Alparslan'ın anlattıklarından sonra bu evliliği gerçekten istediğimi ve sonuna kadar gitmek için her şeyi yapacağımı anladım. Bu yüzden Zeynep'in peşine takılan Adnan Bey'den ufak bir yardım alarak, o benim karşıma çıkmadan ben onun karşısına çıktım, kaldığı otelin lobisinde, tam da istediği gibi yüz yüzeydik.
"Beni arıyormuşsunuz Zeynep Hanım, gördüğünüz üzere buradayım!"
"Açıkçası ben size gelecektim, sizin bana gelmenizi beklemiyordum."
"Severim ben sürprizleri. Dinliyorum sizi?"
"Beni bulduğunuza göre neden burada olduğumu da biliyorsunuz sanırım..."
"Kesinlikle biliyorum. Bir dönem Alparslan ile bir ilişkiniz varmış, doğru mu?"
"Evet doğru. Ama ben olsam bir dönem demezdim, zira seneler sürdü."
Gülümsedim, zafer kazanmış gibi hissetmesini istemiyordum.
"Evet, benim Alparslan'ı sahte bir evliliğe zorladığım seneler..."
"Kararınız bu kez değişmiş anladığım kadarıyla."
"Kesinlikle değişti. Sizinle olduğu seneleri önemsemediğimi itiraf etmeliyim, zira önemseseydim ilişkisi olduğunu o dönemde sezmiştim, kendisinden bitirmesini rica ederdim ve biterdi. Üstelik o yılların, beni kırmayacağına da son derece emin olduğum yıllar olduğunu da belirtmeliyim."
"Şimdi neden önemsiyorsunuz? Önemsemiyor olsanız buraya kadar gelmezdiniz herhalde?"
"Doğru. Artık Alparslan ile bana inanıyorum. Bir öncekinin aksine bu gerçek bir evlilik olacak ve ben bu evliliğe 1 hafta kala hiçbir sorun istemiyorum."
"Benimle anlaşmaya mı geldiniz? Alparslan gibi bana para mı teklif edecekseniz?"
Güldüm, bu kez oldukça sesliydi.
"Para mı teklif etti? Ah bu erkekler, her şeyin maddiyatla ilgili olduğuna o kadar eminler ki..."
"Katılmamak elde değil."
"Hayır ben para teklif etmeyeceğim. İstediğiniz buysa, bunu Alparslan'dan alabilirsiniz zaten, zira onun da bizi üzecek bir şeyin yayılmasını istemeyeceğine eminim. Ama ben istediğinizin para olmadığını biliyorum."
"İstediğim neymiş?"
"Benim yerimde olmak."
"Fazla özgüvenli bir cevap bence."
"Aslında değil. Kim istemez ki, geçen hafta İçişleri Bakanı olmuş bir erkekle nikah masasına oturmak ya da Türkiye'nin en köklü gazetesinde sorumlu yazı işleri müdürü olmak. O yüzden sizi anlıyorum, istediğiniz tam olarak benim konumum. Zira elinizde olduğunu iddia ettiğiniz fotoğrafları yayınlarsanız, benim Alparslan'la evlenmeyeceğimi düşünüyorsunuz ve tabi istifa etmek zorunda kalacağımı."
Yüzünden belliydi, niyeti Alparslan değil, niyeti elimdekileri almaktı. Sessizliğini bozmadan konuşmamı sürdürdüm.
"Ancak yanılıyorsunuz. Çünkü ben Alparslan ile evleneceğim ve bu fotoğrafları tüm gazetelere bastırsanız da işimi bırakmayacağım."
"Rezil olmayı göze alıyorsunuz yani?"
"Zeynep Hanım anlamıyorsunuz değil mi? Böyle bir fotoğraf varsa, ki olduğunu düşünmüyorum açık konuşayım, ama varsa da bu bir tek sizi rezil eder. Evli bir adamla birlikte olan sizsiniz, ben değil. Kaldı ki, bu adam boşandığında da sizi tercih etmedi, bekledi, beni bekledi. Ne almayı umduğunuzu bilmiyorum, ama size tavsiyem Alparslan'ın teklif ettiği parayı alın, zira bu hikayeden başka bir şey kazanmanız mümkün değil."
"Bana meydan mı okuyorsunuz?"
"Tam olarak meydan okuyorum, evet. Hodri meydan Zeynep Hanım! Siz elinizdekileri yayınlayın, ben de gazete gazete gezip, bir meslektaşımın kocamı elinden almak için senelerce neler yaptığını anlatayım. Okurlar kimi tutarsa, nasılsa kazanan o olmayacak mı?"
"Beni hafife alıyorsunuz. Zira böyle bir haber Alparslan'ın bakanlığını alır."
"Alparslan'ı ilk hatırladığımda kaç yaşımdaydım biliyor musunuz? Sadece 5. Alparslan'la ilk anım 5 yaşımda benim. Yani siz bakan olduğu için Alparslan'la olduğumu düşünüyorsanız, çok yanılıyorsunuz. Alparslan beni hiç yalnız bırakmadığı için ben de onu yalnız bırakmamaya karar verdim hikayenin tamamı bu kadar. Dolayısıyla bakanlığı giderse, bakanlığı gitmiş olur. Siyaset mi yapamayacak, yapamaz. Bunların hiçbiri bizim nikahımızın gerçekleşmesini engelleyemez. Sizi Alparslan'la bir araya ise, asla getiremez!"
Sessizdi, düşünüyordu ve gardı kesinlikle düşmüştü.
"Yok değil mi elinizde fotoğraflar?"
Başını 'hayır' manasında salladı.
"Hayır Asena Hanım, yok."
Elimi elinin üstüne koydum.
"Bak Zeynep, belki beni tanımıyorsun, ama buraya gururun üzerinde tepinmeye falan gelmedim. Alparslan'a seneler boyunca haksızlık yaptım ve şimdi ona olan tüm borçlarımı ödemek için bir fırsatım var. Ona duyduğum sevgi gerçek, onun için hissettiğim minnet sonsuz ve aramızdaki bağ çok güçlü. Bugün evlenmesek de Alparslan başkasıyla evlense de benim hayatımda hep olacak. Demem o ki, buraya sadece 'vazgeç' demeye geldim. Ona ne hissettiğini bilmiyorum ama bir şeyi biliyorum, onda bu hislerin bir karşılığı yok. Bu yüzden kendine bunu yapma, takılı kalma. Ben bunu kendime yaptım ve senelerce sırf bu yüzden Alparslan'ı görmezden geldim. Ama şimdi görüyorum ve gördüğün gibi çok mutluyum!"
Konuşmam biter bitmez dolan gözleriyle bana sarıldı. Kavga etmek için geldiğim Zeynep'le Tülin'den daha yakın olmamıza sadece ramak kala yanından kalkmaya karar verdim. Zira ben hedefime ulaşmıştım, Zeynep artık bizim için bir tehlike olmaktan çok uzaktı, en azından ben öyle olduğuna inanmıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deniz Sevdim
Historical Fiction80'lerin politik ortamında geçen gelgitli bir aşk ve devrimin en güzel hali: sevgi! Bir Deniz Sevdim, başlıyor...