrenirdim. Soğuk yüzüme yüzüme vururken bekledim onu. Arabadan indi, paltosunun yakasını düzeltti onu süzdüğümü gördüğünde gülümsemişti. Kafenin önündeki ikili masaya geçerek sandalyeye çantamı astığımda arkama yaslanarak bacak bacak üstüne atmış derin ve dolu dolu bir nefes verişini izlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBÂ
Action"Yanlış yerdesin öğretmen hanım." hayal kırıklığı ruhumu parçalıyordu, lakin dinmiyordu belki de son kez akıtıyordu gözyaşını Ahu. "Yolun ben değilim, olmak istediğin yer yanım değil. Orası zaten birisine aitken, çıkmaz sokaklarda kayboluyorsun." ...