(Arkadaşlar, multimedyaya bir şarkı koydum. Bu şarkıyı açın dediğimde açın ve okumaya öyle devam edin lütfen. Bittikçe tekrar açın. Çünkü bu bölüm gerçekten çok acı bir bölüm oldu. Ne yalan söyleyeyim gözlerim doldu yazarken.. Şarkı da bu bölüme özel. İyi okumalar Seviliyorsunuz...)
Abay, bütün bavullarını yavaş yavaş toparlıyordu. Serin'se o bavulları görmemeye devam ediyordu. O gün Meltem hanımla olan randevusuna gitti. Fakat bu konuşma umduğu gibi geçmedi Serin'in.Konu Abay olunca göz yaşlarını tutamadı. Bütün içindekileri boşaltmak, biraz olsun rahatlamak istiyordu.'' Sanırım kendini alıştırma sürecin pek iyi geçmedi '' dedi Meltem.
'' Uzanıp dokunamayacağım kadar uzak olacak.. Sürekli onu arkamda hissetmeye alıştım ben. Bütün zorluklarımda ona sığınmaya da alıştım. Şimdi eskisi gibi kötü günler geçirmiyorum tabiki ama onun yokluğu... Beni çok üzüyor.''
'' Serincim.. İlk başlarda zor olacak bunu biliyoruz. Ama zaman geçtikçe buna da alışacaksın. Kendi başına ayaklarının üstünde durduğunu gördüğünde, öz güvenin yerine gelecek. Artık sorunlarınla kendin baş etmeyi öğreneceksin en önemlisi bu. Kimseden yardım istemeden halledeceksin yaşamında karşına çıkan engelleri. Yardımda isteyebilirsin bu utanılacak bir şey değil. Senin yardımına koşacak seni seven bir sürü insan var yalnız hissetmeyeceksin ki.. Abay'a alışmışsın. O da sana alışmış.. Ama hayat devam ediyor.. Abay yeni bir sayfa açıyor.. İçinde sende varsın elbette. ''
''Biliyorum.. Yaşamına devam etmesini istiyorum zaten.. Ben ona bir yük gibi oluyorum..''
''Tabi ki yük değilsin. Ama senin kendi ayaklarının üstünde durman onu da mutlu edecek biliyorsun değil mi ? Bu hayatta her vedanın üstesinden gelebilirsin..''
'' Biliyorum. Kendimi, bu veda kısa süreli diye kandırıyorum zaten.. Öğrendiğim şey sadece ölümün bir çaresi yok.. Abay'ın gidişine bu kadar üzülünce de korkuyorum, ya bu kısa süreli bir ayrılık olmasaydı ? Ya ölüm bizi bulsaydı o zaman ne yapardım.. Böyle düşünerek hafifletmeye çalışıyorum. Şımarık gibi davranmamam lazım biliyorum''
Serin içeride uzun süre kalmıştı. Hem ağlamış hem içini boşaltmıştı konuşarak. İçi sıkılsada bu konuşmayla biraz rahtlamıştı.
1 hafta içinde karneler alındı. Serin sonunda Teşekkür belgesi istikrarından, Takdire yükselmişti. Fakat buna bile tam anlamıyla sevinemedi. Aklında olan tek şey Abay'a olan vedasıydı. Teyzesi , Serkan ve Özhan, Adalia ve Serin'in karnelerini ödüllendirmişti hediyelerle. Serin bunu bile gereksiz gördü... İyice karamsarlığa düşmeye devam ediyordu.
Okulların kapanmasının ardından 3 hafta geçmişti. Abay, Özhan ve Adalia Almanya'ya uçacaklardı. Abay, Ankara yoğunluğuna girmeden annesi ve kardeşini görmek istiyordu. Öylede oldu. Adalia ve Abay'ı Almanya'ya uğurlarken kendini o kadar kötü hissetmedi Serin. Asıl olay, Abay'ı Ankara'ya uğurlamaktı.. Aynur kimse olmadığı için izne çıkacaktı. Doğal olarak Serin, o eve dönmek , bir süre orada kalmak zorundaydı. İstemeye istemeye gitti kabusları yaşadığı eve..
Günün çoğunluğunu odasında geçirmeye ve bilgisayar başından kalkmamaya başladı. Aslında kendine bir söz vermişti. Çok çalışması lazımdı. Ama içinden hiçbir şey yapmak gelmiyordu. İçi çok sıkıldığında kendini , Meltem'le telefonda konuşurken buluyor, biraz olsun rahatlıyordu. Bütün ruhu , güneşli havada siyaha bürünmüş gibiydi. Yavaş geçmesini istediği günler , şu sıralar akıl alamayacağı kadar hızlı geçmeye başlamıştı. Korktuğu son gelecekti.. Teyzesi ve Serkan çalıştıkları için sadece akşamları masada görüyordu onları. Fakat Serkan'a zar zor katlanıyordu. Onun dostane yaklaşımları, gülümseyen suratı, onu düşünüyormuş gibi konuşmaları, hepsinden nefret ediyordu. Onun davranışları arasında iyi niyet aramayı çoktan bırakmıştı. Kendisine yaptıkları iğrenç tacizleri ondan uzak kaldığı sürece düşünmemeye alışmış, o iğrenç insanı beyninin içinde bi yere bastırmıştı fakat onu şu sıralar görme mecburiyetinde kalınca, ona ve iğrenç gülüşlerine katlanmak çok zor geliyordu. Serkan , takıntı haline getirdiği kız ile aynı evi paylaşmaktan oldukça memnundu. Ondan uzak durduğu süre zarfında , ona karşı bir hırs beslemiş gibiydi. Kafasına koyduğu bazı şeylerle hem kendi emellerine ulaşacak, hemde Serin'e olan öfkesini çıkartacaktı. Ona öfkeliydi çünkü bu evden gidişi, Serkan'ı sinirlendirip hırslandırmaya yetmişti.. Uzun zamandır sessizdi. Sanki bir an kolluyor gibiydi. Sanki bilerek beklemiş gibiydi. Öylede yaptı. Planını yavaş yavaş hayata geçirmeye başlamıştı. İlk olarak, mutfakta tek yakaladığı Serin'e arkadan yanaştı. Elleri kızın beline dolanınca , Serin elindeki bardağı yere düşürdü. Bütün bedeni yine eskisi gibi kaskatı kesilmişti. Fakat binbir parçaya ayrılan bardağın sesini duyan Berfin gelince o olaydan sıyrıldı. Söyleyemiyordu ki parçalara ayrılan tek şey bardak değildi. İçi , ruhu parçalanmıştı.. Ve her cam kırığı içten içe batıp canını yakıyor, kanatıyordu.. Kendisini odaya kapatmaya, kapıyı kilitlemeye devam ederek buluyordu kaçış yolunu . Teyzesinin olmadığı bir ortamda, Serkan'la kalması onun sonu demekti. Daha çok stres yapmaya , daha çok korkmaya başladı. Bunca zamandır inşa ettiği kendine olan güvenini yerle bir etmeye başlamıştı. Onun ruhunu , iyi halini tekrar sömürüyordu Serkan denen pislik. Yavaş yavaş erimek, yine eski haline dönmek istemiyordu Serin. İlaçlarla tedavilerle zar zor toparlanmıştı. O günleri yaşamak istemiyordu, kendine sığınacak bir kapıda aramak istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERİN (askıda)
RomansaSerin, teyzesi tarafından büyütülmüş, liseye yeni başlamış bir kızdır. Ailevi yaşantısı çok ilginç olup, arkadaşlık hayatında çalkantılar yaşayan, çoğu yönden zayıf bir kızdır. Yeni hayatına alışmaya çalışırken, karşısına çıkan ilk aşkı olarak tanı...