Yandım bi'yâre.
Gönlüme düşen sevdanın izleri vardı harelerimde. Yorgundu, kırıklar ile doluydu, kimi zaman pes edip silinmek istemiş, kimi zaman varlığını kanıtlamış, ben buradayım diye avaz avaz bağırmıştı. Buradaydı. Sevdamda, o da buradaydı. Bir yuva sahiplendi, geri çevirmedi, sardı, ait oldu. Artık tümü ile yüreğimde yer edindi.
Yanıyordum, yakıyordu bunu bile bile yapıyordu ikimize de. Hasretin mabedimdeki yarası ile baş etmek eziyetti, kimi zaman bir kaybediş uğruna olsa da şimdi bir zafer uğruna gönlümdeydi. İlk kez. Vadedilen yeni bir umuttu, bir sevgiydi. Gösteremesem dahi bir gülümseme tüm ruhumda yer edinmişti. İlk kez.
"Öğretmenim kuzulara bakmaya gideyim mi?" elimdeki çarşafı dalgın bir edayla ikiye katlayarak bana defalarca seslenen Elif'e döndüm.
"Efendim bir tanem?" yastıkları küçücük bedenine rağmen kucakladığında yineledi kendisini.
"Diyorum ki kuzulara bakayım mı sıkılmışlardır kapısını açalım." çarşafı döşeğin üzerine bıraktığımda bir onay nidası dökülmüştü dudaklarımdan.
"Olur, yastıkları bırak gel birlikte gidelim." neredeyse koşar adım salondan çıktığında ufacık bir tebessüm yer dinmişti dudaklarımda. Uyandığımdan beri bilinçsizce kaçıncı kez yapıyordum bunu bilmiyorum.
"Geldim, geldim!" neşeyle şakıyarak kapı eşiğinde belirdi, üzerini de giyinmişti. Yakalarını düzelterek kapıya adımladığında takip ettim onu. İçimdeki ılık esinti hissiyatı anbean çoğalmaya başladığında ellerimin titrediğini, ve bedenimin ateş bastığını yeni kavrayabiliyordum. Gecenin sonunda kaçarcasına eve girmiştim. Kendimi yatağa nasıl attığımı bilemezken gözyaşlarım arasında bir aptal gibi gülümsüyordum. Bu, çok garipti.
Buz kesen parmaklarım ile araladım ahşap kapıyı, güneş içimdeki yangını görmüş gibi şimdi de tenimi ısıtıyordu, kavuruyordu. Gözlerim kısıldı, harelerim bir arayış ile etrafta gezindiğinde kimsenin olmadığını görmek bir burukluğu bıraktı göğsüme, o kavruluş usulca sönmeye başladığında derin bir soluk eşliğinde takip ettim Elif'i. Ne bekliyordum ki?
"Öğretmenim açın kapıyı hadi, bakın geldiğimi anladılar nasıl özlemişler beni." çıkmadan önce aldığım tek anahtar ile samanlığın kapısını araladığımda kaçarcasına çıkan kuzular ile geriye çekildim, ancak Elif birisi kaçamadan kucakladı onu. Çok seviyordu kuzularını bunu görebiliyordum. "Oyy, yerim seni Kınalı." sıkı sıkı sarıldı kuzucuğa, korkmasam bende aynı tepkileri gösterip sıkıca sarılırdım.
"Bırak gitsin hadi, baksana nasıl sıkılmışlar." öpüp koklayarak bıraktı Kınalıyı. Oturduğu yerden kalktığında başını usulca samanlığa uzatmıştı.
"Çok dağıtmamışlar, akşam yine temizleriz ama suları bitmiş yavruların ben içeriden getireyim." kaşlarım şiddetle çatıldı, o koca bidonu nasıl taşıyacaktı.
"Olmaz öyle, sen koş bakayım kuzuların peşinden uzaklaşmasınlar ben getiririm sularını." canıma minnet dese ancak o kadar eş değer olurdu yüzündeki ifade ile.
"Olur." koşar adım yüzündeki çocuksu tebessüm ile kuzuların peşinden ilerledi, aptal bir sırıtış ile başımı iki yana salladığımda içimdeki garip coşkuyu dindiremeden girdim samanlığa, yerdeki küçük su kaplarını samanların üzerine bıraktığımda dilimden döktüğüm bir melodi ile toplamaya çalıştım içerisini. Bu su kapları ne kadar çok kirletiyordu ortalığı böyle?
"Öğretmenim! Çok susamışlar hızlı olun azıcık!" harelerim kısıldı, bir küçük çocuktan emir almadığım kalmıştı.
"Geliyorum hemen!" kapları temizlediğimde samanlıktan çıkmış evin kapı girişindeki orta boy bidondaki suyu kucaklamıştım. Rotam yeniden samanlık olurken bir suyun bu kadar ağır oluşunu hesap etmeye çalışıyordum. "Allah aşkına, bu nedir? Belim ayrıldı yemin ederim, ben evde iş yapmıyormuşum. Kendimce oyalanıyormuşum." bidonu yere bırakıp kaplara sularını doldurduğumda iki büklüm bir halde duruşumu düzeltmeye çalıştım. İki elimde belimde yer edindiğinde sertçe soluk bırakmıştım. "Sakat kalacağım yakında, benden olmazmış ben anladım," kendimce söylentim bir elin hızla karnımdan belime dolanması ile kesilirken korku dolu bir nida çıkıverdi dudaklarım arasından. Yaslandığım sert gövde ve sol yanağıma bastırılan sıcacık dudaklar ile daha da aralandı harelerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBÂ
Action"Yanlış yerdesin öğretmen hanım." hayal kırıklığı ruhumu parçalıyordu, lakin dinmiyordu belki de son kez akıtıyordu gözyaşını Ahu. "Yolun ben değilim, olmak istediğin yer yanım değil. Orası zaten birisine aitken, çıkmaz sokaklarda kayboluyorsun." ...