Hüseyin'in ölüm haberi masada derin bir sessizlik yaratmış, Deniz de annesi de gözyaşlarını tutamamıştı. Herkes sakinleştikten sonra olayları en başından anlatıp her ikisinin de kafasındaki soru işaretlerini giderdim. O an, Deniz'in beni konuşurken hayranlıkla izlediği anlardan biriydi. Azmim onu etkilemişti, bunun farkındaydım. Sözlerim bittiğinde elini elimin üstüne koyan Suna Teyze, konuşmaya başladı.
"Asenacığım bu yaptığın bizim için çok kıymetli. Sana ne kadar teşekkür etsem az."
"Aslında çok daha fazlasını yapmak istiyorum Suna Teyze."
"Aklındaki ne?"
"Açıkçası ben bu adresin bir toplu mezarlık olduğunu düşünüyorum. Faili meçhul naaşların gömüldüğü bir mezarlık... Bu yüzden sürecin tahmin ettiğimizden daha yorucu geçeceğinden neredeyse eminim. İzin verirsen sana yardım etmek isterim."Elini çenesine doğru götüren ve başıyla beni onaylayan Suna Teyze derin derin düşünüyor, Deniz ise, sadece bizi dinliyordu. Yerinden hızla kalkan Suna Teyze hemen geleceğini söyleyerek yanımızdan ayrıldı. Masadaki sessizliği ilk bozan Deniz'di. "Bunu sana nasıl verdi?" Bahsettiği şey adresi nasıl aldığımdı elbette. "Kolay olmadı. Adres karşılığında seninle bir daha görüşmemi istemiyor." Deniz'in yüzündeki ifade hüzün ya da kızgınlıktan çok hayal kırıklığıydı. "Bunu kabul etmemişsindir, değil mi?" Derin bir iç çektikten sonra Deniz'in gözlerinin içine doğrudan baktım. "Elbette kabul ettim Deniz. Hem en son konuştuğumuzda da bundan farklı bir şey konuşmamıştık." Deniz'in ses tonu giderek yükseliyor, Suna Teyze yanımıza elinde kartvizitiyle geri döndüğünde benimle adeta kavga ediyordu. Aramızdaki tartışmaya son veren kişi, Suna Teyze oldu. "Sakin ol Deniz! Ne oluyor?" Annesinin uyarısıyla biraz daha sakinleşen Deniz, Suna Teyze'ye açıklama yapmaya çalışıyordu: "Alparslan Bey adresi vicdanı rahatsız olduğu için falan vermemiş. Asena'nın benimle görüşmemesi karşılığında vermiş." Suna Teyze'nin bizimle ilgili ne bildiğini bilmediğim için konuya dahil olmak istemedim. Ama bir şeyler bildiği kesindi. "Deniz, Asena doğru olanı yapmış. Hüseyin'in annesinin buna ihtiyacı vardı. Biliyorum ki, sen olsaydın sen de her türlü fedakârlığı yapardın. O yüzden lütfen sakin ol." Deniz'in yüzündeki bu kez utançtı. Bana dalıp, Hüseyin'i unuttugu için adeta kendinden, bizden utanıyordu. O gün daha fazla konuşmadık. Suna Teyze ile ertesi gün adrese gitmek için anlaşıp ayrıldık.
Kapıda Alparslan ile Deniz karşı karşıya gelmesin diye beni Suna Teyze'nin geçirmesini rica ettim. Çıktığımda Alparslan hala bıraktığım yerde beni bekliyordu. Evin önüne geldiğimizde bahçe kapısını açtım tam içeri girerken Alparslan'a dönerek 'Teşekkür ederim' dedim. Çünkü Alparslan, her ne olursa olsun, almış olduğu riskle bu teşekkürü çoktan hak etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deniz Sevdim
Historical Fiction80'lerin politik ortamında geçen gelgitli bir aşk ve devrimin en güzel hali: sevgi! Bir Deniz Sevdim, başlıyor...