Neyse ki aklımdaki soruların yanıtını almak için çok beklememe gerek kalmadı. Ertesi gün Gülten gazetedeki odamın kapısında göründüğünde saat 12.00'i çok az geçmişti ve ben tüm işlerimi iptal ederek Gülten'i de alıp, gazeteden ayrıldım. Onu son derece sakin bir çay bahçesine götürdüm, zira ağlamam gerekirse etrafım kalabalık olsun istemiyordum.
"Evet Gülten, seni dinliyorum."
"Dün bahsetmiştim zaten. Biz bir dönem evliydik, sonra gelip de seni bulunca Paris'e dönüp boşanmak istediğini söyledi ve öyle de yaptık. Sonrasını biliyorsun zaten, Deniz İstanbul'a yerleşti."
"Peki neden şimdi anlatıyorsun bana bunları? Daha önce de gelebilirdin, ben Deniz'le yeniden başlamadan da önce."
"Açıkçası Deniz'e geri döneceğini düşünmüyordum. Evlenmiştin, hem de Deniz'in en nefret ettiği adamla. Çocuğunuz da vardı. Başka bir deyişle, tüm hayatını ardında bırakarak, üniversiteki aşkının peşine düşeceğini tahmin edemezdim, bu yüzden de gelmedim."
"Boşanmayı neden kabul ettin peki?"
"Deniz'i bilirsin, aklına bir şey koyduğu zaman onu yapana kadar durmaz. Bu yüzden direnmeyi gereksiz buldum. Zaten bir arada olamayacağınızı, Deniz'in eninde sonunda bana geri döneceğini düşünüyordum."
"Ama öyle olmadı..."
"Evet olmadı. Senle birlikte olamayınca başka biriyle olmaya başlamış sanırım. Ortak bir arkadaşımızdan öğrendim."
"Suzan."
"Evet, Suzan. Sonra ondan da ayrıldığını duydum ve seninle olduğunu öğrendim. Ancak tüm bunları sadece birkaç hafta önce öğrendiğim için sana dün gelebildim. Aynı gün Deniz'in kaza geçirdiğini ve hafızasını kaybettiğini de duydum."
"Ve sen de kalkıp geldin, öyle mi?"
"Evet, öyle. İyi olduğunu görmek istedim. Beni hatırlayıp hatırlamadığını da..."
"Gülten yalan söylüyorsun!"
"İnanıp inanmamak senin seçimin Asena, ama anlatacaklarım bu kadar değil. Ben sadece sana bunları anlatmak ya da Deniz'i görmek için gelmedim..."
"Başka ne ver, daha ne saklamış olabilir Deniz benden?"
"Gülten, derin bir nefes aldı. Söyleyeceği şeyin zor olduğu yüzünden belliydi, ya da çok iyi rol yapıyordu."Ben hamileyim Asena!"
O an tırnaklarımı avuç içime geçirmeye ve alt dudağımı kemirmeye başlamıştım. Bu gerçekten doğru olabilir miydi, Deniz Gülten'in çocuğunun babası olabilir miydi?
"Babası nasıl Deniz olabilir? Seneler önce boşandığınızı söylüyorsun, özür dilerim Gülten ama sana inanmıyorum. Suna Teyze'nin de evlendiğinizden haberi falan yok."
Gülümsedi, ama bu gülümseme belli belirsiz bir gülümsemeydi.
"Bu doğru. Suna Teyze'nin evlendiğimizden haberi yoktu."
"Neden?"
"Deniz, Suna Teyze'den çok uzaklaşmıştı o dönem. Birçok şeyi anlatmıyordu zaten, bu da onlardan biriydi sadece. Ama sana yemin ederim bebeğimin babası Deniz."
"O zaman hala görüşüyordunuz?"
"Aslında hayır. Deniz'den çok uzun süre haber almadım, ta ki kazadan önceki haftaya kadar."
"Ne oldu o hafta?"
"Paris'e geldi. Beni buldu, zaten hala aynı sendika ile çalışıyordum, onunla çalıştığımız sendikada. Ağlaya ağlaya seni ne kadar çok sevdiğini, ama senin onun yüzüne bile bakmadığını saatlerce bana anlattı. Çok alkollüydü, inan bana belki kendinde olsa benimle olamazdı, sen aklına gelirdin. Ama o an kontrollü değildi, ben de öyle ve birlikte olduk. Sabah uyandığımda yoktu. Kazayı öğrenene kadar da tekrar haber alamadım. Sonra da hamile olduğumu söylemek için çıkıp geldim işte."
"O zaman çok yeni hamileliğin?"
"Evet, üç aylık bir bebeğim var ve ben bu bebeği doğurmak istiyorum Asena."
"Benden ne istiyorsun peki?"
Birden ellerime yapıştı."Sana yalvarıyorum Asena, sana canı gönülden yalvarıyorum; ne olur Deniz'le aramızda durma, ne olur onun hayatından çık. Deniz, Sinan'ı büyütemedi, ama bu bebeği büyütebilsin. Ne olur bunu da elinden alma."
Gözlerim çoktan dolmuştu, ancak bunun sebebi Gülten'in harekete geçirdiği annelik içgüdüm müydü yoksa Deniz'in bana yıllarca yalan söylemiş olması mıydı bilmiyordum."Merak etme Gülten, beni hatırlamıyor bile."
"Ama eninde sonunda hatırlayacak!"
"Deniz'e söyledin mi?"
"Evet, dün konuştum. Senden önce yani."
"Ne dedi?"
"Kafası karışık, ama bebekle ilgili biraz düşünmek istediğini söyledi. Sen de biliyorsun ki, Deniz vicdanlıdır, bu bebekten vazgeçmeyecektir."
Haklıydı, hele ki Sinan'ın büyümesini kaçırmışken asla bu bebekten vazgeçmezdi. Ayağa kalktım ve çantamı elime aldıktan sonra Gülten'e dönerek son cümlemi kurdum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deniz Sevdim
Historical Fiction80'lerin politik ortamında geçen gelgitli bir aşk ve devrimin en güzel hali: sevgi! Bir Deniz Sevdim, başlıyor...