Her şey yavaş yavaş eskiye dönmeye başlamıştı; kızımız büyüyor, Sinan kardeşine alışıyor, Alparslan da her zamankinden daha sık evde duruyordu. Ancak bu kez ortada bir fark vardı, bu eskiye dönüş, en başa; yani sahte evliliğimizin olduğu günlere dönüştü. Zira birbirimize dokunmuyor, yan yana uyumaktan bile kaçınıyorduk. O günlerin birinde Alparslan son derece sarhoş bir şekilde odama geldi.
"Ne zaman affedeceksin beni?"
"Ne diyorsun Alparslan? Hem sarhoş musun sen?"
Yavaş yavaş yanıma yaklaşmış, makyaj aynasının önünde duran bedenimi kendisine doğru çekmişti."Sadece biraz içtim..."
Onu hafifçe itmeye çalıştım ancak beni oldukça sert tuttuğu için kıpırdayamıyordum.
"Alparslan yapma, çocukları zor uyuttum zaten; beni bağırmam için zorlama..."
"Seni çok özledim Asena..."
Saçımı kokluyor, sertçe beni dolayan elini gevşetmiş, bacaklarımda gezdiriyordu."Sen beni aldattın Alparslan, git şimdi kimle yatıyorsan yat; sadece benden uzak dur!"
"Şşşşşş..."
Beni susmam için zorlayan Alparslan, beni ters döndürmüş, dilini kulağımın arkasından boynuma doğru indirmeye başlamıştı; üstelik bu kez onu itebilecek olmama rağmen kıpırdayamıyordum. Zaten doğum süresi boyunca vücudumda artan haz isteği ve birkaç gündür bunu kendi kendime giderme çabam da neden kıpırdayamadığımı bana kanıtlıyordu..."Seninle sevişemem Alparslan! Korunup korunmadığını bile bilmiyorum o kadınla birlikte olurken, aklımda böyle bir şeyin bile şüphesi varken seni içime alamam. Anlamıyor musun gerçekten beni?"
"Almak zorunda değilsin sevgilim, ayrıca elbette senin dışında kimseyle kurduğum ilişki önlemsiz değildi; ama inanmak zorunda da değilsin..."
Elini bacaklarımın arasında gezdirmeye başlamış, boşta olan eliyle önden düğmeli elbisemin düğmelerini açmaya çalışıyordu."Beni buna mecbur edemezsin!"
"Bunu istediğini biliyorum, kaç gündür kendini nasıl rahatlatmaya çalıştığını da..."
Utanmış, hiçbir şey söyleyememiştim.
"Utanma benden sen benim hala karımsın! İzin ver sana hak ettiğin, özlediğin o zevki vereyim. İnan bana istemezsen benimle olmak zorunda değilsin."
Zaten karşı durabilecek kadar soğuk değildi tenim, tam aksine alev alev yanıyor; Alparslan elini bende gezdirdikçe daha çok ısınıyordum. Bir süre sonra bacaklarım titremeye başlamış, Alparslan neredeyse vücudumun tamamını çıplak bırakmayı başarmıştı. Beni yeniden kendine döndürüp hafifçe makyaj masasının üstüne doğru kaldıran Alparslan, başını bacaklarımın arasına sokmuş, diliyle bana inanılmaz bir haz veriyordu. O an hem ondan nefret ediyor hem de bir kere daha onunla olmak için yanıp tutuşuyordum; bu, tam olarak bu iki zıt duyguyu nasıl olur da aynı anda hissedebilirdim? O an ağlamaya başlayan Canan'ın sesiyle ikimiz de anın büyüsünden çıkarak, birbirimizden uzaklaştık."Bunu bir daha sakın yapma!"
"Az önce hiç şikayetçi gibi değildin..."
Bunu söylerken yüzünde oluşan o pis gülümseyişi asla unutamadım sanırım, üstelik kesinlikle haklı bir ifadeydi, yüzündeki o gülümseme! Kazanmıştı, resmen Alparslan kazanmıştı; hazza yenik düşmüş, onu reddedememiştim. Canan'ı yeniden uyutana dek, makyaj aynasına dayanmış beni izleyen Alparslan, gözlerini bir an olsun üzerimden çekmemişti."Alparslan, Canan uyurken ben de uyuyayım biraz. Müsaadenle."
"Hiçbir yere gitmiyorum Asena. Kabul beni kendinle cezalandırıyorsun, inan bana bunu hak ettiğimi çok iyi biliyorum. Ama beni yeniden bu eve aldıysan en başa dönmemi isteyemezsin benden, çünkü ben aldım seninle uymanın vermiş olduğu hazzı bir kere! Artık bunu elimden almak için yapman gereken ya beni boşamak ya da öldürmek. Bunca aydır senin kokunla uyumanın hayalini kurarken, değil birkaç ay bir saniye bile çalamazsın benden..."
Alparslan konuştukça kalbimin yumuşadığını hissediyordum, ancak ona 'gel' dememe sebep olacak şey bu konuşma değil, az sonra kuracağı bir cümle olacaktı."Hem Deniz bile devam etmek istiyor hayatına, biz neden etmeyelim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deniz Sevdim
Ficción histórica80'lerin politik ortamında geçen gelgitli bir aşk ve devrimin en güzel hali: sevgi! Bir Deniz Sevdim, başlıyor...