Kaza ve Erteleme

9 1 3
                                    

Deniz'le yaptığımız son konuşma sonrası ikimiz için de doğru olanın görüşmemek olduğuna karar vermiş ve Sinan için dahi buluşmaz hale gelmiştik. Belki bu yanlıştı, ama biz yan yana geldiğimizde ateş ile baruttan farklı olmuyor, eninde sonunda alev alıyorduk. Ancak Deniz ile Sinan'ın görüşmesine engel olacak değildim, üstelik buna hakkım da yoktu. Deniz'e Sinan'ı ya Alparslan götürüyor ya da ben Suna Teyze'ye bırakarak, görüşmelerini sağlıyordum. O gün de bu günlerden biriydi. Alparslan, Sinan'ı alacak ve Deniz'e bırakacaktı.

"Hoş geldin Alparslan. Sen geç, ben eşyalarını ve Sinan'ı alıp geleyim."
"Asena bekle. Biraz konuşalım önce. Sinan nerede?"
Alparslan'ın yüzü oldukça endişeliydi.
"Oyun oynuyor bahçede. Eşyalarını alayım önce de sonra onu da getireceğim. Ne oldu Alparslan, yüzün kireç gibi?"
"Tamam, Sinan bahçedeyse, biz salona geçelim. Anlatacağım."
Alparslan'ın dediğini yaptım, onu salona kadar takip ettim.
"Evet dinliyorum?"
"Önce otur lütfen."
"Ne oldu Alparslan? Söyle artık, endişelendirme beni!"
"Deniz..."
"Ne oldu Deniz'e? Yine mi gitmiş?"
"Öyle bir şey değil bu kez. Bunun kolay yolu yok Asena, bu yüzden doğrudan söyleyeceğim. Deniz bir kaza geçirmiş ve şu an hastanede. Açıkçası durumu da oldukça kritik. Suna Teyze ile görüştüm, sana telefonda söylemek istememiş, o yüzden de beni aramış."
Alparslan'a yanıt veremeden gözyaşlarına boğulmuştum. Bana bir bardak su getiren Alparslan, ağlamamı ve rahatlamamı bekledi.
"Ben şimdi Sinan'ı alacağım ve müsaitse Mesude Abla'ya bırakacağım. Sen o arada hazırlan, gelip seni alayım ve hastaneye geçelim."
"Hastanede buluşalım vakit kaybetmeyelim."
"Bu halde araba kullanmana izin veremem, seni de hastanede görmek istemiyorum zira. Toparlan o zaman. Önce seni bırakırım, sonra Sinan'ı."
Alparslan'ın konuşması biter bitmez yukarı çıkıp üstümü değiştirdim. Ardından önce Sinan'ın eşyalarını, sonra da Sinan'ı alarak arabaya geçtim. Hastaneye gelince koşarak Deniz'i ameliyathane kapısında bekleyen Suna Teyze'nin yanına vardım ve hemen dizlerine kapandım.

"Suna Teyze, ne olur bana, 'Deniz iyi olacak de'!"
"Bilmiyorum Asena, inan bana bilmiyorum. Ama dua ediyorum, her an dua ediyorum..."
Birlikte ağlamaya başladığımız yarım saatin sonunda Alparslan da geldi, doktorlar hala bir şey söylemiyor, Deniz hakkında tek bir kelime bile etmiyordu.

Öylece beklediğimiz; ağlayarak, ağlamadığımızda da dua ederek geçirdiğimiz üçüncü saatin sonunda bize su ve çay almak için hastanenin kantinine doğru yürümeye başladım. Alparslan her ne kadar kendisinin gitmesi konusunda ısrarcı olsa da benim biraz yalnız kalmaya ve hava almaya ihtiyacım vardı. O yüzden önce bahçeye çıktım, bahçedeyken cebimden çıkardığım sigarayı yakmış, sadece bir nefes kadar çekmişken, Kenan Bey'in sesini duydum.

"Sigara sağlığa zararlıdır Asena."
"İnanın bana şu an kendi sağlığım düşüneceğim son şey bile olmayabilir Kenan Bey."
Kenan Bey'in yüzünde beliren endişe, beni merak ettiğini açık bir şekilde gösteriyordu.
"Ne oldu Asena, neden buradasın? Sinan'a bir şey olmadı umarım."
"Çok şükür Sinan iyi Kenan Bey."
"Kenan de lütfen, hala arkadaşsak tabi?"
"Elbette arkadaşız Kenan."
"Güzel, bu daha iyi. Şimdi söyle bana neden hastanedesin?"
"Deniz... Deniz bir kaza geçirdi ve durumu da iyi sayılmaz. Saatlerdir ameliyathanede. Biraz yalnız kalmak istedim açıkçası."
"Nasıl olmuş?"
"İnan bana soracak kadar aklım başımda değildi. Şimdi biraz nefes alınca bunu bile soramayacak kadar çok ağladığımı ilk kez fark ettim."
"İstersen başhekimle görüşeyim, zaten bunun için gelmiştim. Deniz'le ilgili de bilgi alayım."
"Teşekkür ederim."
Kenan görüşmeye giderken, ben de vaat ettiğim su ve çayları alarak ameliyathanenin önüne döndüm. Alparslan'ı Suna Teyze'den biraz uzaklaştırarak koridorun sonuna doğru çektim.

"Nasıl olmuş bu kaza Alparslan, biliyor musun?
"Alkollüymüş. Açıkçası uzun zamandır alkollüydü Asena."
"Neden bana bunu söylemedin peki?"
"Asena sen bir karar vermiştin ve bu karara alışmıştın, onun da alışmak için vakte ihtiyacı vardı. Eğer söyleseydim karşısına çıkardın ve Deniz yeniden başa sarardı. Bu yüzden aranıza girmenin doğru olmadığını düşündüm."
"Sinan'la olduğunda da mı alkol alıyordu?"
"Hayır Asena. Buna izin vermezdim, bunu zaten biliyorsun."
"Yani senin yüzünden oldu kaza diyorsun?"
"Öyle demiyorum Asena. Sadece Deniz senden sonra toparlanamadı hepsi bu, kendini suçlama, bu onunla ilgiliydi."
Muhabbetimiz devam ederken, Kenan'ın sesiyle bölündü.

"Asena ben de seni arıyordun."
"Gel lütfen Kenan."
"Başhekimle görüştüm. Ameliyat devam ediyor, ancak durum sandığımızdan daha kötü olabilir. Deniz'in ameliyatı iyi geçse bile iyileşme süreci sancılı olacak. Bu yüzden şu an kendinizi bırakırsanız, Deniz yeniden aranıza döndüğünüzde tükenirsiniz. Toparlanma vakti."
"Kenan Bey, nereden duydunuz ya da neden buradasınız bir fikrim yok. Bize bilgi verdiğiniz için minnettarım, inanın bana, ancak gitmelisiniz. Deniz uyanmadan gitmelisiniz."
"Alparslan kabalaşma lütfen. Kenan sadece yardım etmeye çalışıyor."
"Kenan yardım etmeye falan çalışmıyor. Hem ne zaman Kenan oldu ya, aradaki beye ne oldu?"
"Ne ima ediyorsunuz Alparslan Bey?"
"Kenan Bey sizinle değil, müsaade ederseniz eski eşimle konuşmaya çalışıyorum."
"Az önce bana gitmemi söylediğinizden beri benimle konuşuyorsunuz aslında."
"Kenan lütfen. Alparslan ne söylemek istiyorsan söyle, burası tartışmak için hiç uygun değil."
"Diyorum ki, Kenan Bey, senin deyiminle Kenan, sana yardım falan etmiyor. Farkında değil misin? Görüşmelerle seni manipüle etti, Deniz ve benden uzaklaşmanı sağladı. Şimdi de hayatına girmeye çalışıyor, bunu gerçekten görmüyor olamazsın."
"Saçmalama Alparslan, sadece bazı şeyleri geride bırakmama yardımcı oluyordu görüşmelerde ve bunu isteyen bendim, Kenan değil."
"Asena, Deniz sen onun yerine Kenan'ı seçtin diye bu halde!"
"Böyle bir şey yapmadım ben Alparslan!"
"Ama o öyle sanıyordu. Sen bu adamdan sonra değiştin ve bana, Deniz'e sırtını döndün. Ne düşünecekti başka?"
"Hayır Alparslan, ben savaştan sonra size sırtımı döndüm!"
"Her neyse ne. Gidecek buradan bu adam ve Deniz uyandığında onu burada görmeyecek!"
"Ben sadece Asena isterse giderim buradan, zira onun için başhekimle görüştüm zaten sizin için değil."
"Gördüğün gibi Deniz de ben de haklı çıktık! Şimdi dua et Asena, dua et Deniz iyi olsun, yoksa açıklama yapman gerekecek tek kişi ben olmayacağım, Sinan'a da söylemen gerekecek şeyler olacak ve ömrün boyunca atlatamayacağın bir vicdan yükü!"
Alparslan beni azarladıktan sonra Suna Teyze'nin yanına dönmüştü.

"Kenan biraz bahçeye çıkalım mı?"
"Olur tabii."
Bahçeye vardığımızda bu işi noktalama vaktinin geldiğini biliyordum, aramızdaki belirsizliğe bir son vermenin...
"Alparslan haklı mı Kenan?"
"Hangi konuda?"
"Beni manipüle ettiğin konusunda?"
"Asena ben bir doktorum. Doğru olan neyse onu yaptım, seni manipüle etmek aklımın ucundan bile geçmedi. Kaldı ki öyle olsa, seninle doktor hasta ilişkimize son veren taraf ben olmazdım."
"Bir de o mesele var evet. Bunu bile bile kutlama yemeğine geldin."
"Evet, çünkü senden etkilendim ve hem senden etkilenip hem de senin doktorun olamazdım. Ancak bunu doğrudan söylemek için emin olmak istedim ve şu an bundan eminim."
"Şu an bunun sırası değil Kenan..."
Sözümü keserek, eliyle kolumun omzuma yakın olan kısmından tuttu.

"İnan bana biliyorum Asena, sırası değil. Ama bunu Alparslan ulu orta konuşmadan önce, ben seninle paylaşmalıydım. O yüzden bu konuşmayı sadece Deniz iyi olana kadar erteleyelim, ama tamamen kapatmayalım lütfen."
Sadece başımla onayladım, bu konuyu şu an konuşmak doğru değildi, üstelik bugün Deniz'in kaza haberini alana dek, ben de Kenan'dan etkilendiğimi düşünüyordum. Ama şu an yeniden karmakarışık olduğum o hale, en başa geri dönmüştüm... Evet, Deniz haklıydı, yeniden başlamak için ondan uzaklaşıyordum. Ve evet, Alparslan da haklıydı Deniz oradan çıkamazsa kendimi asla affedemez, Sinan'ın da yüzüne bakamazdım. O yüzden şu an erteleme vaktiydi...

Bir Deniz SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin