BÖLÜM 128: "KARDELEN ÇİÇEĞİ"

3.2K 241 176
                                    

Beyaz güle tutunmuş mucizesi.

Dün.

Sabır dilercesine bir soluk vererek üzerimdeki kolunu kaldırmaya uğraş verirken kendimi yana atmaya çalıştığımda kolunu belime daha çok sararak göğsüne çekmiş, başını boynuma yaslayarak sarıldığında kaşlarım bükülürken pes ederek kollarımı uyuyan bedenine sarmıştım. O kadar sıkı sarılıyordu ki nefes alamıyordum.

"Cesur." hafifçe dürtükledim bu kez, uyandırmadan yataktan çıkma fikri pek de işe yaramamıştı. Sabah oluyordu, duştan yeni çıkmıştık ve o yarım saat önce uyumuştu. Bende bunu yapacağımı sanıyordum tabii kalkıp tuvaletimi yaparsam daha rahat edecektim. "Cesur," sessiz bir yakarıştan ibaretti ki kolunu bir kez daha kaldırmaya çalıştığımda nefes nefese bir halde kalmıştım. Yeniden denedim, evet, başarıyorum, biraz daha kaldırdım... ah hayır! "Cesur nefes alamıyorum çek şu kolunu." boynuma vuran sıcak nefesleri ile içim kamaşırken başına bir öpücük bıraktığımda, "Neden rahat durmuyorsun?" diyerek söylendi bu defa. "Tuvalete gideceğim yapışmışsın kalkamıyorum." derin bir nefes çekti içine, ardından yavaşça kolunu çözdüğünde boynumdan öpmüş, rahat bir nefes vererek geceliğimin askısını düzelttiğimde kalkmıştım. "Saat kaç?" komodinin üzerinde telefon ekranına dokundum bir kez.

"6.15" başını salladı belirsiz mırıltılarla. Yüzünü sıvazlayarak yastığımı kolları arasına almış ve uyumaya devam etmişti. Odadan sessiz adımlarla çıkarak kendimi banyoya attığımda işlerimi halledip yıkadım ellerimi. Yüzüme su vurarak kaçan uykumla öylece etrafa bakınırken mutfağa ilerlediğimde bir bardak su içmiş yavaş adımlarla yanıma gelen Rex ile başını okşayarak sevmiştim onu. "Seni de mi uyku tutmadı oğluşum?" başını bacaklarıma sürterek sevmemi istedi. Birlikte salona geçtiğimizde kıvrıldı yanıma, başını kucağıma koyarak patileriyle yüzünü kapattığında okşadım tüylerini. Kucağımda mayışır gibi gerinmişti. "Sen ne diyorsun bu duruma anlat bakayım?" bacaklarımı sehpaya uzatarak başımı koltuğa düşürdüğümde usul usul sevdim tüylerini. "Şikayetçi misin benden ya da babandan?" birkaç mırıltı çıkardığında gülüşüm aramıza doldu bu defa. "Mamanı mı beğenmiyorsun?" sessizdi bu sefer. "Haklısın, çok dışarı çıkartamıyorum seni. Yarın gezeriz aşkım, olur mu?" patisini bacağıma koydu bu defa. Gülerek okşadım başını, uzanıp bir tane de öptüğümde daha okula gitmeye vaktim olduğunu bilsem de ona dakikadan fazla oturamadım. Canım sıkılmış Rex'i bir kez daha sevdiğimde mutfağa girmiştim. Saçlarımı gelişi güzel toplayarak ellerimi yıkadığımda meşakkatli bir kahvaltı hazırlığına girmiştim.

Çay suyunu demlemiş, masayı kurmaya yavaş yavaş başladığımda fırındaki küçük pizzaları kontrol ederken kahvaltılıkları tabaklara yerleştirdiğimde dağınıklığı toparlayarak yıkamıştı bulaşıkları. Cesur sever diye patatesli çıtır börekleri yağa atmış kollarıma sıçrarken memnuniyetsiz birkaç mırıltı ile küfür savurduğumda silmiştim kollarımı. Fırın saatini kontrol ettiğim yediye geldiğini görmem ile çayın altını kısarak masaya bardakları bıraktığımda ilerledim odaya.

Yüz üstü uzanmış uyuyordu. Küçük adımlarla yanındaki boşluğa oturduğumda elimi sırtına sararak okşadım usulca. "Cesur." küçük küçük sevdim, bu kez parmaklarım saçlarına dokunurken parmak uçlarımla okşadığımda eğilip bir öpücük bıraktım şakağına. "Sevgilim," yüzünü izledim bu kez, uyurken savunmasız duruyordu. Huzurlu ve sakin. "Kocam uyan hadi." parmaklarımı kulağının arkasına kaydırdığımda hızla tuttu elimi. "Cesur." bu ani refleksi korkutuyordu bazen. Elimi kavrayarak dudaklarına bastırdığında, "Kocam kalk hadi." deyişimle gülümsemişti. "Naz mı yapıyorsun, hadi ama o benim işim." alaycı çıkan sesim ile eğilip bu kez yanağına bir öpücük bıraktığımda yanına sokularak omuzunu öpmüş, "Cesur hadi, uyansana." yakarışımla gülerek tuttuğu elimi öpmüştü. "Uyandım." sırtüstü döndü yavaşça, gözlerini kırpıştırdığında elini belime sararak üzerine çekmiş kolları arasına almıştı. Dudaklarını saçlarıma bastırarak öptü içine çeke çeke. "Günaydın karıcım."

DİLRUBÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin