Kocaman Bir Yanlış Anlaşılma (+18)

2 0 0
                                    

Zaman yeniden akmaya başlamış ve biz çocuklarını yan yana getiren iki ayrı aileye dönüşmüştük; Deniz ve ben... Alparslan bu durumdan elbette en az Gülten kadar memnundu. Yeniden normalleşmeye başladığımız o günlerde normalleşmemizi bozacak bir olay yaşanmıştı, ancak henüz Alparslan'ın bundan haberi yoktu; ya da ben öyle sanıyordum.

"Sevgilim hoş geldin."
Suratı kaskatı olan Alparslan, benimle konuşmak yerine kapıyı kapamış ve elindekileri bırakır bırakmaz beni kapıya yaslamıştı. Elleriyle yavaşça eteğimi sıyıran Alparslan, iç çamaşırımı kenara sıyırdıktan sonra doğrudan parmaklarını kadınlığımda gezdirmeye başladı.
"Sevgilim çok mu özledi beni?"
Ancak Alparslan hala konuşmuyor ve suratında tek bir mimik oynatmıyordu. Yaptığı tek şey beni parmaklamak ve bunu giderek daha da hızlı bir şekilde yapmaktı. Bir süre sonra bacaklarım titremeye başlamış ve ben de Alparslan'ın şefkati yerine sertleşen, sadece tutku akan tavrını sorgulamayı bırakmıştım. Aniden beni kucağına alarak içime girip çıkmaya başlamasıyla da içimdeki acı ve hazzın karışımı ifadeye teslim olmuş bir vaziyette konuşamaz, sadece inler hale gelmiştim. Ritmi giderek arttıyor, her bir hamlede daha da sertleşiyordu. Eskisinden farklıydı, belli ki bu sevişme sevgiden çok öfke, şefkatten çok hıncın gösterisiydi. Ne olduğunu anlatmaktan çok uzak olsam da benim sırtımı döndürüp de saçımdan tutarak benimle birlikte olduğunda aldığım haz kesinlikle şikayetçi olacağım bir durum değildi. Kapının önünde öylece, birbirimize geçmiş bir vaziyette geçirdiğimiz kaçıncı dakika ya da saatte olduğumuzdan bir haber anda aldığım zevkle inlemeyi geride bırakmıştım, haykırmaya başlamış ve bu haykırışlarım Alparslan'ı daha da şevklendirmişti. Bittiğinde kesinlikle ikimiz de yorgun ve terliydik; ancak bu yorgunluk ve ter, yoğun fiziksel aktivitenin sonucu değil, aldığımız hazzın getirmiş olduğu şeylerdi. Hala sessiz olan Alparslan, üstünü başını toplamış odaya doğru ilerliyordu, ancak ben ne olduğunu anlamak için hemen peşindeydim. Odaya girdiğinde ilk işi dolabın üzerinden bir bavul indirip, içini doldurmaya başlamak oldu.

"Alparslan ne oluyor?"
"Biliyorum Asena ve artık seninle bir dakika daha geçirmek istemiyorum!"
"Alparslan neden bahsediyorsun, ne oluyor? Konuş lütfen benimle..."
Cevap vermesi için beklesem de herhangi bir geri dönüş alamayınca elindeki eşyaları bir kenara fırlatıp yeniden konuşmaya başladım.
"Sana konuş benle diyorum! Bir sorun varsa söylersin, terk mi ediyorsun, yine terk edersin; ama önce söylersin!"
"Biliyorum diyorum Asena biliyorum; Deniz'i öptüğünü biliyorum!"

***
5 gün önce...

Sinan'ı almak için Suna Teyze'ye uğradığımda evde bulduğum tek kişi Deniz olmuştu.

"Merhaba..."
"Hoş geldin..."
"Sinan'ı almak için uğramıştım, içeride mi?"
"Pastaneye kadar gittiler annemle, gel içeri gelirler şimdi."
Deniz'in davetiyle birlikte içeri geçmiş, Sinan'ı beklemeye başlamıştım.

"Nasıl gidiyor babalık?"
Deniz'i sıkıştırmak değildi niyetim, sadece bunca yaşadığımız şeye artık değmiş olduğunu görmek istiyordum. Elindeki kahveyi bana uzatan Deniz, samimi bir şekilde gülümsedi.
"Açıkçası emin değilim Asena, başarabiliyor muyum, bu işte iyi miyim bilemiyorum..."
"Dışarıdan harika gözüküyorsun inan bana, babalık sana yakıştı!"
"Asena..."
"Efendim Deniz?"
"Keşke bize ait bir çocuğu büyütme şansım olsaydı, keşke ona baba olabilseydim, keşke Sinan'a gerçek bir baba olarak destek olabilseydim. İnan bana bunun, şu an yaşadığımın hiçbir kıymeti yok; ne içimdeki boşluğu dolduruyor, ne de beni iyi hissettiriyor..."
"Neden Deniz, neden böyle düşünüyorsun? Devrim de senin çocuğun, sana ait."
"Emin değilim ve sanırım asla da emin olamayacağım. İçimde bir şüphe var Asena, Gülten bu kadar yalan söylediği için mi yoksa o geceyi bir türlü net hatırlayamadığım için mi bilmiyorum. Ama içimdeki şüpheyle babalık yapmak hiç kolay olmuyor inan bana..."
"Bunu öğrenmenin bir yolu var Deniz biliyorsun."
"Biliyorum ama ya öyleyse, ya benim çocuğum ise; o zaman nasıl bakarım Devrim'in yüzüne..."
"Haklısın..."
Elimi elinin üstüne koydum. Bu sadece refleks olarak yaptığım bir hareketti, samimiyeti arttırmak değildi niyetim; niyetim sadece yanında olduğunu bilsin istememdi. Ancak Deniz elimi sıkıca kavramış, aramızdaki mesafeyi çoktan kaldırmıştı. Saçlarıma başına dayamış ve kokumu içine çekmeye başlamıştı. Sesi oldukça kısıktı o an benimle konuşurken.

Bir Deniz SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin