Bölüm 12

1.8K 74 4
                                    

Uyandığımda saat 3'ü geçiyordu. Yüzümün gözümün şiştiğini hissedebiliyordum. Bir süre odadan çıkmadım. Aslına bakılırsa biraz çekiniyordum ve biraz da utanıyordum. Daha sonra kapıyı açtım. Üst katta bir odada uyuyordum ve kimse görünmüyordu. Bende tuvaleti aramaya koyuldum ve buldum. Yüzümü yıkadım ve biraz da olsa kendime geldim. Kendimi toparlayıp aşağı indim. Mutfakta da biri yoktu. Salona doğru kafamı uzattığımda Ali telefonla konuşuyordu ve beni gördü. Umarım çocuklara onlarda olduğumu söylemiyordur diye düşündüm. Bu benim için hoş bi durum değil. Ali'yle okulu kırdığımı ve aramızda bir şey olduğunu sanacaklardı. Böyle düşünceler beni rahatsız ediyor çünkü. Sanırım benim ne yaşadığım veya ne yaşamak istediğimden çok, etrafın benim hakkımda ne düşündüğüne daha çok önem veriyorum. Zaten böyle yetiştirilmiyor muyuz ? Bu düşüncenin ne kadar yanlış olduğunu düşünsekte değiştirmek için hiç çaba göstermiyoruz. Zaten çaba göstersek bile yıllarca süre gelen bu gibi kalıplaşmış düşünceleri değiştiremeyiz. 'Aman kızım eve geç gelme komşu ne der? . Aman kızım erkeklerle dolaşma millet arkandan konuşur.' Bu gibi düşünceler modernleşmiş ya da modernleşmeye çalışan fakat ilkel zekalı toplumlarda oldukça sık rastlanan bir durum. Tabi ki istisnalarda var ama ne derler bilirsiniz kaidelerin yanında istisnaların pek bir önemi olmuyor. Ali telefonu kapattıktan sonra nasıl olduğumu sordu. İyi olduğumu söyledim. Telefonda kiminle konuştuğunu soramadım ama kendi söyledi. Ceyhun aramış ve teyzem okul çıkışıma gelmiş. Okula hiç gelmediğimi söylemişler Ali bunları anlatırken içimdeki intikam duygusunun yavaş yavaş zafere ulaştığını hissedebiliyordum. Ali'yse benim onlarda olduğumu söylemiş. İşte bu hiç iyi olmadı...Aklımda çocukların kızların ne düşüneceği geçiyordu. Ali'yle bunlar ne iş , Ali yine çapkınlığını konuşturuyor gibi konuşmalarının kulağıma geldiğini hissedebiliyordum. Aslında biraz da Ceyhun'un tepkisini merak ediyordum. Neden merak ettiğimi bilmiyorum ama belkide buda insanın kendine bile söyleyemediği gerçeklerden biridir. Ve neden merak ettiğimi bilsem de bilmiyormuş gibi yapmam, kendimi kandırdığım anlamına geliyordu sanırım. Çocukların potada olduğunu ve istersem inebileceğimizi söyledi. Bende olur der gibi kafamı salladım. İçerden Nermin teyze geldi. Kendimi nasıl hissettiğimi, kötü hissediyorsam akşam yemeğe kalmamı , yardım edebileceği bir şey varsa söylemem gerektiğini söyledi. Nazikçe redettim. Ali'yle Potaya inmek için ayakkabılarımızı giydik. Kalbim heyecandan yerinden çıkıcaktı ve sanırım onların yanında Ali'ye biraz mesafeli davranmalıydım. Gerçi Ali'nin suçu neydi. Bana yardım etmekten başka bir şey yapmayan birine etraf ne der diye takındığım tavra bak. Etraf ne der derken sanırım Ceyhun'u kastediyorum. Aman her neyse. Ben böyle düşüncelere dalmışken bizimkiler banka toplanmıştı. Yavaş adımlarla yanlarına vardık. Ben hiç bir şey olmamış gibi davramaya çalışıyordum ve sanırım kendimi kasıyordum. Yanlarına vardığımızda hepsi bizden açıklama beklermiş gibi suratımıza bakıyordu...Allah'tan Sezen konuştu da ortamdaki sessizlik dağıldı.

Şakayla karışık

'Siz okulumu kırdınız bizden habersiz ' dedi.

Bende ''aslında pek öyle sayılmaz'' dedim.

Yine ortama sessizlik hakim. Dilara'ysa umursamaz tavırla elindeki telefonla uğraşıyor. Ceyhun, teyzemin okula geldiğini beni sorduğunu ve haber alırsak ona bildirmemiz için telefon numarasını bıraktığını söyledi. Ona dönüp Ali'yle konuştuktan sonra ona haber verip vermediğini sordum oda haber verdiğini söyledi. Bende ister istemez 'çok iyi ya !' dedim. Teyzemin benden haberi olmuştu bile... Ama böyle bi tepki beklemiyorlardı benden. Eve gitmemin iyi olacağını düşündüm. Aslında bizimkilerin bakışlarından ve sorularından kaçmak istiyormuş gibiydim. Ve evin yolunu tuttum...

SERİN (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin