Bölüm 18

1.5K 64 0
                                    

Hafta sonunu geçirmiş pazartesi sabahı okulun yolunu tutmuştum. Kendimi pestil gibi hissediyordum. Dalmış giderken okul yolunda önümde Dilara ,Mehmet ve Ceyhun'u gördüm. Dilara'yla Ceyhun eleleydi. Yanlarına gitmek istemedim ve adımlarımı yavaşlattım. Daha sonra ne olduysa Mehmet arkaya doğru kafasını çevirdi ve bende bozuntuya vermeden gülümsedim. Hepsi birden durup onlara yaklaşmamı bekledi. Yanlarına geldiğim de Mehmet elini omzuma attı bende aynı tepkiyle geri indirdim. Aklıma Melis geldi ve Melis'e söz vermiştim Mehmet'le konuşacağıma dair. Mehmet'e onunla bir şey konuşmak istediğimi söyledim. Mehmet'te Ceyhun'a ''siz gidin bizim işimiz var'' dedi. Bu çocuk tam bir salak. Ben yanlış anlarlar diye  kendimi yırtıyorum bu çocuğun yaptığına bak. Gerçi artık umrumda değil (belkide umrumda) anlarlarsa anlasınlar. Okul yolunda dikildik ben ona kız arkadaşının olup olmadığını  dan diye sordum. Oda olmadığını söyleyerek sırıttı. Benimle ilgili bir şey sanıyordu ve daha fazla umitlenmesin diye Melis'ten bahsettim. Sırıtan çocuk bir anda ciddileşti ve şaşırdı. Hiçbir şey demedi. Bende ikna eder gibi konuşmaya çalıştım hiç değilse konuşun gibisinden bir şeyler zırvalayıp duruyordum.O sıra Ali tek başına yaka paça dağılmış bi halde geldi bizi görünce yanımıza yöneldi. O sıra Mehmet çıkıştı ve ''Özel bir şey konuşuyoruz kardeşim okulda görüşürüz'' dedi. Bu Mehmet'i ellerimle boğmak istiyorum. Ali affalamış şekilde bana bakıp kafasını çevirdi ve okula girdi. Mehmet'te onca düşünme sonucunda ''Tamam bi konuşalım o zaman'' dedi. Niye bu kadar nazlanıyorsa. Mehmet'te gözüne kestirdiği her kıza yılışma gibi bi potansiyel vardı ve Melis'le konuşma hakkında niye bu kadar düşündüğüne anlam veremedim. Melis güzel kızdı Dalgalı Sarı saçları, mavi iri gözleri, kalın dudakları vardı yuvarlak yüzlüydü hafifte balık etliydi . Süslü  ve bir o kadar da bakımlıydı. Dışardan tatlı duruyordu ama biraz bana konuşmaları salak gibi geliyordu. Yani konuşma şekli tiki kızlar gibiydi. Okula girdiğimde Ali , Ceyhun ve Dilara, Gamze ,Sezen aynı yerdeydiler ve Gamze'yle Ali bize doğru bakıyordu. Ali kafasını çevirdi sanırım Mehmet'e biraz bozulmuştu. Gamze ise gülümsedi. Yanlarına gittiğimizde Ali telefonuyla uğraşıyordu ve Günaydın derken hiç kafasını kaldırıp suratımıza bakmadı. Mehmet yine normal haline dönmüştü ama Ali umrunda değildi. Daha sonra sıraya geçmek üzereyken Ali çantasını almak  için duvara doğru gidiyordu bende çantamı almış sıraya doğru giderken bana çarptı. Bende kasten yaptığını düşünerek ''oha'' deyip gülerek ona bakıyordum. Ama çok ciddiydi bana sert sert baktı ve çantasını alıp kendi sırasına geçti. Biraz bozulmuştum biraz da salak durumuna düşmüştüm. Sanki ben bir şey yapmış gibi bana da tavır alıyordu. Sınıfa girdik . Melis bana gömülmüş şekilde ne olup bittiğini soruyordu. Çocuklar arkamızda değildi sınıftaydılar ama hiç değilse biraz daha rahat  konuşabiliyorduk.Bende Mehmet'in konuşma meselesini onayladığını söyledim. Akşama netten konuşursunuz nasıl olsa eklisiniz dedim. Melis mutluluğu gözlerinden okunuyor gibiydi . O sıra kendimi düşündüm ve yine ümitsizliğe kapıldım. Aslında Melis iyi bir kız ve ben mutlu olamıyorsam başka bir kız mutlu olsun gözüyle yanaşan biri gibi görüyordum o an kendimi. Ama Mehmet'inde huylarını az çok biliyordum ve Melis'i üzer diye düşünüyordum. Melis büyük bir hata yapıyordu ama farkında değildi. Melis'te benim Ceyhun'a yaptığım gibi Mehmet'e içten bir sevgi, umut beslemişti. Ben ne desem de pek umrunda olmayacak, bir kulağından girip diğerinden çıkacaktı. O yüzden fazla bir şey demedim nasıl olsa ben üstüme düşen görevi biraz geçte olsa yapmıştım. Mehmet'te onu seven bir kızın değerini bilecek kadar akıllı değildi. Melis'e üzülsem mi üzülmesem mi kararsız kaldım. Her şey için umarım iyi olur dedim içimden. Daha sonra hoca girdi yoklamayı alırken bende Mehmet'e dönüp Ali'nin sabahki olaya bozulduğunu söyledim. Oda ben onun gönlünü alırım tenefüste dedi. Ceyhun o sıra ne olduğunu sordu ama ben anlatmadan kafamı çevirdim. Mehmet anlattı zaten.

SERİN (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin