Bölüm 7

2.4K 90 1
                                    

Ertesi sabah (7.00) teyzem başımda dikilmiş yorganımı çekiştiriyordu. Bense gitmemek için resmen direniyordum. İstemeyerek de olsa kalktım. Eteğimi, gömleğimi ve kravatımı geçirdim. Havalar henüz soğumaya başlamamıştı ama sabah ayazı yüzünden üşüyordum. Vazgeçilmez lacivert kapşonlumu yine geçirdim sırtıma. Teyzem çıkmadan masadaki kahvaltılıkları göstererek yememi söyledi. Bende teyzeme surat yaparak canımın istemediğini söyledim. Zorla gitmemin sebebini teyzeme yüklemiştim sanırım. Teyzem çıktıktan sonra okula gitmekten vazgeçebilirdim ama yapmadım. Ardından da ben çıktım. Yavaş yavaş okula yürüyordum ama sanki adımlarım geri gidiyordu. Arkadan pişt, hiişşt diye sesler geliyordu ama kafamı çevirmeden yürümeye devam ettim. Serin diye bağıran bi ses duyunca baktım Mehmet'le Ceyhun. Yanlarında da ikisi kız 3 arkadaşı vardı. Mehmet "Günaydın" dedi. "Günaydın" dedim. Ceyhun'a bakıp tekrar "Günaydın" dedim. Oda "Günaydın" dedi. Ne çok günaydınlaştık. Bunu anlatırken gülesim geldi. Mehmet arkadaşlarıyla tanıştırdı. Ali , Gamze, Sezen. Sanırım parkta tanıştırmak istediği arkadaşları bu kızlardı. Hepsiyle tokalaştım. Kızlar bizden bir sınıf üstteydi (10. sınıf). Ali denen çocuksa 11. sınıftı. Nerden tanıştıklarını kestiremedim. Okula kadar beraber geldik. Millet sıra olmuştu. Bizde sınıfımızı bulup sıramıza geçtik. İlk ders Erdem hocanındı. Her zaman ki gibi güzel geçti. Sınıf hocamız olduğu için yarın oturma düzeni yapılacağından bahsetti. Umarım en önde olmam.Daha sonra zil çaldı Mehmet dışarı çıkarken benide çağırdı ben de gittim. Sedalar da çağırıyordu ama gitmiyordum. Bahçeye indik. Mehmet , Ceyhun ve ben okul duvarına doğru yürüdük. Bugün geldiğimiz iki kız (Gamze ve Sezen) dışında birde Dilara adında güzel bir kız vardı. Siyah saçları ve yeşil gözleri vardı. Bizi tanıştırdılar kız elimi parmak üçlarıyla tutar gibi tokalaştı. Yani parmaklaştıkta denebilir... Sonra bende diğerleri gibi duvara yaslandım. Ali denen çocuk basketbol oynuyordu. Daha sonra Ceyhun'da oyuna katıldı. Ben Sezen'le yanyanaydım ve konuşmaya başladık. Ceyhun'la Mehmetin çift dikiş olduğunu söyledi. Yani ilk sene sınıfta kalmışlardı. yani bu kızlarla 9. sınıftan arkadaşlardı. Aliy'se, Ceyhun'la Mehmet'in Potadan arkadaşıymış (Pota bizim üst sokaktaki basketbol sahasıymış) Ceyhun'la Mehmet geçen seneden tanışıyorlarmış yani.. Bende buralara yeni taşındığımı okuldan veya mahalleden hiç kimseyi tanımadığımı söyledim. Sezen'de potaya yakın oturduğunu söyledi. Daha sonra zil çaldı. Elif hocanın dersiydi. Sınıflara çıktık. Elif hocada kitaptan konular okuttu. Allah'ım sonraki ders koca karınındı ve karnıma kramplar giriyordu... Dersin bitmesini hiç istemiyordum ve ne yazık ki zil çaldı. Çocuklar çıkarken kapıdan bağırdılar ama gitmedim. Ali denen çocukta kafasını uzatıp bana baktı sonra hepsi aşağı indiler. Bende öyle el mahkum dersi beklemeye koyuldum. Zil çaldı. Sınıf dolmaya başladı. Öğretmenler zili çaldı ve Hanife Hoca sınıfa girdi. Keyfi yerindeydi. Mehmetler henüz gelmemişti. Kadın yoklamayı almaya başladı. Serin derken masanın altından ''burda!'' demeyi çok isterdim. Ama kadın burda derken suratıma baktı. Yoklamaya devam etti. O sıra Mehmetler kapıyı çaldı. Derse geç kalmak için tam adamını bulmuşlardı doğrusu. Böyle aksilikler, hiç alttan almayan öğretmenlere denk gelmiyormu , buda hayatın bizi sınama şekli sanırım. Sınıfa girdiler ve Mehmet, 'hocam girebilir miyiz?' dedi. Hoca ''geçin yerinize'' dedi. Ne ! Bu kadar mı yani ? Bu kadının uyuzluğu bana mı sadece ? Sinirden küplere bindim. Terlemiş biçimde yerlerine geçtiler. Bense bozuldum. Herkesin ortasında rezil oldum. Mademki bu kadar ters bir hoca derse geç kalınmasını nasıl alttan alır ki. Hoca kitapları açmamızı söyledi. Bu ders bana kesin takacaktı. Bu arada tek oturmuyorum. İlk hafta gelmeyen bi çocukla oturuyorum. Pek konuşmadık. Neyse,konuyu işledi . Ve bana takmadan ders sona erdi. İçime huzur doldu ama fazla sevinmemeliydim. Bir dersi daha var. 20 dakikalık öğle tenefüsü. Bu sefer çocuklarla aşağı indim. Kantinden bir şeyler alıp duvar kenarında yedik. Ve tabi çocuklar basketbol oynamaya gittiler. Bu sefer Sezen yoktu. Dilara ve Gamze vardı. Onlar sohbet ediyor, konuları bitince Gamze bana dönüp benimlede iki çift laf ediyordu. O sırada Ali geldi ve cep telefonuyla cüzdanını tutmam için bana uzattı. Ben şaşkın şaşkın Ali'nin suratına bakarken Ali cep telefonunu elime tutuşturuverdi.Ceyhun'la Mehmet de gelip ceplerinde anahtar telefon ne varsa Dilara'ya verdiler. Bu kız bana biraz sinsi geliyor! (Yine ön yargı). Belkide güzel diye mi kıskanıyorum acaba. Daha sonra Mehmet terlemiş bi vaziyette geldi yanıma oturdu. Kaç dakika var dedi ve telefonunu Dilaradan istedi. (daha 7 dakika vardı). Hanife hocanın onlara neden kızmadığını sordum. Geçen seneden beri tanır ve sever bizi dedi. (bide ayrımcılık mı yapıyordu bu karı) Daha sonra Ceyhun geldi. Dilaranın yanına oturdu. Kravatını çıkartıp Dilaraya verdi. Sevgilimiydi bunlar?! 5 dakika kala ben sınıfa çıkıyorum dedim. Elimdeki Ali'nin telefonunu da Gamze'ye verdim. Zil çaldı ve ardından çocuklar geldi. Ali de bizim sınıfa girdi bana telefonunu sordu. Telefonunu Gamzeye verdiğimi söyleyince tip tip baktı. Yanlış bir şey mi yaptım diye düşünürken Ali,

'' Sana emanet ettiğim şeyi başkasına verme bir daha '' dedi. Allah Allah! Onlar dururken bana niye verdiğini soramadan çıkıp gitti sınıftan. Biraz havalı bir tip. Aldırış etmedim çünkü tarih dersinin bitmesini dört gözle bekliyorum. Dersi yine gayet güzel bi şekilde anlattı ,bende can kulağıyla dinledim. Ders sonunda bi kaç kişiyi kaldırıp soru sordu. Beni kaldırır diye bekledim ama kaldırmadı. Zil çalınca çıkıp gitti. Sonra ki ders İmirzalıoğlunun dersiydi. Kenan Hocaya isminden ve tipinden dolayı İmirzalıoğlu deniyormuş ,Mehmetler'den öğrendim. Derste biraz sıkıldım ve arka tarafa doğru baktım. Ceyhunla göz göze gelince kafamı çevirdim. Ne kadar soğuk bi çocuk bu ya.

Çıkışta tek başıma eve döndüm. Onlar diğer arkadaşlarını beklerken ben de yüzsüz gibi davranıp onları beklemek istemedim... Eve gelip üstümü değiştirdim. İyi ki korkak gibi davranmadım ve okula gittim. Teyzem gelene kadar İnternette takıldım. Facebook'tan mesaj gelmiş, Melis mesaj atmış. ''Arkadaşlık isteği gönderdim'' diye. Amacı ne bunun? İsteği kabul ettim ve daha sonra bilgisayarı kapattım. Teyzem gelince yemek yedik. Teyzem eve evrak getirmiş. O işleriyle uğraşırken bende uyumak için odama çekildim...

SERİN (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin