Alparslan'ın Sırrı

1 0 0
                                    

Deniz'i yolcu etmek için kapıyı açtığımda karşımda dikilmiş olan Zeynep'i görünce donakaldım; çünkü Zeynep, nikahıma sadece 1 hafta kalmışken ne beklediğim ne de görmeyi arzuladığım biri değildi...

"Zeynep Hanım, ne işiniz var burada?"
"Alparslan Bey dilerseniz özel olarak görüşelim."
"Elbette, siz lütfen geçin içeriye, ben misafirimi geçirip geliyorum."
Değişen suratımı Deniz'in fark etmemiş olmasını ümit ediyordum.

"Pek haz aldığın biri değil sanırım, zira suratın bembeyaz."
"Sadece bir gazeteci. Tatsız sorularıyla canımı sıkacak yine."
"Öyle diyorsan, öyle olsun. Görüşmek üzere Alparslan."
"Görüşürüz Deniz."
Deniz'in ikna olmadığı her halinden belliydi, ama şimdi İstanbul'a kadar gelmeye cesaret eden Zeynep'in neden burada olduğunu öğrenmeliydim. Bu yüzden hızla odama dönerek, doğrudan konuya girdim.

"Ne işin var burada?"
"Evleniyormuşsun. Hem de aranızda sahte bir evlilik olduğu yalanını söylediğin aynı kişiyle!"
"Sesini alçalt Zeynep, sana yalan söylemedim ben, hem de hiçbir zaman!"
"Ne oldu o zaman evcilik oyunu gerçeğe mi döndü?"
"Öyle de denilebilir, ama sen de biliyorsun ki, ben karıma her zaman aşıktım!"
Karşımda ukala ukala sırıtıyordu.

"O yüzden mi evli olduğun yılları koynumda geçirdin?"
"Zeynep uzatma. Benim senle olduğum zaman, Asena ile gerçek bir evliliğim yoktu. Ama şimdi gerçek bir ilişkim var. O yüzden bana niye geldiğini söyle."
"Buna karın karar versin diye geldim. Asena ile konuşacağım."
"Sakın Asena'nın adını ağzına alma! Böyle bir şey olmayacak, pişman ederim seni ve bunu yapabileceğimi de biliyorsun!"
"İlişkimizi kanıtlamayacak olsaydım belki. Ama yeterince fotoğraf var elimde. O yüzden bana hiçbir şey yapamazsın. Zira karınla konuşamazsam tüm Türkiye'ye rezil ederim seni."
"Amacın ne? Para mı istiyorsun, ne istiyorsun doğrudan söylesene bana?"
"Ne parası Alparslan saçmalama lütfen. Üzerinde tepindiğin gururumu istiyorum! Benimle yıllarca birlikte olup, boşandıktan sonra benimle evlenmek yerine ona geri dönmenin hesabını sormak istiyorum ve buna hakkım var bence."
"Elbette yok Zeynep! Ben sana hiçbir zaman evlilik ya da bir ilişki vaat etmedim. Memnundun gayet halinden, ne oldu böyle birden?"
"Ben söyleyeceğimi söyledim Alparslan. Bu nikah olmayacak, olursa da sonuçlarına katlanırsın."
Beni tehdit edip, öylece çekip gitmişti. Her şey Asena ile evliliğimizin 2'nci yılında sarpa sarmaya başladı. Siyasette öne çıkmaya başladığım yıllardı, herkesin dikkatini çekiyor, hırçınlığım övgü topluyordu. Benden bir haber yaşayan Asena, her zaman Deniz'i bulmak istemediğini söylese de her güne Deniz'den haber alabilmek için uyanıyor, tüm günlerini sadece Sinan ve hasretinden tükendiği Deniz'le geçiriyordu. Ama seviyordum, Asena benim vazgeçebileceğim biri değildi, bu yüzden zamanla görmezden gelmeyi öğrenmeye başlamıştım sanırım. Zeynep'le de asla yaşanmaması gereken ilişkimiz tam da bu dönemlerde başladı...

Asena'nın beni görmek yerine Deniz'i beklemesi, beni asla fark etmemesi ve sahte evlilik oyunu canımı sıkmaya başlamış, her zamankinden daha fazla alkol tüketir hale gelmiştim. Ama dedim ya, Asena bunu bile göremeyecek kadar benden bir haber yaşamaya başlamıştı, hatta bir dönem, aynı evde yaşayıp yaşamadığımızdan bile emin değildim. Böyle geçip giden günlerin birinde Ankara'da gazetecilik yapan Zeynep isminde bir kadın röportaj talebinde bulundu. Birkaç görüşmenin ardından da birlikte olmaya başladık ve Asena her yüzüme bakmadığında yeniden birlikte olduk. Ancak Deniz çıkıp gelip de Asena'nın Deniz'e rağmen yanımda kalmak istemesi üzerine anlamıştım, belki bana aşık değildi, ama beni kesinlikle görüyordu. Anlar anlamaz da Zeynep ile ilişkimi bitirdim. Bunca yıl sonra neyin hırsını yaptığını anlamıyor, bu gurur hikayesine de inanmıyordum. Bu yüzden Adnan'ı çağırarak, Zeynep'in peşine taktım, benim yapmam gereken ise, Zeynep'ten önce Asena ile konuşmaktı.

"Sevgilim?"
Eve geldiğimde önünde bir sürü dosya vardı, belli ki bir şeyler üzerine çalışıyordu. Önceden olsa beni görünce çalışmayı bırakmazdı, ama artık öyle değildi; sesimi duyar duymaz elindeki dosyaları önündekilerin üzerine bırakıp kendini kollarıma attı. Asena böyle davranırken, ona Zeynep'ten bahsetmek çok zor olacaktı.
"Hoş geldin sevgilim. Yedin mi bir şeyler?"
"Aç değilim sevgilim. Sinan, Deniz'de sanırım bugün."
"Evet, sen nerden biliyorsun?"
"Sabah Deniz bendeydi."
"Kutuyu mu sormaya gelmiş?"
"Evet."
"Bana da geldi."
"Bahsetti sevgilim biliyorum. Sen çalışıyorsun sanırım."
"Yarın da çalışabilirim, benimle balkon keyfi yapmak istersen?"
"Her zaman isterim ama seninle konuşmak istediğim bir şey var önce."
"Konuşalım sevgilim."
"Benim sana itiraf etmem gereken bir şey var Asena."
"Şu an beni korkutuyorsun Alparslan, lütfen ne olduğunu bir çırpıda söyle, yoksa kafamda bir sürü senaryo canlanacak."
Elinden tutarak koltuğa oturttuktan sonra dizlerinin hemen dibine yaslandım, pişman olduğumu anlaması için kafamı eğerek konuşmam gerekiyordu belki ama bunu yapmadım. Hem söylediğimde yüzünün alacağı ifadeyi merak ediyor, hem de pişmanlığı gözümde görsün istiyordum.

"Evli olduğumuz dönemde, daha doğrusu sahte evliliğimiz döneminde, biriyle birlikteydim ben..."
Asena'nın suratı ifadesizdi, ne düşündüğünü belli etmiyor, konuşup konuşmayacağını sezdirecek tek bir hamle yapmıyordu.
"Özür dilerim, sadece senin Deniz'e olan aşkını izlemenin verdiği ağırlığa yenildim. Yapmamam gerekirdi biliyorum, bir anlaşmamız vardı, sana söylemeliydim, evet; hepsini biliyorum. Ama senden vazgeçemezdim. Bilseydin beni affetmezdin, boşanırdın benden, bunu göze alamazdım. Ne olur affet beni."
Asena hala sessizdi. Kendisini benden kurtardı ve odadaki vitrine doğru ilerleyerek kristal cam şişe içerisindeki viskiyi aldı. Belli ki bardak kullanmayacak kadar kırgındı. Viskiden içtikten sonra şişeyi bana uzattı.

"Biliyorum Alparslan."
Şaşırmıştım, zira bilmesine imkan yoktu. Sık görüştüğüm ya da Asena'yı ihmal ettiğim hiçbir dönem olmamıştı. Sadece cinsel anlamda ilişki kurduğum ve Ankara'da yalnızken görüştüğüm biriydi Zeynep benim.
"Nasıl biliyorsun? Zeynep'le mi görüştün?"
"Zeynep? Zeynep Balkan mı bir de?"
Utanmıştım, bu yüzden sadece başımı salladım.
"Açıkçası kim olduğunu bilmiyordum. Bir gazeteci seçmen ve beni meslektaşıma karşı tam bir enayiymiş gibi göstermen affedilebilecek bir şey değil, ama hayatında biri olduğunu biliyordum. Anlamıştım."
"Ne zaman?"
"Evliliğimizin ilk 2 yılı geride kaldığında..."
"Sen en başından beri farkındaydın o zaman?"
"Alparslan ben aptal bir kadın değilim. Elbette farkındaydım her şeyin."
"Neden hiçbir şey söylemedin peki?"
"Bir anlaşmamız vardı, eğer benden ayrılabilecek kadar derin şeyler hissetseydin sen bana söylerdin diye düşündüm. Asıl sen niye bunca zaman sustuktan sonra bunu bana söyleme gereği duydun onu söyle?"
"Zeynep geldi bugün ve..."
"Ve seni tehdit ediyor."
"Artık korkmaya başlayacağım! Ofisimi mi dinliyorsun sen?"
Kahkaha atıyordu, Asena ne zaman kahkaha atsa etrafında kim varsa esiri ederdi, çünkü en güzel kahkahayı o atardı.

"Sadece gururu kırılan bir kadının neler yapabileceğini biliyorum, unuttun sanırım ben bu filmi Gülten'de de gördüm."
"Haklısın. Affedebilecek misin peki beni?"
Yüzümü ellerinin arasına aldı ve gözlerini gözlerime dikti.
"Mecburiyetten mi yoksa senden duymamı istediğin için mi bugün bana bunları söylüyorsun bilmiyorum. Ama nikahımızdan önce bunu bana itiraf ettiğin için sana teşekkür ederim. Keşke bana o zaman söyleseydin, bunun kırgınlığı hep olacak bende, yalan söylemeyeceğim sana. Fakat o zaman bana bir sadakat borçlu değildin, bu yüzden evet, senden vazgeçmeyeceğim. Hele ki, Zeynep Balkan için asla!"
Konuşması biter bitmez beni tutkuyla öptü. İçim rahatlamış, omuzlarımdan inanılmaz bir yük kalkmıştı. Sanırım bu kez oluyordu, Asena gerçekten bana, bize bir şans veriyordu...

Bir Deniz SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin