Suna Teyze geri geldiğinde hemen konuya girdi.
"Deniz benim oğlum olabilir, ama bence biz de artık yakın iki arkadaşız. O yüzden anlatacağın her şeyin aramızda kalabileceğine emin olabilirsin Asenacığım."
"Biliyorum Suna Teyze ve bu beni gerçekten rahatlatıyor."
Kadehten birkaç yudum şarap alan Suna Teyze, asıl merak ettiği soruyu sordu.
"Şimdi gelelim asıl meseleye. Bundan sonra ne yapacaksın, Deniz'le ilgili yani?"
"Açıkçası bilmiyorum Suna Teyze. Onunla bir ömür sürüklenmeye razıyım, ama ne kadar ileri gidebileceğimi kestirememek ya da konu Deniz olduğunda bir sınır çizememek kendimden korkmama sebep oluyor."
"Seni o kadar iyi anlıyorum ki... Ben de böyleydim. 20'li yaşlarımda yani. Sinan'la ilk tanıştığımızda Deniz gibi yağız bir delikanlıydı. Ela gözleriyle bana her baktığında büyülenmiş, tüm dertlerimi unutmuş gibi hissediyordum. Ancak şimdi bakıyorum da o zaman ben de çok korkuyordum, kendimden, Sinan'dan, Sinan'la savrulmaktan..."
"Özel olmayacaksa eğer, nasıl tanıştığınızı sorabilir miyim?"
"Aslında sizinkine çok benzer. Üniversitede ikimiz de aynı fikir kulübünde birlikte mücadele ediyorduk. İlk karşılaştığımızda aramızdaki etkileşimin nedenini bazı noktalarda birbirimizden ayrılan görüşlerimizin bizde yaratmış olduğu gerginliğin bir sonucu olarak yorumlamıştım. Ancak zaman içerisinde bunun bir gerginlik değil, aşk olduğunu anladım. Çok acı şeyler yaşadık, ama çok mutlu günler de... Ve onu kaybettiğim güne kadar birbirimiz için mücadele etmekten asla vazgeçmedik."İkimizin de dolan gözleri, hikayelerimizin ne kadar benzediğini ya da eninde sonunda mutlaka benzeyeceğini gösteriyordu bize. Suna Teyze'yle biraz ağlaştıktan sonra rahatlamış gözüküyorduk. Elini elimin üstüne koyan Suna Teyze, o gün bana hayatımı yıllar boyunca etkileyecek bir nasihat verdi: "Bu zamanların kıymetini bil Asena. Deniz'le ya da Deniz'siz. Vaktin varken sev, sonra kalbin nasır bağlıyor..."
Suna Teyze'nin söylediği her bir söz içimi acıtmış, kalbimin en derin noktasına dokunmuştu. O esnada gelen Tülin ve Nesrin Teyze de bize katıldı. O gece, son zamanlarda geçirdiğim en uzun geceydi. Muhabbet sürekli akıyor, hanımlar bize eğlenceli gençlik anılarından, büyük aşklarından bahsederek, içlerini döküyordu. Gece saat 12'ye gelirken, Nesrin Teyze istersem Suna Teyze'de kalabileceğimi söyleyerek Tülin'i de alıp kendi evine geçti. Sabah kahvaltıda buluşmak üzere sözleşmeden hemen önce.
Nesrin Teyze ve Tülin'in gidişinden sonra konumuz yeniden Deniz olmuştu. Deniz'den, çocukluğundan bahseden Suna Teyze, onu tanımam konusunda kesinlikle yol gösterici davranıyordu. İkinci şişe şarap da bitmek üzereyken terasın kapısında Deniz belirdi.
"Hanımlar kahkahalarınız aşağıya kadar geliyor. Sebebi kaç şişe şarap acaba öğrenebilir miyim?" Deniz uzunca süre sonra gülümsüyordu. Gerginliği yoktu, varsa da bunu çok iyi gizliyordu.
"Gel Denizciğim, bize katıl."
"Memnuniyetle."Deniz'e de bir kadeh şarap dolduran Suna Teyze, aramızdaki muhabbeti hemen değiştirdi.
"Eee anlat bakalım ne yaptın bugün?"
"Musa Usta'ylaydık. Sahafı temizledik, düzenledik. Uzun sürdü biraz. Asıl siz ne yaptınız? Sanırım bıraktığımdan beri birliktesiniz?"
"Evet, Asena bana harika bir arkadaş oldu ve itiraf edelim ki oturduğumuz yerden hiç kalkmadık. Nesrin ile Tülin de vardı, az önce eve geçtiler. Şimdi de baş başa sohbet ediyorduk."
"Sanırım konu bendim?"
"Aslında hayır. Bugün daha çok benden bahsettik."
"İyi anlaşmanıza sevindim. Evet Asena Hanım, karar verdiniz mi dava ile ilgili nasıl bir yol çizeceğinize?"
Deniz beni muhabbete dahil etmek istiyordu ve ben artık Deniz'den kaçmak istemiyordum."Şu an bunu söylediğim için kendimden utanıyorum ama biz sen gittiğinden beri dava ile ilgili hiç konuşmadık. Ama hazır birlikteyken konuşalım ve bir yol haritası çizelim isterim açıkçası. Şimdi bize tam olarak ne lazım Suna Teyze?"
"Emniyette bulunan kayıp kişiler arşivi ya da fotoğraflı birkaç belge çok işimize yarar Asenacığım. Naaşlara bakarsak çok geçmişe gitmememize de gerek yok üstelik."
"Anladım. Tamam ben nasıl çözeceğimi biraz düşünmeliyim. Elbette yardımcı olmak isterim."
Konuya dahil olan Deniz'in gerginliği yeniden yüzüne oturmuştu."Lütfen bana Alparslan'dan yardım isteyeceğini söyleme!"
"Deniz, bunu seninle Suna Teyze'nin önünde tartışmayacağım. Ve evet, tek çare Alparslan ise, elbette ondan yardım isteyeceğim."
"Asena yapma. Anlamadığın şey bu basit bir kıskançlık içgüdüsü değil. Görmüyor musun adrese, belgelere ulaşabiliyor. Bu çocuk tehlikeli. Sana bir şey olmasından korkuyorum."
"Yapma Deniz! Sen de çok iyi biliyorsun ki, Alparslan'ın bana zarar vermesi mümkün bile değil."
"Neden? Sana aşık diye mi?"
Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Deniz'in annesinin önünde tartıştığımız konu beni gerçekten çok utandırmıştı. Durumumu fark eden Suna Teyze hemen imdadıma yetişti.
"Tamam çocuklar bırakın tartışmayı. Ben polisle ilişkileri olan birkaç arkadaşıma soracağım. Çözemezsem öyle konuşuruz bu konuyu."
İkimiz de başımızla Suna Teyze'yi onaylayarak konuyu kapattık. Biraz ülke gündeminden bahsettiğimiz kaliteli kısa bir sohbetin ardından Suna Teyze yataklarımızı hazırlamak için müsaade istedi. Yalnız kalır kalmaz Deniz'e içimde tuttuğum her şeyi söylemeye başladım."Bir daha sakın annenin ya da bir başkasının önünde beni bu şekilde utandırma!"
"Utanacak bir şey söylemedim. Alparslan'ı seninle bir kez gören herkes, sana karşı bir şey hissettiğini anlar. Ama sen anlamamakta ısrarcısın. Tutturdun bir çocukluk arkadaşı hikayesi ve benim de buna inanmamı istiyorsun. Pes doğrusu!"
"Deniz aşık ya da değil. Bahsettiğim şey tavrın. Bu annenin konusu değil, bizim tartışmalarımıza maruz kalmak zorunda hiç değil. O yüzden lütfen dikkat et ya da..."
"Ya da ne?"
"Ya da bir daha karşı karşıya gelmemek için özel bir çaba sarf edelim."
"Ne zaman kabul edeceksin birbirimizden uzak kalamayacağımızı?"
Cümlesini bitirir bitirmez eliyle elimi kendisine çekti ve elimi kalbinin üstüne götürdü.
"Bak, nasıl attığına bak! Durduramıyorum, olmuyor. Seni gördüğüm ilk andan beri başka hiçbir şey düşünemiyorum ben. Sensiz bir anımı bile geçirmek istemiyorum. Şu an bu söylediğimi kendime bile itiraf edemiyorum belki ama en başından beri haklısın, sen yokken hiçbir şey, hiçkimse için mücadele etmek bile istemiyorum. Ya beni gör ya da evet karşılaşmayalım. Çünkü haklısın böylesi çok zor."
Suna Teyze'nin ayak seslerini duyunca elimi apar topar Deniz'in göğsünden çektim. Akan gözyaşlarımı hızlıca silerek, az önceki konuşmanın beni dağıttığının anlaşılmamasını umuyordum, en azından Suna Teyze tarafından. Bana Deniz'in odasını hazırladığını söyleyen Suna Teyze, pijamalarımı da vererek, istediğim zaman uyuyabileceğimi söyledi. Saat yeterince geçti ve ben alışık olduğum alkol limitini çoktan aşmıştım. Deniz'le bir kez daha baş başa kalıp dağılmamak için müsaade isteyerek, uyumak üzere terastan ayrıldım. Hemen arkamdan gelen Deniz, bana odasını gösterdi."Hemen yan odada olacağım. Bir şeye ihtiyacın olursa seslenmen yeterli. Ve Asena son bir şey; ya elimden tutacaksın benimle sonsuza dek savrulacaksın ya da sana mutlu son vaat edecek birini bekleyeceksin. Ama artık bir karar vermelisin, bu belirsizlik ikimizi de tüketiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deniz Sevdim
أدب تاريخي80'lerin politik ortamında geçen gelgitli bir aşk ve devrimin en güzel hali: sevgi! Bir Deniz Sevdim, başlıyor...