Ameliyathanenin önünde geçen 5 saatin sonunda Deniz ameliyattan çıkmış ve yeniden aramıza dönmüştü; ancak, eskisinden biraz farklı, eskisinden biraz eksik bir dönüştü bu... Geçirmiş olduğu kaza sonrası hiçbirimizi hatırlamıyor ve doktorlar bu hafıza kaybının geçici olup olmadığı noktasında hiçbir şey öngöremiyordu. Deniz, artık benim Deniz'im değildi; ortak hiçbir anımızı hatırlamıyor, oğlumuzdan bir haber yaşıyordu ve tüm bunlara sebep olan tek kişi bendim!
Hastanede geçen 1 hafta boyunca Deniz'in yanından ayrılmayanlardandım. Bir süre sonra Suna Teyze'den Sinan'a bakmasını rica etmiş, biraz da olsa evde dinlenebilmesi için Sinan'ı bahane ederek, onu eve göndermiştim. Gün içerisinde Alparslan, Deniz'e; Kenan ise bana bakmak için hastaneye uğruyordu. Ancak Deniz, hiçbirimizi hatırlamadığı için genellikle günlerini sessiz geçiriyordu. Deniz'in fiziken toparlanıp eve dönmesine sadece birkaç saat kala, Kenan yeniden yanımda, hastanedeydi.
"Nasılsın Asena?"
"İyim Kenan, dışarıda konuşsak olur mu?"
Kenan'ın başıyla beni onaylamasının ardından koridorda Deniz'in çıkış işlemleri için koşuşturan Alparslan'ı buldum ve belgeleri elinden alarak Deniz'in yanında kalmasını rica ettim, Alparslan Kenan'ı görmekten memnun değildi, bundan önceki 3 hafta boyunca olduğu gibi... Bir yandan belgeleri sağa sola onaylatıyor, bir yandan da Kenan'la konuşuyordum."Kenan ben teşekkür ederim 3 hafta boyunca benimle hastanede olduğun için. Ancak..."
Beni susturan Kenan, kendisi konuşmaya başladı.
"Asena öncelikle durmalısın, ver bana onları."
Elimdeki belgeleri istiyordu, direnmeden uzattım. Az ötemizdeki bir hemşireye seslendiğinde, hemşireyi tanıdığı seslenişinden bile anlaşılıyordu.
"Aylin Hanım bakar mısınız?"
"Buyurun Kenan Hocam."
"Sizden rica etsem, bu belgelerin işlemlerini yaparak 308 numaralı odaya bırakabilir misiniz?"
"Elbette hocam, hemen ilgileniyorum."
Genç kadın, belgeleri Kenan'ın elinden alarak, yanımızdan uzaklaştı."Gel şimdi bahçeye çıkalım, biraz hava al. Günlerdir Deniz'in başından neredeyse hiç ayrılmadın. Yaşaman için hastane havasından fazlasına ihtiyacın var."
"Teşekkür ederim."
Bahçeye çıktığımızda yapmış olduğum tek şey, cebimdeki sigaraya uzanmaktı. En yakın banka oturmadan hemen önce sigarayı yaktım ve ben oturur oturmaz, Kenan da yanımdaki yerini aldı."Şimdi tekrar soruyorum: Nasılsın Asena? Ama bu kez sakın beni 'iyim' diye geçiştirme lütfen, çünkü iyi olmadığını görebiliyorum."
Derin bir nefes aldım ve Kenan'a doğru döndüm.
"İyi değilim Kenan, nasıl iyi olabilirim ki? 10 yıl boyunca her duyguyu birlikte yaşadığım Deniz, o 10 yıla dahil hiçbir şey hatırlamıyor ve bu bana bunca şeyi boşu boşuna yaşamışız gibi hissettiriyor..."
"Asena, Deniz'in hiçbir şey hatırlamıyor oluşu, hiçbir şey yaşamadığınız anlamına gelmez. Bu anlar yaşandı ve sonsuza dek kimse ya da hiçbir kaza bunu değiştiremez. Deniz'e gelince biraz zamana, biraz desteğe ihtiyacı var, inan bana bu kalıcı bir hafıza kaybı olsa nörolojik herhangi bir bulguya saptanırdı."
"Ya beni sonsuza dek hatırlamazsa Kenan?"
"Hiç sanmıyorum hatırlamayacağını. Hatta ilk hatırlayacağı anı senle ilgili olursa, bana pek sürpriz olmaz açıkçası. Ayrıca varsayki hatırlamadı, ne değişecek Asena? Bu senin de unutacağın anlamına gelmez ki..."
Haklıydı, Deniz'in hatırlamıyor oluşu, benim onu unutacağım anlamına gelmezdi."Belki bencilce ama, bir gün hayatımdan çıksa da beni hiçbir zaman unutmasın istiyordum, hep aklının bir köşesinde beni tutsun... Sanırım en büyük korkumdu bu benim, Deniz'in benden vazgeçmesinden ziyade beni, yaşadıklarımızı unutmasından korkuyordum ben; elbette bu korku, mecazi bir unutma içindi. Gerçek olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi."
"Korkularımızla sınanmak... Yaşamın tam olarak özeti gibi değil mi?"
"Öyle."
"Ben Deniz'e yardım etmek isterim, sen de istersen eğer?"
"Kenan, inan bana çok naziksin, aynı zamanda fedakar da. Ama bu uygun olmaz. Deniz eğer bir gün her şeyi hatırlarsa bunun için beni asla affetmez sanırım."
"Neden? Ben senden etkileniyorum diye mi?"
"Lütfen söyleyip durma bunu, çok utanıyorum. Deniz'i aldatıyormuşum gibi hissediyorum."
"Eğer içini rahatlatacaksa, teoride de pratikte de Deniz'i aldatmıyorsun. Zira ne bana bir umut verdin ne de bir cevap."
"Veremem."
"Aslında verirsin, sadece bunu şu an yapmak zorunda değilsin. Evet, her gün yanına geliyorum çünkü seni önemsiyorum; ama seni önemsemem sadece seni değil, senin önemsediklerini de önemsemek anlamına geliyor benim için. Bu yüzden Deniz'i de önemsiyorum. Deniz'le sonsuza dek yaşayabilirim ben, çünkü bir gün o aşk tükense de Deniz'in sende tükenmeyeceğini görebiliyorum. Eğer kaygın buysa, bunun için endişelenmene gerek yok. Deniz'in tüm gelgitlerini kaldırabilirim, senin yüreğin ve kafan net olduğu sürece..."
"İşte o konuda çok emin değilim sanırım."
"Açık konuşmamı ister misin seninle?"
"Evet, elbette."
"Bence sen Deniz'den çoktan vazgeçmiştin, elbette sebebi aşkının bitmesi falan değildi. Sadece yeniden hayatını bir ileri, bir geri yaşamak istemediğin için vazgeçtin. Üstelik benle tanışmadan önce. Asena, sen bana geldiğinde Deniz'den vazgeçmiştin, ama fark etmen ve bunu görmen biraz zamanını aldı."
"Ben de sana açık konuşmak istiyorum Kenan. Bunu sana düşündüren uzmanlık alanın mı bana olan hislerin mi bilmiyorum. Ancak ben de böyle düşünüyordum, ta ki, Deniz'in bir kaza geçirdiğini duyana dek... O ana kadar, Deniz'in çok tatlı bir geçmiş olduğunu düşünüyordum, içime gömdüğüm hislerin köreleceğini, ancak yaşadığı kazayla birlikte anladım; ben o olmadan ya da Deniz benden gerçekten vazgeçerse nefes alamam. Bizim aramızdaki sonsuz kovalamaca benim her şeyimmiş meğer..."
"Emin misin bundan? Yoksa Deniz'in geçirdiği kazadan dolayı kendini suçladığın için mi söylüyorsun tüm bunları?"
"Bu kadar derin düşünecek kadar vaktim olmadı bu süreçte."
"Farkındayım. Lütfen acele etme. Sana daha önce de söyledim, aramızdaki konuşmayı Deniz tamamen iyileşene kadar erteleyebiliriz, bana bugün bir cevap vermek zorunda değilsin."
"Ben Deniz'i bu saatten sonra bırakamam Kenan, çok üzgünüm ama ne kadar düşünürsem düşüneyim, yanında kalacağım kişi Deniz olacak."
"Yaptığın seçim için üzgünsen bu seçim, doğru bir seçim değildir. Ancak üzgün olduğun bana bunu söylemek ise, üzülme; her zaman karşılık alamayız hislerimize."
"Bugünden sonra görüşmemiz doğru değil bence, sanırım bunun için üzgünüm, arkadaşlığımızı kaybedeceğim için..."
"Şu an söyleyeceğim hiçbir şeyi seni kırmak ya da üzmek için değil, ancak söylemezsem pişman olacağım için söyleyeceğim. Ben ne Deniz kadar histerik, ne de Alparslan gibi hislerime teslim olmuş bir şekilde yaşamam duygularımı. Bu yüzden istemiyorsan tesadüfen bile karşına çıkacak biri değilim; ısrarcı olmam, olay çıkarmak için fırsat kollamam, haddim olmadan hayatına karışmam ya da senden başkasıyla gerekmedikçe muhattap olmam. Anlatabiliyorumdur umarım düşüncelerimi tam olarak. Bu yüzden bana görüşmeyeceğimizi söylemene gerek bile yok. Bana 'hayır' demen, seni rahat bırakmam için yeterli olacaktır. Ancak sen de benden etkileniyorsun, belki bu etki Deniz'e hissettiklerinle şu an için boy ölçücek bir düzeyde değil, ama zamanımız olsaydı gitgide güçlendiğini görecektin."
Yüzüm kıpkırmızıydı, o an utandığım Kenan mıydı Deniz miydi bilmiyordum, ama utanıyordum."Evet Kenan, bana da senden etkilenmişim gibi geliyordu birkaç hafta öncesine kadar, ancak sanırım bu yanlış bir alarmdan başka bir şey değil. Beni bu kadar anlıyor olman, dinlerken beni dünyanın en önemli insanı hissettirmen ve son derece net konuşman, istediğimin böyle bir şey olduğunu, hatta yeniden başlayacaksam eğer, doğru kişinin sen olduğunu düşündürdü bana; kesinlikle kabul ediyorum bunu. Ancak bu 3 hafta bana bir şey öğretti. O da, senden etkilendiğimi düşündüren tüm özelliklerin senin mesleğinle ilgili olduğu; başka bir deyişle senden çok, bana göstermiş olduğun uzman tavrından etkilenmişim ben. Bir gün başlayacaksam eğer, Deniz dışında biriyle yani, beni etkileyen şey aşk olmalı. Anlatabiliyor muyum?"
"Kesinlikle anlatabiliyorsun. Bence sen bu kadar netsen, yani düşüncelerin suçlulukla düşündüklerin değilse, ben seni yanlış anlamışımdır. Bana karşı bir şey hissetmediğine göre, Deniz'e yardım etmemde de bir sorun göremiyorum ortada. Daha önce defalarca tedavi ettiğim bir hastalık geçici hafıza kaybı, izin ver senin için en azından bu kadarını yapayım."
"Suna Teyze'ye de danışmalıyım Kenan, onun için uygunsa bunu gerçekten isterim. İşinde en iyisi olduğunu bilmeyen yok çünkü."
O günkü konuşma, Kenan ile ilgili tüm belirsizliği bitirmişti kafamda. Ben kesinlikle Deniz'e aşıktım, kantinde gördüğüm o ilk andan beri Deniz'e... Bu yüzden yeniden başlayacaksam da bu Deniz'le olacaktı. Elbette beni hatırlarsa ya da bana yeniden aşık olursa...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deniz Sevdim
Historical Fiction80'lerin politik ortamında geçen gelgitli bir aşk ve devrimin en güzel hali: sevgi! Bir Deniz Sevdim, başlıyor...