Deniz'den...
Asena'nın evlenmesine sadece 1 gün kalmıştı ve ben ikimizin ses kaydının olduğu cihazı defalarca dinlemiştim, üstelik kaç defa dinlediğimden bihaber şekilde hala dinliyordum... Her dinlediğimde aklımda bir kare beliriyor, kulağımdaki sesin durmasına asla izin vermiyordum. Önümdeki viskinin kaçıncı bardak olduğunun farkında bile değildim, ama bu metal kutunun içerisine gömülmüş geçmişin bana bir şeyler hatırlatacağının farkındaydım ve haklı çıktım!
Saat gece yarısı 1'i geçmişken, sarhoş olmamın vermiş olduğu halle de halüsinasyonlar görmeye başladım; dinlediğim her şey adeta gözlerimin önünde akıyor, gördüğüm fotoğraflar canlı canlı gözlerimin önüne geliyor, kartpostallara yazdığım her bir kelimenin yazıldığı anı gözlerimle izliyordum. Hayal miydi, gerçek miydi, bunlar bana ait anılar mıydı, yoksa sadece geçmişten gelen anıların yarattığı kareler miydi, emin olacak kadar sağlıklı düşündüğüm bir an da değildi. Bu yüzden, o gün büroda kaldım ve sabahın ilk ışıklarıyla gözümü açtığım anda gözümün önünde beliren tek şey, Asena'yla uyandığım ilk sabahtı; hala canlı, hala o andaki gibi... O an anladım, geçmişim gözümün önünden akıyor ve ben unuttuğum her şeyi bir bir hatırlıyordum!
Viski bardağının dibinde kalan viskiyi de kafama diktikten sonra kutuyu da yanıma alarak soluğu evde aldım. Gece gelmediğim için son derece endişelenen Gülten, sabahın köründe kapıyı bu kadar sert bir biçimde çaldığım için ise son derece şaşkındı. Ancak kafasındaki tüm soru işaretlerinin gitmesine sadece birkaç dakika kalmıştı.
"Ne oluyor Deniz, ne bu halin? Hem gece neredeydin sen? İnsan bir haber verir! Beni düşünmüyorsan, karnımdaki bebeği düşün artık..."
"Gülten bana neden yalan söyledin?"
"Ne yalanı, ne saçmalıyorsun Deniz sen?"
Yüzündeki endişe bariz bir biçimde artmıştı. Elimdeki kutuyu ortaya attım ve elimle kutunun içerisindekilere işaret ederek konuşmaya başladım.
"Bu kutu ne biliyor musun?"
"Hayır, ama belli ki kafanı karıştırmış!"
"Yanlış cevap Gülten! Bu kutum benim geçmişim, benim gerçek geçmişim, Asena'yla bana ait olan her şey... Bu kutu içerisindeki ses kayıt cihazını 1 haftadır hiç durmadan dinliyorum, ilk tanıştığımız andan benim yurt dışına kaçtığım günden bir gün öncesine kadar olan tüm görüşmelerimizi, tüm konuşmalarımızı, tüm bir araya gelişlerimizi dinliyorum."
"Neyi anladın peki? Asena'ya aşık olduğunu mu? Evet bir dönem Asena'ya aşıktın, bunu cümle alem bilmiyor mu zaten?"
"Hayır, tüm geçmişimi hatırladım!"
"Nasıl yani?"
Suratındaki ifadeden bana şimdiye dek onlarca yalan söylediğini anlamak zor değildi, neyse ki, bu ifadeye ihtiyacım yoktu artık, çünkü ben zaten bana söylediği tüm yalanları hatırlayacak kadar kendimdeydim.
"Gülten, bana yalan söylediğini hatırlıyorum, seninle asla evlenmediğimi, sana asla aşık olmadığımı, sana asla bahsettiğin gibi bir ilgi duymadığımı... Hatırlıyorum Gülten, ben her şeyi hatırlıyorum!"
"Deniz ben sadece bebeğimizin bir ailesi olsun istedim... Çok özür dilerim, bu evliliği senin için kolaylaştırmaya çalışıyordum; aşık olduğunu düşünürsen, daha önce de evlendiğimizi sanırsan, daha kolay bir karar vereceğini biliyordum..."
Elimi havaya kaldırarak, onu susturdum.
"Kes artık Gülten... Sana ayrılan sürenin sonuna geldik, bu iş burada bitti. Sen benim hafızam yerinde değilken, geldin ve beni manipüle ettin, hem de onlarca yalanla! Aileme karşı çıktım ben ya, anneme... Ondan evlenmiş olduğumu saklayabileceğimi düşündüm ben ve tabi bir de Asena var... Ben senin yüzünden Asena'dan vazgeçebileceğimi düşündüm, ben Asena'dan vazgeçtim Gülten, senin yüzünden!"
"Ben yokken de defalarca Asena'dan vazgeçtin Deniz! Bu hikayenin büyük bir kısmı yalan olabilir, ama hikayenin gerçek bir kısmı var!"
Elimi tutarak karnına götürmeye çalıştı, elimi sert bir biçimde çekince, kendi elini karnına koyarak konuşmayı sürdürdü.
"Bu hikayedeki tek gerçek kısım, sen de çok iyi biliyorsun ki, bu bebek... Kazadan bir hafta önce Fransa'ya geldin, yanıma ve bu bebek bizim!"
"Evet doğru Fransa'ya geldim. Ama nedense söylediğin gibi birlikte olduğumuzu hatırlamıyorum Gülten. Şimdi sana bir kez soracağım ve bana dürüst davranırsan yemin ederim bu evliliği olaysız, gururunu kırmadan, sakince bitireceğim."
Derince bir nefes aldıktan sonra, cevabını asıl merak ettiğim soruyu sordum.
"Bu bebek benden mi?"
Gülten ağlıyor, yeminler ederek konuşuyordu.
"Sana yemin ederim bu bebek senden Deniz, sadece sarhoştun, çok sarhoştun! Bu yüzden hatırlamıyorsun..."
"Bunu öğrenmenin bir yolu var nasılsa."
Bir hışım evden çıkmak üzereyken, arkamdan seslenen Gülten'in sesiyle refleks olarak ardımı döndüm.
"Nereye gidiyorsun Deniz? Lütfen konuşalım..."
"Sen bana yalanlar söylediğin an, bize konuşacak hiçbir şey bırakmadın. Şimdi gidiyorum, bana asla yalan söylemeyen Asena'ya engel olmaya; çünkü geç kalmışsam eğer, kendimi asla affetmeyeceğim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deniz Sevdim
Fiksi Sejarah80'lerin politik ortamında geçen gelgitli bir aşk ve devrimin en güzel hali: sevgi! Bir Deniz Sevdim, başlıyor...