Bölüm 19

1.5K 62 0
                                    

İlk iki tenefüs bahçeye çıkmadım. Sırada mayışmıştım ve Melis ile konuşuyorduk. Çok heyecanlı olduğunu eğer akşam konuşurlarsa yarın bana noktasından virgülüne her şeyi anlatacağını söylüyordu. Bir zamanlar bende olan heyecanı şuan Melis'te görüyordum. Gerçi hala Ceyhun'u aklımdan çıkarabilmiş değildim ve bu yaptığımdan dolayı kendimi suçlu hissediyordum. 20 dakikalık arada karnım acıktığı için kantine indim sandviç alıp çocukların yanına gittim. Ali yoktu. Daha sonra Ali'de elinde yemekle yanımıza geldi.  O sıra Mehmet Ali'ye sırnaşıyordu şakalaşıp gülüştüler.Sanırım önceki tenefüste gönlünü almıştı. Ali yanıma oturdu. Bende bana olan tepkisini öğrenmek için 'Afiyet olsun' dedim. Oda ''Sağol deyip'' elindeki yemeğe gömüldü. O sıra bende yemek yiyordum ve hiç değilse ''Sana da afiyet olsun'' gibi bir şey bekledim. Ama tam anlamıyla hala aynı tavır takınıp takınmadığını anlamadım. Yemeğimiz bitince ''Basketbol oynamayacaksın galiba''  dedim. Hayır anlamında ''cık'' gibi bir ses çıkardı. Hala aynı tavırdaydı ve Mehmet'le arasını düzelten biri benimle düzeltmiyordu. O sıra acaba ben fark etmeden başka bir şey mi yaptım diye düşünürken Ali yanımdan kalkıp  gitti. Bende sinirlendim ve zil çalmadan sınıfa çıktım. Mehmetler sınıfa gelincede bir şey olmamış gibi ''Ee barıştınız mı Aliyle?'' dedim. Oda ''evet'' dedi. Demek ki ben bilmeden bir şey yapmıştım. Daha sonra dersler bitti. Bu arada sınav tarihleri belli bile olmuştu. Okul çıkışı potaya gittik ve Ali Mehmet'le basketbol oynamak için sahaya girdi . Bende Sezen'i ikna ettim ve sahaya girdik. Ceyhun'la Dilara'nın samimi hallerine katlanmaktansa basketbol topuyla eğlenmeyi tercih ettim. Gamze'de Ceyhunlarla bankta oturuyordu. Ben hırkamı belime bağladım hiç değilse eteğimin zıplarken kalkmasını önlüyordum. Basket atınca Mehmet'le Sezen ooo gibi tezahurat yapıyordu bende o sıra Ceyhun'a bakıyordum  ama Ceyhun Dilara'yla oyalanıyordu. Kendimi mutsuz hissediyordum. Ali desen hala aynı tavırdaydı top gelince smaç basıyordu. Top yine bana geldiğinde Ali ben biraz dinlenicem diye sahanın içinde yere oturup sırtını tellere yasladı. Bende fırsattan istifade topu Sezen'e atıp ''Bende yoruldum ya'' deyip ve Ali'nin yanına gittim eteğimi toparlayıp zorda olsa oturdum. 

''Bi şey mi oldu ?'' dedim. 

''Ne gibi ? '' dedi. 

Bende sabahtan beri bana tavır aldığından bahsettim ve oda 

'' Sana öyle gelmiş '' dedi.  Daha çok sinirlendim 

'' Emin misin ?''  

'' Öfff!'' deyip kafasını öteki yöne çevirdi. 

Öfff mü? Ben onu bilmeden  kırdım diye hatamı anlamak için gelip konuşma gayreti gösteriyorum ' Öffff !' deyip kafasını çeviriyor. Bence bu biraz saygısızlık. İyice sinirime dokundu, çünkü hem dalga geçermiş gibi konuşmuş hemde kaale almamıştı.  Çok sinirlenmiştim ve daha kötü bir şey dememek için sinirle kalktım sahadan çıktım ve sahanın tel kapısını sertçe çektim. O çekmeyle kapı öyle bir ses çıkardı ki (bu hoşuma gitmişti).Bu sesten sonra Ceyhunlar kafasını kaldırıp bana bakmaya başladı bende Ceyhunların bankında duran çantamı alıp evin yolunu tuttum. Kral bi tripti bence bu yaptığım. Kendimi mutsuz hissetmekte de haklıyım. Ali'nin zaten havalı bir tip olduğunu biliyorum ama ben ona değer verip konuşuyorsam hiç değilse  bana değer vermiyorsa bile saygı duyması gerektiği düşüncesindeyim. Eve geldiğimde sinirim biraz yatıştı. Teyzem gelmemişti. Biraz derslerime bakmak istedim ama bakamadım. Odaklanamadım. Ali'ye yarında bu tribi devam ettirmede kararlıydım ama onun ne kadar umrundaydı. Üstümü değiştirip yatağa yattım. Tabi ki aklımda başka şeyler vardı. Mutsuz olma sebebimi sadece bir şeye bağlıyordum. Aslında böyle olaylarda insanlar kendinden başkasını görmez ve ufak bir olayı kendi hayatının tümünü mutsuz edecek bir probleme dönüştürmede ustadır diye düşünüyorum. Daha sonra yapacak bir şey bulamadım ve verilen ödevleri tamamladım. Molalarda Dilara'nın yerine kendimi koyuyordum. Ceyhun'a aşık değildim ama onu yanlış anlamam ve ona karşı umut beslemem büyük hataydı. Çünkü ona karşı olan hislerimi bastıramıyordum. Ondan kopmak biraz zor olacak gibi...

SERİN (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin