Mutsuz Son

2 0 0
                                    

Doktorların tüm ısrarlarına rağmen direnmiş ve hastaneden taburcu olma konusunda istediğim zaferi elde etmiştim. Elinde çorbayla gelen Nesrin ve Suna Teyze ise beni ayaklanmış bir şekilde görünce şok içerisinde kaldılar.
"Asenacığım olmaz böyle dinlenmen gerekiyor."
"Suna Teyze sen yapma lütfen. Gayet iyim ben."
"Doktorlar öyle söylemiyor ama! Az daha beslenmene dikkat etmezsen iç organların iflas edecekmiş. Nasıl bu hale kadar geldiğini fark edemedik, esas ben senden çok bizi suçluyorum."
Suna Teyze'nin merhameti her zaman kalbimi yumuşatmayı başarıyordu. Bir kolumu Suna Teyze'nin koluna, diğer kolumu ise Nesrin Teyze'nin koluna geçirerek yürümeye başladım. Tülin, Alparslan ve Deniz ise bir iki adım arkamızdan geliyordu.
"Bakın hanımlar itiraf etmeliyim ki, bana bazen annemden bile iyi bakıyorsunuz, çünkü o kilo alıyorum diye pek yedirmez. Bunun sorumlusu siz değilsiniz, yoğun ve koşuşturmayla geçen birkaç ay. Ama gerçekten iyim, toparlandım. Asıl hastanede kalırsam kötü olacağım. Burası sadece mideme değil, psikolojime de iyi gelmiyor çünkü!"
"Tamam canım anladım ben direk bize gidiyoruz ve birkaç gün yemek yemek dışında yerinden kalkmıyorsun. Kabul ediyorsan hemen çıkalım."
"Zahmet vermeyeyim Suna Teyze. Nesrin Teyze, Alparslan ve Tülin benimle ilgileniyor zaten."
"Bizim sana verdiğimiz zahmetlerin yanında bu hiçbir şey! İtiraz kabul etmiyorum, buradan bize geçiyoruz."
Başımla Suna Teyze'yi onayladıktan sonra onları hastanenin çıkışına doğru sürüklemeye başladım. O esnada Alparslan'a dönen Suna Teyze, Deniz'i rahatsız edeceği her kelimesiyle belli olan o cümleyi kurdu.
"Alparslan aklın Asena'da kalacaksa sen de gelebilirsin bize. Teklif bekleme lütfen. Nesrin ve Tülin yabancımız değil, ama sen henüz beni tam tanımadığın için çekinebilirsin. Ama çekinme oğlum."
Alparslan'ın yüzü aldığı teklifle gayet memnun bir ifadeye bürünmüş, Deniz ise yumruklarını çoktan sıkmaya başlamıştı. Kısa ve sessiz bir yolculuğun ardından hepimiz Suna Teyze'deydik.

Benim için kurulan sofradan gayet memnun olsam da hastaymışım gibi hazırlanan yataktan hiç memnun değildim. Hemen suratımı asarak Suna Teyze'ye sırnaşmaya başladım.
"Suna Teyze bana gerçekten hasta muamelesi yapmayacaksın değil mi?"
"Güzel kızım neden inatçısın bu kadar? Güçsüz düşmüşsün, dinlenmelisin."
"Tamam tamam pes ediyorum. Ama biraz hava almaya ihtiyacım var. Terasta ya da bahçede olsam, en azından uyumadığım süre zarfında. Söz veriyorum hareket yok, oturacağım."
"Anlaştık ama dışarısı serin. Yazın havası kalmadı artık. Genelde yataktasın, ama ara ara üzerine kalın bir ceket vermem kaydıyla çıkabilirsin."
"Tamam gardiyanım."
Benim cevabımla birlikte ben de dahil herkes gülmeye başlamıştı. Uyumam için beni yalnız bırakarak odadan çıktılar. Suna Teyze'nin rahat etmem ve iyileşmem için yaptıkları da ödeyebileceğim bir borç olmaktan çok uzaktı. Hastanede vermiş oldukları ilacın etkisiyle uyuya kalmakta çok zorlanmadım. Uyandığımda baş ucumdaki Deniz'i fark ettim. Yatağın dibindeki duvara kafasını yaslamış ve muhtemelen öylece uyuklamıştı. Uyurken bile o kadar çekici gözüküyordu ki, bana bu kadar yakın olması, hayatıma devam etmemi çok zorlaştırıyordu. Onu uyandırmamak için çok sessiz hareket ediyor olsam da ayağa dikildiğim gibi gözünü açtı.
"Uyanmışsın."
"Şimdi kalktım. Nerede herkes?"
"Annem evde olağanüstü hal ilan etti. Kimse ses çıkarmamak için Nesrin Teyzelerin bahçeye geçti. Alparslan hariç."
"Alparslan nerede?"
"Odanın kapısının hemen önünde. Bizi yalnız bırakma fikrinden hala çok hoşlanmıyor belli ki!"
Deniz'in açıklamasıyla bir adım attım ve açık olan kapının önünü görmek için hafifçe eğildim. O da orada uyuyup kalmıştı. Kendimi daha fazla tutamayarak gülmeye başladım. Sesime uyanan Alparslan ayılabilmek için gözlerini ovuşturuyordu.

"Siz gerçekten delirmişsiniz! Ölümcül bir hastalığın pençesine düşmedim ben, sadece bayıldım. Duvar diplerinde uyuyup başımı beklemek de neyin nesi?"
İkisi de biraz utanmış, biraz bozulmuş bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu.
"Kurtulamayacağım değil mi ben sizden?"
Bu kez ikisi de 'hayır' manasında başını iki yana sallıyor, konu ben olunca birlikte olduklarını göstererek, adeta bana meydan okuyorlardı. Önce Alparslan'a dönerek konuşmaya başladım.
"Alparslan benim için yaptıklarını nasıl öderim gerçekten bilmiyorum. Ne zaman ihtiyacım olsa yanı başımdasın. Ama böyle olmaz. Ben gerçekten iyim."
"Bu bir eve git konuşmasıysa gitmeyeceğim Asena, bu kez kazanan sen olmayacaksın. Bu evde olduğun sürece ben de buradayım. Suna Teyze de misafir etmeye hazır zaten."
"Ailen peki? Umarım rahatsızlandığımı söylemedin?"
"Hayır tabii ki, diğer her şey gibi aramızda. Uydurdum ben bir şeyler. Beni birkaç gün beklemiyorlar merak etme sen."
Başımla sorun olmadığını gösterircesine onayı verdim. Ardından Deniz'e dönerek konuşmaya başladım.
"Ve sen Deniz, zaten yeterince şey yaptın benim için. Annen evini açtı, işini gücünü bıraktı bana bakıyor. Bir de sana yük olmak istemiyorum."
"Alparslan'ı yenemedin sıra bana hiç gelmesin. Benim evimdeyiz zaten. Gitmemi istiyor olamazsın değil mi?"
"Hayır tabii ki! İkinizden de istediğim şey aynı. Beni hastaymış gibi hissettirmeyin, bu kadar üstüme düşmeyin, duvar diplerinde uyumayın. Böyle üç günü geçiremeyiz."
İkisinin de beni onaylarcasına kafasını sallamasının ardından Suna Teyzelerin yanına geçmek için ayaklandım, tabii ki peşimdeki iki genç adamla birlikte...

Keyifle yenen akşam yemeğinin ardından biraz sohbet ve içilen kahveyle birlikte günü kapattık. Herkesin uyuduğundan emin olduktan sonra yataktan çıkarak Suna Teyze'nin benim için bıraktığı ceketlerden birini üzerime geçirip, zor zamanlar geçirirken başladığım sigaranın paketini ve çakmağı çantamdan çıkararak cebime attım. Ardından kendimi terasta bulmuştum ki, Deniz'e yakalandığımı fark ettim...
"Uyumadığını bilmiyordum. Ben bahçeye çıkayım."
"Gel lütfen. Eskisi gibi huzurlu uyuyamıyorum. Biraz nefes almak istedim sadece."
Terasta bulunan koltukta oturan Deniz'in yanına oturdum ve cebimden çıkardığım sigarayı Deniz'in tüm karşı çıkışlarına rağmen yakarak içmeye başladım.
"Sigaraya da başladın yani?"
"Söylemiştim sana ikimiz de biraz değiştik, eksildik..."
"Peki ne olacak şimdi?"
"Sen bana elini uzattın, ben tuttum. Ben sana elimi uzattım, sen tutmadın. Bir masal daha mutsuz sonla bitti..."
Sigaradan son nefesi de çekerek izmariti söndürdüm ve Deniz'in vereceği cevabı önemsemeden yatağıma geri döndüm.

Bir Deniz SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin