"Hüseyin; esmer, ince, uzun bir delikanlıydı. Göründüğünden daha güçlü ve daha cesurdu. Mülkiye öğrencisiydi, istediği tek şey; sınıf ayrımını bitirmek, başka bir gelecek kurmak ve Türkiye'nin tam bağımsızlığını sağlamaktı. Hüseyin, tam bir yağız delikanlıydı; inanç gözlerinden okunuyor, konuştu mu herkesin sol yumruğu havaya kalkıyordu. Hüseyin, öldüğünde sadece 23 yaşındaydı. İşkenceydi ölüm sebebi, döve döve öldürmüştü birileri gencecik bir yiğidi..."
Kampüsün bahçesinde düzenlediğimiz anma töreninde Deniz yapmıştı bu konuşmayı... Ben ise, konuşmayı dinlerken Hüseyin'i öldüren şeyin idealleri değil, ideolojik olan gençleri tehlikeli görenlerin olduğunu anlamıştım. Kampüsten camiye, camiden mezarlığa; her an oradaydım, Deniz'in kolunda. Çünkü o gün bana ihtiyacı olduğunu biliyordum, bunu söylemesine gerek yoktu üstelik, artık onu tanıyordum. Cenaze bittikten sonra birkaç gün Deniz'i hiç görmedim, daha doğrusu görmemek için köşe kapmaca oynadım desem daha doğru olur. Ta ki o güne kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deniz Sevdim
Ficción histórica80'lerin politik ortamında geçen gelgitli bir aşk ve devrimin en güzel hali: sevgi! Bir Deniz Sevdim, başlıyor...