Ben Asena

13 3 0
                                    




Toplantının ardından bitmek bilmeyen muhabbet, bir yarım saati daha geçirmişti ve ben eve geç kalıyordum. Eve gitmek için izin istediğimde, Tülin hemen atladı: "Deniz biliyor musun, Asena da bize çok yakın oturuyor." Deniz'in şaşkınlığı komşu çıkmamıza mıydı kestirmeye çalışırken, "Asena mı?" diye sordu. Adımı ilk kez duyduğunu o an anladım. Ne yani, Tülin adımı söylememiş miydi? Deniz'in yüzündeki şaşkınlığın bir benzeri muhtemelen benim yüzümde de mevcuttu. Ancak konuyu bize bırakmayan Tülin lafa çoktan girmiş ve son derece haklı bir soru sormuştu: "Ne yani birlikte geldiniz ve birbirinizin adını öğrenmediniz mi? Siz yol boyunca ne konuştunuz kuzum?" Bazen Tülin'e haksızlık ettiğimi düşünürdüm, o an da tam olarak o zamanlardan biriydi. Haklıydı, tam 25 dakika boyunca yürümüş ve birçok şeyden bahsetmiştik. Deniz elinde sarmakta olduğu tütünü bana uzattı, ancak ben 'içmediğimi' söyleyerek kibarca reddettim. Sonrasında bana bir kez daha 'tütün' sarması için defalarca yalvaracağımdan habersiz bir şekilde...

Tülin'in sorusuyla ortamda bir kahkaha olsa da Deniz asıl merak ettiği soruyu sormak için aradığı fırsatı bulmuş gibiydi: "Adının anlamını biliyor musun?" Elbette biliyordum, kim adının anlamını merak etmez ya da bilmezdi ki? Ona adımın hikayesini başka bir zaman anlatmak için söz vererek, müsaade istedim. İstedim de, ortamdan kurtulmam mümkün olmamıştı, çünkü Tülin ve Deniz de benimle eve gelmeyi teklif etmişti. Evin bahçe kapısının önüne geldiğimizde annem bahçede oturuyordu. Tülin'le kısa bir sohbet ettikten sonra, Deniz'le tanıştı. Tülin ve Deniz'in ayrılmasıyla birlikte biz kendi dünyamıza yönelik muhabbet etmeye başlamıştık ki, Deniz'in üzerindeki parkayı hatırladım. O gün bir kez daha kendimi ideolojilerin imaja nasıl dönüştüğünü sorgularken buldum. Çünkü sırf o parka yüzünden anneme yakalanmış olabilirdim!

Bir Deniz SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin