"Sevgili Deniz,
İnan bana: belki de sana yazacağım bu son mektubun, ben de 'sevgilim' diye başlamasını canı yürekten isterdim, hatta bunun için birçok şeyi göze alabilir, pek çok fedakarlık yapabilirdim. Ancak zaten yaptım değil mi tüm bunları? Yine de olmadı sanırım... Bu yüzden aitlik ekini kendimde kullanmayı hak görmüyorum artık! Özellikle son gidişinden bu yana sadece sevgili Deniz, sadece sevgili...
Biliyorum birazdan yazacaklarımı okuduğunda annene, Alparslan'a, aileme, Sinan'a, hatta kendine, belki de en çok kendine kızacaksın; kimse beni kararımdan vazgeçiremediği için, burada olup da beni durduramadığın için... Ancak kızma, en azından herkesin beni vazgeçirmek için her yolu denediğine inan. Kendine de kızma, burada olsaydın da değişen bir şey olmayacaktı, zira en iyi sen bilirsin beni, inadımı, kararlılığımı, asla vazgeçmeyişimi, özellikle de asla vazgeçmeyişimi... Bu yüzden bu ani gidişimin kimseyle değil, benle ilgili olduğunu bil istiyorum; ben Deniz, ben, devam eden savaş bölgesine muhabir olarak gidiyorum...
Zor olacak biliyorum, belki bugünden sonra hayatım asla eskisi gibi olmayacak bunu da kabul ediyorum, ama ömrümün sonuna kadar 'keşke' dememek için bugün ben gidiyorum. Önce acil olan ve bilmen gereken kısımları yazmalıyım, zira bu kısımların tamamı oğlumuzla, Sinan'la ilgili, aklında her ne kadar hala bu konuyla ilgili bir şüphe olsa bile... Sinan senin oğlun Deniz, bugüne dek onu mahkemelerde süründürmemek için çabaladım, ancak sanırım hata yaptım, çok büyük bir hata. Bu senin hakkın, ben zaten senin hakkın olan babalığı öğrenmeni elinden aldım, şimdi ise, resmi olarak baba olma şansını elinden almak istemiyorum. Tam da bu yüzden istediğin zaman o mahkemeyi açabilir, ben olmasam da buralarda Deniz'i nüfusuna alabilirsin. Ancak ben yokken en azından ilk etapta, Sinan'ın Alparslan'da kalmasını istiyorum, biliyorsun siz henüz tam alışamadınız birbirinize, ayrıca merak etme Alparslan, Sinan'ı görmen ve onunla vakit geçirmen için her şeyi yapacak, bana söz verdi. Bu konuyla ilgili son olarak bir şey daha söylemek istiyorum, Alparslan'a güvenebilirsin, özellikle de konu Sinan'sa ona gözün kapalı güvenebilirsin, bunu sakın unutma...
Geleyim yazmasam da olacak, ancak gittiğim yerde başıma bir şey gelirse yazmadığım için pişman olacağım kısımlara...
Ben seni çok sevdim Deniz, seni gördüğüm ilk andan, gidip gidip döndüğün her ana kadar... Seni, yaşadığımız her anı, gidişlerini, gelişlerini, acılarınla mücadele etme biçimini, kısaca her şeyini: çok sevdim! Geçmiş zamanmış gibi yazdığıma bakma, seni hala çok seviyorum, ancak artık yapamayacağımızı, birlikte kalmayı başaramadığımızı çok net bir biçimde görebiliyorum. Bu yüzden beni affet; senin bana yazdığın gibi 'beni beklersen seni mutlaka bulacağım' gibi cümleler yazamıyorum sana, zira dönsem de seni bulup bulamayacağımı artık bilemiyorum. Tüm belirsizlikleri ardımda, bir türlü yaşamayı beceremediğimiz aşkımı kalbimde, hayatımın en değerli varlığı Sinan'ı sana bırakıp gidiyorum, önce Allah'a, sonra senle Alparslan'a emanet; ona lütfen iyi bakın...
Eğer bana bir şey olursa, gidip de dönemezsem yani, vazgeçme! Bana yaptığını, bana yaşattığın gelgitleri, oğlumuza yaşatma; unutma, o sana benden kalan son şey... Zormuş veda etmek, hele ki bir kâğıt parçasıyla, inan şimdi çok daha iyi anlıyorum seni, ancak bir nokta koyma vakti geldi. Tıpkı ilişkimize olduğu gibi bu mektuba da bir nokta koyma vakti... Ne de olsa bir zamanlar en güzel kavgandım, şimdi ise en berbat mücadelen...
Hoşça kal Deniz, seni hep ilk gördüğüm halinle hatırlayacağım; dönemezsem hoşça kal...
Asena."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deniz Sevdim
Historical Fiction80'lerin politik ortamında geçen gelgitli bir aşk ve devrimin en güzel hali: sevgi! Bir Deniz Sevdim, başlıyor...