Deniz'le Sürüklenmek

13 1 0
                                    




Soru sorma sırası Deniz'e geçtiğinde bizim birlikte geçireceğimiz saatlerin ilki çoktan dolmuştu. Muhabbet durmadan akıyor ve derinleşiyordu. Bana biraz yürümeyi teklif eden Deniz'in peşine takıldım ve yürürken bana soracağı soruyu beklemeye başladım.

"Çıkışta Alparslan ile gördüm sizi."

"Bu bir soru değil Deniz."

Ben kuralı bozduğunu ima edince kalabalığa konuşurken devleşen bu genç adam, minicik bir çocuğa dönüşerek, omuzlarını silkti ve bana dönerek: "Sadece bir sorun olup olmadığını merak ettim" deyiverdi.

"Açıkçası bir sorun olup olmadığını ben de bilmiyorum. Babam ilk kez ben çağırmadan beni almaya gelmiş ve içimden bir ses, onu çağıranın Alparslan olduğunu söylüyor ki, yanlarına gittiğimde anladığım bizim birlikte oturmamızdan bahsediyorlardı."

"Peki benimle oturman sorun olur mu?"

"Dürüst olmam gerekir ki, siyasi olan herkesle oturmam sorun olur. Ancak babama dürüst davrandım ve şu an, burada seninle röportaj yaptığımı biliyor."

"İzin verdi yani?"

"Evet, elbette. Ama bir şartla!"

"Neymiş o şart?"

"İşim bittiğinde Alparslan'ın beni alması şartıyla..."

"Yine Alparslan!"

Alparslan'ın her adı geçtiğinde rahatsız olduğu o kadar belliydi ki. Ancak susmaya ve sert bakışlarının ardında gizlediğini anlamak için onun konuşmasını beklemeye karar verdim.

"Seni Alparslan alacak yani?"

"Bugün Alparslanlar bizde yemekteymiş. Sanırım babam Muzaffer Amca'yı yalnız bırakmamak için Alparslan'ın beni almasını istedi."

"Bence öyle değil."

"Nasıl yani?"

"Acaba" dedi ve sustu Deniz. Konuştuklarının yanlış anlaşılmasını istemiyordu, o an bunu yüzündeki belirsizlikten doğrudan sezebiliyordum.

"Acaba ne?"

"Acaba diyorum, Tülin haklı olabilir mi?"

Ah Tülin! Ortada yokken bile ortalığı karıştırmayı başarıyordu.

"Lütfen Deniz yapma artık. Bu konu beni bugün yeterince utandırdı. Böyle bir durum yok, varsa da benim bu konudan haberim yok. Haberim olsa da karşılığı yok. O yüzden artık şu konuyu gündemimizden çıkarabilir miyiz?"

"Yani rahatsız olmanı anlayabiliyorum. Ancak belki sizi birbirinize yakıştıran ailelerinizdir? Belki de Alparslan'ın sana olan ilgisi, tam olarak buradan cesaret alıyordur."

Bunu hiç düşünmemiştim, haklı da olabilirdi; ama sadece birkaç gündür tanıdığım Deniz'e ailemi tartıştıracak değildim. O yüzden sesimi yükselterek konuşmaya başladım, başladım ki, bu konunun beni gerçekten rahatsız ettiğini ve onunla ailemi tartışmayacağımı anlasın diye.

"Ne ima ediyorsun sen? Ailemin, sırf Alparslan'ın ailesi ile yakın diye beni evlendirmeye falan çalışacaklarını mı? Bu ne küstahlık ya? Ailemi tanımıyorsun, haklarında hiçbir şey bilmiyorsun, beni ne kadar desteklediklerini ya da bana ne kadar güvendiklerini tahmin etmen bugünden mümkün bile değil. Kaldı ki, benim kararlarımı hep destekleyen iki kişiden bahsediyorum. Demek ki senin ideallerin, kadınlar hakkında ailelerin karar verebileceğine dair tutumlar da içeriyor! Sana gerçekten inanamıyorum..."

Ben hiç susmadan konuşmayı sürdürürken, Deniz araya girmeye çalışıyordu. Ancak başarılı olamayınca elimi tuttu ve beni kendisine doğru çekti: "Asena, sadece bir saniye dur ve başını kaldır!" Başımı kaldırdığımda harika bir sokaktaydık ve buraya kadar Deniz'in beni nasıl sürüklediğini anlamamıştım bile. Bundan sonra da böyle olacaktı; Deniz beni oradan oraya sürükleyip duracaktı!

Bir Deniz SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin