Bölüm 69

1K 45 0
                                    

Sabah uyanır uyanmaz direkt aşağı indim. Kahvaltı hazırlamaya giriştim. Masayı hazırladım. Domatesi, bademi dilimledim. O sırada Erdinç amca indi aşağı.

'' Günaydın kızım ''

'' Günaydın '' deyip gülümsedim. Oda bana yardıma koyuldu. Ben omlet yaparken o çay demliyordu. Bana kahve isteyip istemediğimi sordu. İstemedim tabi. Sabahları pek alışkın değildim. O kahve makinesini çalıştırırken bana bir şeyler anlatıyordu.

'' Sabah kahvemi içmeden uyanamıyorum, iyice alışmışım , iş temposuydu , koşuşturmacası derken bazı şeyleri unutuveriyoruz ''

'' Haklısınız , bazen o tempodan sıyrılmak gerek ''

'' Bu vesileyle bu tatil bana da iyi gelecek '' dedi. Biz öyle konuşurken Nermin teyze indi merdivenlerden. Günaydın diyerek yanına gittim. Masayı görünce bana bakıp gülümsedi ve

'' Benim hamarat kızım neler yapmış böyle '' dedi. Erdinç amcada ,

'' Öküz oğlun hala uyuyor ama '' dedi. O öyle deyince ben bastım kahkahayı. Tabi ben öyle gülünce Erdinç amcada kendini tutamadı . Bende biraz utandım ve Ali'yi uyandırmaya çıktım. Yatağı sıçrayıp üstüne yattım. Uyanınca gülümsedi ve sarıldı.

''Hadi kalk acıkmadın mı ? '' dedim.

'' Acıktım..''

'' Hadi inelim o zaman ''

'' Benim yemeğim burada '' dedi ve beni öpüp bi hamleyle üstüme çıkıp gıdıklamaya başladı. Zar zor ellerini tuttum. Daha sonra üstümden kalktı ve lavaboya girdi. Bende aşağı indim. Çayları koyuyordu Nermin teyze,  bende hemen atıldım siz oturun ben koyarım diye. Kaynanama ne kadarda iyi bakıyorum ya.

''İyice beni şımartıyorsunuz '' dedi gülerek. Bende yerime geçtim. Daha sonrada Ali indi ve kahvaltımızı yaptık. Bugün de evdeyiz diye düşünmüştük ama Nermin teyze benim 1 hafta kalacağımı biliyordu ve Ali'ye hadi siz plaja gidin bende kocamla vakit geçireyim dedi. Bizde Ali'yle hazırlanıp plaja arkadaşlarıyla buluşmaya indik.

Güneş yakıyor. Fırsatı iyi değerlendirmem lazım tabi ki.. Arada müzik dinliyor arada kızlarla konuşuyordum. Erkeklerde kıyıda top oynuyordu. Makinemi getirmiştim. Her şeyin fotoğrafını çekiyordum. Daha sonra Şebnem'le denize girmeye yeltendik. Tabi erkekler bizi ıslattı. Ali de üstüme atladı... Beraber yüzüyorduk , yarışıyorduk, sarılıyorduk ... Denizi hep sevmişimdir. Ali'yle her şeyi bir başka seviyordum. Onunla burada yaşlanabilirdim. Keşke tatilim hiç bitmese... Hep beraber kalsak ya... Denizden çıkıp oturduğumuzda Gizem çektiği fotoğrafları gösterdi.

''Umarım makineni aldığım için kızmazsın'' dedi. Bizi öyle güzel öyle doğal yakalamıştı ki bu anı ölümsüzleştirdiği için ona teşekkür bile ettim. Fotoğraflarımıza baktık . Hepsi birbirinden güzeldi. Bende onları çektim. Sohbet , muhabbet , dondurma , güneşlenme derken akşam 6 ya geliyordu kalktık plajdan. Akşam yine sahilde görüşecektik. Canlı müzikti, ateşti ,buralar hep insan kaynıyormuş. Benimde zaten dönme zamanım geliyor diye değerlendirelim dedik. Akdeniz akşamları anlayacağınız.

Eve gittiğimizde banyoya girip çıktım. Nermin teyze bize hazırlanmamızı söyledi. Giyinip saçlarımı kuruttum. Kot şort ve beyaz tişörtümü giydim. Altına da spor ayakkabılarımı giyerim diye düşündüm. Akşam yemeği için bir şey hazırlamamıştı. Bizde rakı balık restoranına gittik . Tabi ki fotoğraf makinemle. Yemeklerimiz , salatalarımız , mezelerimiz geldi ve hayatımın aşkı ,müstakbel kayın babam ve kaynanam ile (bu duruma kendimi iyice kaptırıyorum sanırım ) beraber yemeklerimizi yedik. Garsona rica edip fotoğrafta çektirdik. O sıra teyzem aradı. Ben ona bahsetmemiştim Ali'nin annesinden. Yüz yüze anlatırım diye düşündüm. Oda evlilik telaşına girmişti bile. Heyecanla bana aldıklarını anlatıyordu.. Planlarını... Gelinlik provalarını... Bende hevesini kırmamak için dinleyip bir şeyler zırvalamak zorunda kalıyordum.. Neyse ki konuşmamız bitti ve ben masaya döndüm. Ali de ayaklanıp ,

''Hadi sahile çocukların yanına kaçalım'' dedi. El ele tutuşup yürümeye başladık. Sahile indiğimizde bi çocuk gitarıyla çalıyor ve çevresindekiler de şarkı söylüyordu. Ateş bile yakmışlardı. Millet kumda oturuyordu..Hemen bizimkileri bulup yanlarına çömeldik. Bense  Dolunayın denize vuran güzelliğini fotoğraflamaya başladım. Rica ettim ve Ali'yle beni de çektiler. Şarkılar çalındı söylendi. Ali'nin arkadaşları biralarla geldi. Kızların hepsi içiyordu ve bende içecektim. Ali bana gülerek ,

'' İçmek istediğine emin misin ?'' dedi. Bende utanarak kafa salladım. Aklıma sürekli kustuğum zaman geliyordu. Belki de bazı şeyleri çok çabuk deneyimleyip yaşamıştım. Ama hiçbirinden pişman değildim. Bence hepsinin zamanlaması çok iyiydi. Çünkü kaderde böyle. Hayatımızda yaşayacağımız ne varsa yaşarız elbet. Er ya da geç...

Biramı bitirmiştim. Ama bu sefer hiç bir şey tıkıştırmadan. Önlem alır gibiydim. Herhangi bir rahatsızlığım yoktu. Mide bulantısı veya herhangi bir şey. Hep beraber ateşin önünde fotoğraf çektirdik. Saate baktığımda gece 3 olmuştu bile. Ali'ye dönerek ,

''Sizinkiler merak etmez mi ? '' dedim. Oda

''Etmezler canım anahtarım var hem '' dedi. Çocuklarla güneşin doğuşunu beklemeye karar verdik. Saat ilerledikçe sahil boşalıyordu. Bazıları ise bizim gibi güneşin doğuşunu bekliyorlardı. Bazıları çok içip sızmıştı.

Hava soğumaya başlamıştı. Kızlar ateşin yanındaydı. Ali'yle kumlara uzanıp yıldızlara bakmaya başladık. Onun omzuna kafamı koydum. Kollarıyla sardı beni. Hiç konuşmuyorduk ama çok şey anlatıyorduk. En önemlisi de daha çok bağlanıyorduk... Saat ilerdikçe gökyüzü aydınlanmaya başlamıştı. Ayaz vardı ve üşüyorduk. Ve işte... Güneş kendini yavaş yavaş gösteriyordu.Kızıllığı denize vuruyordu. Bense sürekli fotoğraf çekiyordum. Bizi çektiriyordum. Daha sonra Ali bana dönüp,

'' Bırak artık çekmeyi, anın tadını çıkar, kaçırma böyle şeyleri'' dedi. Haklıydı. Bende öyle yaptım ve oturup beklemeye başladım. İzliyordum. O kadar güzel bir manzaraydı ki. Huzura kavuşmuştum.

Ali'yle birbirimize baktık. Yine çok şey anlatmıştık ...

SERİN (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin