O aralar Ankara'ya gitmemizi gerektiren bir talihsiz kaza yaşandı, babam ve Alparslan'ın babası Muzaffer Amca, aynı araçtayken geçirdikleri bir trafik kazasında yaşamlarını yitirdi. Cenaze ve sonrasında bir kolumda Alparslan, bir kolumda Deniz vardı; üstelik ne Gülten ne de Alparslan bunu sorun etmiyordu, çünkü benim o an Deniz'e ihtiyacım olduğunu herkes biliyordu...
Cenaze defin işlemlerini hallettikten sonra 7 gün boyunca ben annemle, Alparslan ise, kendi annesiyle kaldı. Ancak bu kalıcı bir çözüm olmaktan çok uzaktı. O gün bana bakmaya gelen Deniz'e bir ricada bulundum.
"Deniz, rica etsem beni Alparslanlara götürür müsün? Onun arabasıyla geldiğimiz için arabam yok burada."
"Elbette götürürüm."
Yol boyunca çok az konuştuk ve bu konuşma daha çok benimle ilgiliydi.
"Nasıl oldun, toparlayabildin mi biraz daha?"
"İkisini de aynı anda kaybetmek beni sarstı açıkçası. Ama toparlamak zorundayım, Sinan'ın bana, bize ihtiyacı var, biliyorsun."
"Biliyorum. Sinan'ı sakın düşünme. Annem çok iyi ilgileniyor, buna emin olabilirsin."
"Kesinlikle eminim. Gülten nasıl peki?"
"Getirmek istemedim açıkçası, ama sabah konuştum. İyiydi."
"Sevindim, bu halde gelmemesi çok daha doğru olmuş."
Evin önüne geldiğimizde Deniz, tüm itirazlarıma rağmen beni beklemek için kapının önünde bekliyordu. Kapıyı açan Alparslan'a kocamanca sarıldım.
"Nasılsın sevgilim?"
"İyim sevgilim, asıl sen nasılsın?"
Sonra Deniz'i fark eden Alparslan, cevabımı beklemeden ona seslendi.
"Deniz gelsene, bekleme kapının önünde."
Alparslan'ın davetiyle Deniz, Alparslanların evinin bahçesine girdi.
"Siz oturun, anneni görüp geleceğim. Konuşmamız gereken bir konu var."
"Elbette sevgilim, buradayız."
Döndüğümde ikisi de 'ölümlü dünyadan' bahsediyordu. İlk 7 gün evimize gelen herkes gibi...
"Sevgilim buraya Deniz'den beni getirmesini istedim, çünkü seninle konuşmam gereken bir konu var."
"Ben de alırdım seni."
"Ama annenden ayrıl istemedim. Açıkçası bu kalıcı bir çözüm değil Alparslan, yani sonsuza dek burada yanlarında kalamayız."
"Önerin nedir?"
"Evleri boşaltalım, kiralarız ya da satarız ne bileyim. İkisini de İstanbul'a taşıyalım. Ben annenle de annemle de yaşarım."
"Hayır sevgilim. Sinan'a daha yeni söyledik birlikte olduğumuzu, kaldı ki annelerimiz hala bilmiyor bile."
"Haklısın ama söyleriz."
"Elbette söyleriz, meselemiz ilişkimizi gizlemek değil ki... Buna ihtiyacımız da yok üstelik. Ama ben bize ait bir yaşam istiyorum. Tavrın çok ince, ben de annenle de annemle de yaşarım. Fakat Asena ben seni çok geç kazandım ve kazandığım bu zamanın bize ait olmasını istiyorum, sana, bana ve oğlumuza. Çekirdek ailemizi koruyalım, senden ricam bu olur ancak."
Deniz sinirlendiğinde çıkan damarlar yine belirginleşmişti, belli ki, bizim aile konuşmalarımız onu rahatsız ediyordu. Ancak Alparslan'ın davetini o kabul etmişti, tam da bu yüzden konuşmayı ertelemeye niyetim yoktu.
"O zaman şöyle yapsak, ikisini de İstanbul'a taşısak?"
"Olur tabi sevgilim. Ben de gözümüzün önünde olsunlar isterim, ama evliliğimizin tam ortasında değil. Çünkü keyfini sürmek istiyorum bizim, bu yeni bağımızın."
"Haklısın sevgilim. O zaman evleri boşaltalım, sen satışlarıyla ilgilen. Zaten oturduğumuz ev size ait, annen oraya yerleşsin. Ben de annemle konuşayım, annenle yaşamak isterse o da gelsin."
"Olmaz öyle. Anneni annemle yaşamaya zorlayamazsın sevgilim. Anneni de annemi de götürüyoruz, bu tartışmaya kapalı bir konu. Madem annem bizim eve geçsin istiyorsun, annen de benim eve geçsin. Orası da bana ait."
"Bu fazla sevgilim. Zaten evleri satacağız, annem annenle yaşamak istemezse alırız bir ev."
"Olmaz aşkım, olmaz. Evimiz var. Bir ev alalım evet, ama bize alalım. Madem yeni bir hayat dedin, yeni bir eve çıkalım, üçümüz."
"Gerek var mı buna peki? Senin evin gayet güzel, oraya da geçebiliriz."
"Gerek var sevgilim, gerek olmalı. Her iki evde de kurulu düzen var. Annen de annem de zorluk çekmesin, hem buradaki evler onlara ait, paraları da onlara kalsın. Ne yapmak istediklerine onlar karar versin. Sen bize Galata gören güzel bir ev beğen, biliyorsun maddi olarak sıkıntı yaşayacağımız bir durum yok."
"Sormam da bir sakınca yoksa neden Galata?"
"Asena Galata'yı çok sever Deniz, gerçi oradaki anıları benimle sayılmaz ama... Sorun olur mu senin için sevgilim?"
"Hayır sevgilim elbette sorun olmaz. Aksine hoşuma gider, biliyorsun zaten Galata'yı çok sevdiğimi. Üstelik önemli olan anıların kimle olduğu değil, kimle olacağı."
Elimi Alparslan'ın elinin üstüne koydum.
"Dönelim ve yeni anılar yaratalım..."
Sadece birkaç gün içerisinde annelerimizi ikna etmiş ve onları İstanbul'a taşımıştık. Aslında tahmin ettiğimizin aksine birlikte kalmayı istemişlerdi, kocaman evlerde iki ayrı hayat yaşamak istemiyorlardı. Bu yüzden Alparslan'ın boşandıktan sonra kendisi için aldığı eve yerleştiler. Üstelik başlangıç için hiç de fena geçinmiyorlardı. Taşınma işlemleri bittiğinde bizimle ilgili yeni dönemi de anlattık onlara, kabul etmem gerekir ki, ikisi de şaşkın, ikisinin de kafasında soru işaretleri vardı. Ancak her zaman olduğu gibi bizim mutluluğumuzu istediklerini görebiliyordum gözlerinde...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deniz Sevdim
Historical Fiction80'lerin politik ortamında geçen gelgitli bir aşk ve devrimin en güzel hali: sevgi! Bir Deniz Sevdim, başlıyor...