Hastaneden çıkalı 3 haftaya yaklaşmış ve işe geri dönmeme sadece birkaç gün kalmıştı, yatakta geçecek birkaç gün daha... Işığa ve sese olan hassasiyetim sürüyor, ilaçları bıraktığımdan beri uyku uyumakta zorluk çekiyordum. Dönmemle birlikte Sinan'a olan özlemim de dinmiş, günün büyük bir kısmını yeniden birlikte geçirmeye başlamıştık. Sanırım her şey normale dönüyordu, hiçbir şey eskisi gibi olmasa da her şey sıradanlaşıyordu. Hastane ve hastane sonrası birkaç günlük istirahatin ardından İstanbul'a dönmüş, Sinan'ı eski düzenine kavuşturunca, biraz olsun rahatlamıştım. Deniz ve Alparslan iyi bir işbirliği yürütüyor, ben dinleneyim diye Sinan'la sürekli olarak ilgileniyorlardı, gerçekten ikisine de minnettardım.
O gün de sıradan başladı. Tek farkla, akşam bir yemek yiyecek ve Sinan'ın uzunca süre sonra hepimizle huzurlu bir vakit geçirmesini sağlayacaktık. Ama öncesinde yaşadıklarımı atlatabilmem için gitmeye başladığım psikologla görüşmem ve sanırım içimde biriktirdiklerimi anlatmaya başlamam lazımdı.
"Nasılsınız Asena Hanım? Fiziksel olarak her geçen gün daha iyi görünüyorsunuz."
"İyim Kenan Bey, açıkçası iyileştiğimi ben de görebiliyorum. Ama çok sıkıldım, artık işe başlamak istiyorum."
"Benim fikrimi sorarsanız henüz erken ve bu travmayı yaşama sebebinizin mesleğinizdeki bir seçim olduğunu düşünürsek, gazeteye dönmek size birçok acıyı yeniden yaşatabilir..."
"Ama işimi yapmak istiyorum Kenan Bey."
"Bakın size ne önereceğim: Yine işinizi yapın, yani sonuçta siz kaleminizi kullanmak istiyorsunuz öyle değil mi?"
"Evet, elbette öyle."
"O zaman yazın. Bir kitap yazın mesela ya da bir günlük tutun. İşe dönene kadar işinize yarayacak köşe yazıları biriktirin veya dosya haberler. Sizi ne yormayacaksa, onu yapın. Ne dersiniz?"
"Olabilir aslında, bunu düşüneceğim. Teşekkür ederim."
"İşim bu. Sizinle bir şey daha konuşmak istiyorum."
"Elbette lütfen."
"Uygun görürseniz, görüşmelerimizi sıklaştıralım. Hem evde kaldığınız zamanları değerlendirilmiş oluruz."
"Uygundur elbette, hatta buna memnun bile olabilirim. Burada olmak, anlatamadıklarımı bu odada bırakmak bana iyi geliyor."
"O zaman başlayalım. Bugün bana biraz üniversite yıllarınızdan bahsetmenizi istiyorum, bahsetmek ister misiniz?"
Sanırım en kritik soru buydu, bahsetmek ister miydim? Üniversite yıllarımın tamamı, en azından büyük bir kısmı Deniz'le geçmişti. Ve Deniz, benim hayatım boyunca kaçtığım bir konuydu. Ancak yolun sonuna gelmiştim, artık Deniz'i de bu odada bırakma vaktiydi. Onu gördüğüm ilk andan beni terk ederek, yurt dışına gittiği güne kadar birçok şeyi anlattım ve ara ara Alparslan'dan da bahsettim; yaşadığım gelgitlerden, çektiğim acılardan, tatlı bir öğrenciden mücadele eden bir yetişkine nasıl dönüştüğümden, bana kalması gereken özel anlar hariç her şeyden... Kenan Bey beni neredeyse hiç kesmemişti. Sadece dinliyor ve ara ara muhabbeti yönlendirecek bazı sorular soruyordu ve biz, görüşmemiz için planladığımız süreyi çoktan aşmıştık, bunu gözüm duvardaki saate takıldığında fark etmiştim."Sanırım bana ayırdığınız süreyi çoktan aştım."
"Evet, biraz aşmış olabiliriz, ancak bugün ilk kez bu kadar açtınız içinizi. Açıkçası başka bir planınız yoksa biraz da anlattıklarınızın üzerine konuşmak isterim."
"Elbette."
"Sanırım Deniz Bey, ilk aşkınız; ilk aşklar böyledir, tutkulu, unutması zor, atlatması güç... Ancak bu çok normal değil midir? Vücudunuzu düşünün; bir griple ilk kez karşılaşırsanız, yatağa bile düşebilirsiniz, ancak griple defalarca karşılaştığınızda, bu hastalık artık ayakta atlatabileceğiniz bir hal almaya başlar. Yanlış anlamayın beni, aşkınızı griple karşılaştırmıyorum elbette. Sadece duygular da böyledir, bir duyguyu ilk kez yaşıyorsak, olduğundan çok daha abartılı ya da ürkütücü hissedebiliriz. Ama birden fazla kez yaşamaya başlarsak, artık o duyguyu sindirmek çok daha kolay bir hal almaya başlar."
"Açıkçası haklı olabilirsiniz, Deniz benim sadece ilk aşkım değildi, aynı zamanda tek aşkımdı. Ben Deniz'den sonra devam edemedim, sanırım bu yüzden söylediklerinizi deneyimleme şansım olmadı."
"Yani bu hikayenin devamı var diyorsunuz?"
Daha anlatacak yıllar var diyemedim, sadece gülümsemedim.
"O zaman devamını dinlemek için sizi bekliyor olacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deniz Sevdim
Historical Fiction80'lerin politik ortamında geçen gelgitli bir aşk ve devrimin en güzel hali: sevgi! Bir Deniz Sevdim, başlıyor...