Gecenin esiri bedenler.
Usanmışlık dolu bir soluk firar etti dudaklarım arasından, avuçlarıma hapsolmuş elbisemi sertçe yatağın üzerine bıraktığım valizime fırlattığımda harelerim komodinin üzerinde duran telefonuma kaydı. Bugün kaçıncı kez yaptığımı bilmiyordum ancak aramalarımın cevapsız kalışı beni endişelendirmekle beraber içime bir sıkıntının yuva yapmasına neden oluyordu.
Askılıktan bir diğer elbisemi aldığımda askılarından tutarak yavaşça ikiye katlayarak valize yerleştirdim, ekranı açık olan telefonumdan ismine bir kez daha dokunduğumda hoparlöre alarak çağrı sesinin evde yankılanışını dinledim. Açan olmadı. Çehreme sinen yorgunluğu dahi silemezken kalan son eşyalarımı da valize teptiğimde açık camdan duyulan tekerlek sesi olduğum yerden hareketlenmeme ve adımlarımı balkonuma yönlendirmeme neden oldu. Hızlı ilerleyişim ellerimin soğuk balkon demirlerini kavraması ile son bulurken tanıdık cipi görmem ile rahatlamış bir soluk havaya karıştı. Neredeyse iki gündür doğru düzgün göremiyordum onu, en son yemekte de hiç konuşma fırsatımız olmamıştı ve bir süredir Nazlılarda kalıyordu, aradığımda ise ya meşgule atıyor ya da açmıyordu. Benimle küsmüş olmalıydı, ki nedenleri bariz belliydi. Ve ben onun ile konuşamadığım her an ağlama iç güdüsü ile doluyordum. Şimdi ise eve gelmişti, arabasının kapısını açarak indiğinde girdim içeriye, kendimi koridora atarak evin kapısını araladığımda apartmanın ağır kapısının açılma sesini duydum. Stres tümü ile bedenime yavaşça yuva yapmaya başladığında aramızdaki gerginlik Ata merdivenleri her çıktığında artmaya devam etti. Adımlarını dinledim, kesik kesik aldığım soluklarım yavaşça kesilmeye başladığında yorgun bedeni girdi görüş açıma, başı hafifçe öne eğik dururken yerimde duramaz bir halde öne atıldığımda beni fark etmiş, ancak başını çevirmemişti. Aralanan dudaklarım sertçe birbirine kenetlendi, Ata beni görmezden gelerek evinin kapısını açtığında göğsüme sert bir tekme yemişim gibi hisseder oldum. Bu, acıtmıştı.
"Ata." mırıldanırcasına çıktı sesim, görmüyordu beni. O kadar mı kızgındı? O kadar kızmıştı bana, kapısını açarak evine girdi, kapıyı kapattığında ise apartman boşluğunda bir başıma kaldım. Beni duymazdan da gelmişti. Omuzlarım pes edercesine düştü, harelerim bir savaşı kaybetmişim gibi yenilgiyle kapandığında göğsüm aldığım nefes ile şişerken bu durumu düzeltebilmek adına antrenin üzerinde duran evinin yedek anahtarını almış ve ayakkabılarımı öylesine giyerek kendi evimin kapısını çektiğimde elimdeki anahtar ile Ata'nın kapısını kilidi bir kez çevirdiğimde açarak içeriye girmiştim. Harelerim onu ararken günlerdir perdelerinin kapalı olması havasız ve karanlık kalmasına neden olmuştu. Adımlarım odasına doğru seyraldı, kapısı hafif aralık dururken parmaklarımın tersi ile tıklattığımda orada olduğunu dolabının kapağını sertçe çarpması ile anladım, bir cevap vermezken araladım kapıyı. Elindeki tişörtü üzerine geçirirken odasının yere kadar uzanan siyah perdesini araladığında sanki ben burada değilmişim gibi sürgülü camı açmış ve içeriye hafif esen rüzgarın fütursuzca dolmasına müsaade etmişti.
"Beni görmezden mi geleceksin cidden?" dönmedi, geniş sırtı kasılmıştı. "Ata." bana küs olmasından nefret ediyordum. Aramızdaki mesafeyi attığım adımlar ile kapattığımda buz kesen parmaklarım kolunu kavradığı an o küçücük boşluktan yararlanarak geçtim önüne. Kahveleri yüzüme çevrilirken oradaki soğukluk yaz günü buz kesmeme neden oldu. "Benimle konuşmayacak mısın?" tek kelime etmese dahi çok şey anladım, ve o anladığım her şey boğazımda kaldı.
"Konuşsam dinleyecek misin?" sesi sertti, mesafeliydi.
"Ata lütfen, anlatmama izin ver." ne anlatacağımı dahi bilmiyordum.
"Neyi dinleyeceğim Ahu," kolunu parmaklarım arasından kurtardığında bir adım geriye gitti. "senin hayatın, senin kararların. Karışıp da kendime dert edinemeyeceğim, çünkü bunu yapmaya çalıştığımda gördüm bir işe yaramadığını. Hem de her defasında." dudaklarıma mühür vurdu, kendimi savunacak bir şey kalmadı bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBÂ
Ação"Yanlış yerdesin öğretmen hanım." hayal kırıklığı ruhumu parçalıyordu, lakin dinmiyordu belki de son kez akıtıyordu gözyaşını Ahu. "Yolun ben değilim, olmak istediğin yer yanım değil. Orası zaten birisine aitken, çıkmaz sokaklarda kayboluyorsun." ...