Bölüm 31

1.4K 68 0
                                    

Sabah yataktan kalkasım gelmedi... Bu akşam olacak tanışma faslını hatırlayınca  yorganı kafama çektim. Daha sonra fenalık geldi ve öfleyerek yorganı açtım. Biraz öyle tavanı seyrettim. Sonra zorda olsa kalktım. Dışarısı bembeyaz olmuştu. Telefona baktım 2 tane mesaj. Biri Ali'den. ''Günaydın bal'' yazmıştı. Tabi ben bunu okur okumaz eridim. ''Günaydın bal '' diye aynı şekilde mesaj yolladım. Böyle konularda yaratıcı değilimdir. 2. mesaj Sezendendi. ''Nasıl oldun?'' Sezen'e mesaj atmak yerine aradım. Al'iyle konuştuğumuz gibi bugün bir şeyler yapalım dedim. Akşama eve gelecektim ama hiç değilse o saate kadar kafa dağıtmam lazımdı. Sezen de ''Ben bizimkilere haber veririm'' dedi. Telefonu kapatıp tuvalete girdim. Yüzümü yıkayıp saçımı başımı düzeltip çıktım. Teyzem uyanmış mutfakta bir şeyler hazırlıyordu. Salona geçip masaya oturdum. Bir şeyler atıştırırken teyzem yapmış olduğu kızarmış ekmekleri getirdi. Hiç konuşmadan kahvaltımızı ettik. Masayı toparlayıp odama geçip hazırlandım. Tabi Ali'ye de haber verdim. Teyzeme ''Yemeğe burda olurum '' diyerek çıkmıştım. Potaya geldiğimde Ceyhun bekliyordu. Elimde yaptığım kar topunu fırlattım. Sırtına çarpınca dönüp baktı. Güldü ve oda hemen yerden kar alıp bana fırlattı. Kaçtığım için gelmemişti. Melis'le Mehmet geliyor deyip ikinci kartopunu fırlatmasını önledim ve yanına gittim.  Çifte kumrular yine aralarını düzeltmişti. Ceyhun elinde yapmış olduğu kartopunu Mehmet'e fırlattı. Ben ve Ceyhun, Melis'le Mehmet'e karşı kartopu savaşı yapıyorduk.Ben elimde ki kartopunu Mehmet'e fırlatıyordum. Ceyhun'un fırlattığı top Mehmet'in başında patlayınca beni aldımı bi gülme... Kahkaha atarken Melis'in attığı karla kendime geldim. Nerdeyse enseme gelmişti ve içime giren kardan iki büklüm oldum. Savaş sona  ermişti ve Ali'nin geldiğini o an fark ettim. Ceyhun yaptığı kartopunu Ali'ye fırlatınca ben yine kahkaha attım. O sırada da montumun fermuarını açıyordum. Ali birden  Ceyhun'a sert çıkışınca gülmem bi anda kesildi. Melis'le birbirimize bakıyorduk. Ceyhun ''Abi eğleniyoruz işte'' dedi. Ali kafasını ya sabır dermiş gibi eğdi ve üstündeki karı temizledi. Bende montumu çıkarıp Melis'e ensemdeki karı temizlemesini söyledim. İçime girdikçe donuyordum. Montumu giyip Ali'nin yanına gittim.

''Bir şey mi oldu ?''

''Hayır''

''Ne bu asabiyet?''

Üstünü temizlemeyi bırakıp suratıma baktı. Hiç gülmüyordu. Bende inadına ona bakıyordum. Dişlerini sıkmaktan çenesi gerilmişti. Biz öyle dururken Dilara , Gamze ve Sezen geldi. Dilara, Ceyhun'la ayrıldığından beri pek takılmazdı bizimle ama bugün gelmişti. Sezen,

''Eee napıyoruz millet?''

''Kadıköye gidelim abi ''

''Bu soğukta nereye  ya caddeye bi cafeye gidelim işte'' gibi konuşmalar dönerken ben Ali'nin elini tuttum. Ellerim hem üşümüştü hemde elini tutmayı seviyordum.

Ali 10 saniye sonra bi fırsatını bulup elini çekti ve telefonuna baktı. Morali neye bozulmuştu anlamadım. Bugün çok keyifsizdi ama bu hareketi sinirime dokundu. Bende umursamadan yanından uzaklaşıp kızların yanına yürüdüm. Onlar kararlarını vermişlerdi. Caddedeki cafeye gidecektik. Ali'nin bana ders çalıştırdığı yere. O cafeyi çok seviyordum. Hem koltukları rahattı hemde içerisi sıcacıktı. Kapıdan girdiğin an kahve kokusu burnuna kadar geliyordu. Yabancı filmlerde olan cafelere benzetiyordum.

 Biz yürümeye başladık. Ali Sezen'le arkadan geliyordu. Ben Dilara'yla yürüyordum. Çok severiz ya birbirimizi. Dilara Ceyhun'dan kaçtığı için yanımda bitmişti. Gamze'yle de Ceyhun yürüyordu. Çifte kumruları söylememe gerek yok. Biz cafeye doğru yürürken Dilara bana ''Nasılsın?'' dedi. İlk önce bana mı diyor diye etrafa baktım. Bu kız ilk defa hatrımı soruyordu. Şaşırarak ''iyiyim sen ?'' dedim. ''iyi işte'' dedi. Daha da konuşmadık. Cafeye geldiğimizde Uzun, geniş koltuklu masaya yöneldiler. Ben Ali'yle yanyana oturmayı beklerken Ali tekli koltuğa oturdu. Bende umursamadan uzun Koltuğun en başına oturdum. Yanıma Ceyhun onun yanına da Dilara geldi. Dilara'yla göz göze geldik. Kız bariz çekiniyordu ama bilerek oturmamıştı. Öyle denk gelince kalkamadı da çünkü diğer yanına Gamze oturmuştu. Karşımda Ali oturuyordu ama suratına bakmıyordum. Eldivenlerimi çıkarmış onlarla masanın altına oyalanıyordum. Ali kafasını eğip masanın altında neyle uğraştığıma baktı. Telefonla uğraşmıyordum. Onun için baktığına eminim. Ceyhun ''Eldivenlerin güzelmiş'' dedi. Bende gülümseyerek ''Sağol '' dedim. O an Aliyle göz göze geldik. Yine Sert, tepkisiz suratını takınmıştı. Çenesi gerginleşmiş bana bakıyordu. Kızdığı her halinden belliydi. Öyle sinirli bakıyordu ki kafamı çevirdim. Ceyhun'la olan muhattabıma sinirleniyordu. Beni kıskanıyordu... Evet ya beni Ceyhun'dan kıskanıyordu ! Bu haliyle daha çekiciydi. Kıskanılmak ne güzel bir duygu. Tabi aynı şey Ali için geçerli değildi. Aptal kızlar gibi kıskandırmaya çalışmayacaktım. Ali zaten yeterince olgun bir çocuktu ama sinirlenince mantıklı düşünemiyordu. Ceyhun'u unuttuğumu anlaması lazımdı. Her neyse Ceyhun'la ben muhattap olmamaya çalıştıkça Ceyhun bir şeyler anlatıyordu. Diğer tarafında Dilara olduğu için o tarafa  yönelmiyordu bu yüzden sürekli benimle muhabbet ediyordu. Bende ara sıra Ali'ye bakıp Ceyhun'la muhabbet ediyordum. Bi ara gerçekten kıskandırmaya çalışıyormuş izlenimi verdiğimi fark ettim. 

''Uff sıkıştım bu koltukta yaa, Ali yer değişelim mi?'' dedim. Ali bu teklife hayır demezdi zaten. Ali ayaklanınca Dilara da ayaklandı. '' Ben oraya geçebilir miyim?'' dedi. Kız Ceyhun'dan kaçacak yer arıyordu. Bende olumlu şekilde kafa salladım. Ali benim yanıma oturmaya yeltenince Ceyhun yana kaydı. Ceyhun'dan kurtulmuştum. Ali yanıma oturdu ama hala soğuk davranıyordu. Bende bir şey yapmadım. Sipariş verdiklerimizi içerken bir yandan da konuşuyorduk. Ali Şiledeki evlerine 3,4 günlüğüne gitmeyi teklif etti. Herkes bu teklifin ardından ''Gidelim abi kafa dağıtırız'' gibi şeyler  söyledi. Ailelere sorup izin alabilirsek böyle bi kaçamak iyi gelecekti gerçekten.

   Saat 5 e geliyordu ben kalktım. Akşama yetişmem gereken bi yemek vardı. Benle beraber Ali de kalktı. Ali beni bırakıp eve geçecekti. Bizimkilerle cafe de vedalaşıp yürümeye başladık. Yol boyunca konuşmadık. Apartmanın önüne geldiğimde Ali'yi yanağından öpüp kapıya yürüdüm. Arkamdan '' Serin '' diye seslenince kalbim hızla atmaya başladı. Adım ağzına ne kadar yakışıyordu. Yanıma geldi ,

''Özür dilerim ''

''Ne için ? ''

''Bugün olanlar için..''

Bugünün ne olduğunu biliyordum ama açık açık söylemesini istiyordum.

''Bugün ne olmuş anlamadım ?''

Suratıma tip tip baktı. Bende ona bakıyordum. Böyle şeylerden hiç hoşlanmazdı. Ben bakışmayı bölüp,

''Ne söylemek istiyosan açık açık söyle Ali '' 

Hala tip tip bakmaya devam ediyordu. Yani bi erkek için kıskandım demek bu kadar mı zordu. Baktım konuşmaya niyeti  yok öffleyip arkamı döndüm. Kolumdan tutup çevirdi. İşte yine sarılıyorduk. Yine aynı yerde. Çok romantiğiz. Bende ona sarıldım. Kafasını boynuma eğip bir şeyler fısıldadı,

''Seni Seviyorum...''

SERİN (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin