Deniz'in bana söyledikleri, benim tek başıma kaldırabileceğim bir şey değildi. Hatta şu an Ayça ile Can yanımda olsa, kesinlikle her şeyi anlatıp, içimdeki kuşku sebebiyle saatlerce ağlamak isterdim. Ancak elimdeki tek kişi işgüzar Tülin'di!
Tülin'e doğru gitmek için Deniz'e hiçbir şey söylemeden kalktıktan bir süre sonra Deniz'in acıyla haykırışını duyup, geri döndüm. Ona yaklaştığımda elindeki kanamayı fark ettim. Muhtemelen benden cevap alamayan Deniz, yanlış bir şey söylediğini düşünerek, duvara bir yumruk atmış ve kendisini cezalandırmıştı. Hızlı adımlarla yanına vardıktan sonra elini elime aldığımda yumruk attığı parmakların derisinin bir kısmının duvarın sert zeminiyle soyulduğunu fark ettim. "Bekle burada" diyerek en yakın ecza dolabına doğru koşup, çok geçmeden, biraz pamuk, sargı bezi ve tendürdiyot ile geri döndüm. Karşıma oturttuğum Deniz'in parçalanmış elini avuçlarımın arasına alarak, tendürdiyot ile temizledikten sonra güzelce sararken, bir yandan da "Benim için mücadele edecek yumruk bu mu?" diye söyleniyordum. Beni duyan Deniz, yaptığından utanıyor ve gözlerime bakmaktan kaçınarak, söylenmemi duymazlıktan geliyordu.
Deniz'in yarasını temizleyip, sargı beziyle sardıktan sonra yeniden gitmek için ayaklandım. Arkamda kalan Deniz'den bir iki adım uzaklaştıktan sonra geri dönerek art arda gelen iki cümle kurdum: "Bunu sakın bir daha yapma Deniz! En yakın zamanda bu konuyu yeniden konuşacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deniz Sevdim
Historical Fiction80'lerin politik ortamında geçen gelgitli bir aşk ve devrimin en güzel hali: sevgi! Bir Deniz Sevdim, başlıyor...