Bölüm 61 (Ayrıntı)

1.5K 60 4
                                    

( Multimedyada Adalia'nın yolladığı görsel var )

( Bu bölümde ayrıntıya fazla yer verdim çünkü bundan sonraki bölümde biraz daha hızlı gitmeyi düşünüyorum )

 Sabah uyandığımda hala Ali'nin yanındaydım.  Gamze ikili koltukta sızmıştı. Orta sehpa da duran telefona uzandım. Adalia'dan mesaj vardı. Lunaparkta kazandığımız ayıcığı, yemek yedirirmiş gibi çekip görseli bana atmıştı. Onu özlediğimi fark ettim. Saat 6 'ydı. Her tarafım uyuştuğu için kalkmıştım.. 

  Tuvaletten çıktığımda tabiki herkes uyumaya devam ediyordu. Bende tekrar Ali'nin yanına yattım. Ali sırtını dönsede ona sarıldım..

Uyandığımda saat 10'a geliyordu. Mutfaktan tıkırtılar geliyordu. Ellerinde tabaklarla Salona giren Sezen'i görünce kahvaltı hazırladığını anlamam uzun sürmedi. Gamze'de yerinde yoktu. Kalkıp elimi yüzümü yıkayıp onlara yardım ettim. Yardım ederken arada lüpletiyordum tabi ki... Öküzcükler hala uyuyordu. Leptoptan Sam Smith - Stay With Me şarkısını açtım. Melis Mehmet'i uyandırmaya giderken bende Ali'nin üstüne atlamıştım bile...

Çocuklar anca teşrif etmişlerdi. Bende zar zor Ali'nin üstünden kalkıp masaya oturdum. Bu zamana kadar ettiğim kahvaltıların hiç biri bu kadar eğlenceli geçmemişti...

        Saat 2'ye geliyordu Abay aradı. Akşam için bir şey lazım olup olmadığını sordu. Lazım değil desem de yarım saate gelip beni alacağını söyledi. Market alışverişini tek yapamıyor garibim. Bende el mahkum tamam dedim ama kafamda manyak fikirler dönmüyor değildi. Gamze'ye yarım saate hazırlanmasını söyledim. Abay'la alışverişe gideceğimizi söyleyince ışık hızında hazırlandı tabi arkadaş... Abay'ın  '' Aşağı in ''' diye mesaj atmasıyla, '' Biz markete gidiyoruz '' diye çıkmamız bir oldu.

'' Ya bundan alalım .. Bence bunun tadı daha güzel, o şişe ne, gazoz mu aldın ? ''

'' Votka bu.. '' dedi şaşırır yüzle bana bakarak.

'' Heaa tamam '' dedim bende cahilce bakarak.. O sıra Gamze sırıtıyordu. Elindeki arabayı Abay nereye giderse oraya sürüyordu. Bense onları yalnız bırakmak için saçma saçma reyonlara bakıyordum. Bi ara kasap reyonunda karaciğerleri incelerken buldum kendimi. Gamze,'' Serin hadi çıkıyoruz '' diye bağırdı.

Aha harbi çıkıyonuz mu lan demek çok isterdim. Minnak minnak yürüyüp marketten çıktım. Eve vardığımızda poşetlerle yukarı çıktık. İçerden kıkırdaşma sesleri geliyordu. kapıyı tıklattık açan yok . Biraz daha sert tıklatınca kapıyı Sezen açtı. Kahkaha atarak tabi. Ne olduğunu anlamadan salona girdim. Mehmet Ceyhun'un üstünde, Ali'de koltukta Dilara'yı ölesiye gıdıklıyordu... Gıdıklıyordu Dilara'yı ölesiye.  Ölesiye gıdıklıyordu Dilara'yı.. Dilara'yı...

Ali gıdıklamayı bırakıp kafasını kaldırınca nihayet beni görmüştü... Sinirli bi şekilde dönüp mutfağa girdim. Gamze poşetleri boşaltırken Abay da poşetleri bırakıp mutfaktan çıktı. Ali arkamdan gelip sarıldı. 'Ne kıskanıcam yhaa sçmlysn Serin' dedim içimden. Normalde olsa sarılan elini  sikerdim ama kıskandığımı belli etmemek için tepki vermedim. Poşetlerle ilgileniyomuş gibi yapsam da çekip döndürdü. Çok mu anlaşılıyordu kıskandığım ? Yanlış anlamışım gibi gelip beni deniyor  gibi bi hava vardı Ali'de. Tam öpecekken kollarından çıkıp tezgahtaki votkayı ve meyve sularını buzdolabına götürdüm. Ardından mutfaktan çıkıp tuvalete girdim. Bok herif. Kal öyle göt gibi. Tuvaletten çıktığımda The Fault In Our Stars - Boom Clap  şarkısını duyuyordum. 'Aynı yıldızın altında..' Vizyonda olduğu sırada filmine gitmek yerine kitabını almıştım... Salona geçip tekli koltuğa oturdum. Dilara tip tip bakıyordu.  Bense orta sehpada duran Dvdlere bakmak için eğildim. Ali salona girdiğinde  Dvdlerle ilgileniyordum. Bana doğru geliyordu. Tekli koltuğun neresine geliyorsa.

SERİN (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin