Bölüm 25

1.4K 76 2
                                    

Ertesi gün okula gittiğimde bizimkiler duvar kenarındaydı. Ceyhun da duvar kenarındaydı ama yanında Dilara yoktu çok şaşırdım doğrusu. Daha sonra Ali'yi gözlerim aradı ve direkt basketbol oynanan yere baktım evet ordaydı. Beni görmedi. Daha sonra gördü ve oyundan çıktı. (bu soğukta hala basketbol oynama derdindeydi) Ben o sıra duvar kenarına oturmuştum yanımda Gamze vardı.

Mehmet'le Melis barışmış okula giriyorlardı. Ali Gamze'yi biraz sağa kaydırdı ve yanıma oturdu. Nefes nefese kalmıştı. Mehmetler de yanımıza geldi. Ali yanımda olduğu halde kafasını çevirip bana bakıyor bense hiç aldırmıyormuş gibi basketbol oynayanlara bakıyordum. Duvara yaslanmış olarak otururken birden beni omzuyla ittirip geri çekildi. Ben hala hiçbir şey olmamış gibi başka taraflara bakıyordum ama gülmemek için zor tutuyordum. Bana hala baktığını hissedebiliyordum çünkü çok yakındık ama ne yapmaya çalıştığına anlam veremedim ve daha fazla kendimi tutamadım sırıtmaya başladım ve dönüp 'Niye bana öyle bakıyorsun ?' dedim. Hala bana gülüyordu. Ben gülmeyi bıraktım ama o gülüyordu.

'' Bi soru sordum '' dedim.

'' Duydum '' dedi. 

''Cevap verebilirsin. ''

''Verebilecek bir cevap yok'' dedi. Bunu söylerken bile hala gülüyordu. Daha sonra sıraya geçtik. Beni artık sevmekten vazgeçtiğine inandırmaya çalışıyordum kendimi ama önceki günlerden daha samimi davranmaya başlamıştı. İlk tenefüs çıkmadım. İkinci tenefüste çıkmadım çünkü felaket sancım vardı. Melis biliyordu. Her ay olan vakanın sancısı okulda vurmuştu. Resmen kıvranıyordum. Ceyhun'un morali bozuktu pek bir şey umrunda değildi. Mehmet ne olduğunu sorduğunda başım ağrıyor dedim. Melis'te konuyu geçiştirdi sağ olsun.

20 dakikalık arada da çıkmayınca Sezen Gamze ve Ali geldi sınıfa. Niye çıkmadığımı sordular bende başımın ağrıdığını söyledim. Zaten hava da soğuktu. Konuşmayı bile zar zor başarıyordum. Bu kızların çektiklerini hiç bir erkek çekemez. Askerlikten , ve emekli olana kadar çalışmaktan bahsediyorlar. Çocuk doğururken kadınların çektiği acıdan, ağda yaparken ki acıdan, regl sancısından , uzun saçı tararken yaşanan o acıdan bile haberleri yok bunların.. Daha sonra kızlar durumumu anladı ve Ali'ye de beni bırakması için bir şeyler söylediler. Daha sonra Ali de dışarı çıktı. 5 dakika sonra geldiğinde elinde su ve ilaç vardı.

İlacı Elif hocadan almıştı. Ağrı kesici olduğunu söyledi bende içtim.(ped önlemimi almıştım) Ali'nin regl sancısı çektiğimden haberi yoktu. Elif hocaya da başımın çok ağrıdığını söylemişti.Kafam sırada Ali'yi izliyordum. Hırkasını çıkarıp sıraya koydu. Sıra kafamı acıtırmış. (Hırkası çok güzel kokuyordu) Bende öylece onu izliyordum. Beni düşünmesi hoşuma gitmişti...Ona baktığımı anladı. Oda kafasını sıraya koydu. Birbirimize bakıyorduk. Ben utanıp kafamı cama doğru çevirdim. Biraz daha öyle durup tekrar ona çevirdim. Gözleri kapalıydı. Bende yüzünün her ayrıntısını izliyordum. Kaşları dümdüzdü.Kirpikleri benimkilerden uzundu. Burnu hafif sivri. Dudakları pek kalın değildi. Ben onu öyle dikkatlice süzerken

'' Bana öyle neden bakıyorsun? '' dedi. Sanırım sabahın intikamını alıyordu. Kedimizi tutamadık ve güldük ama çok kızarmıştım.

'' Sana bakmıyorum '' dedim (yalan!). 

'' Kime bakıyosun?'' dedi.

Cevap bulamadım... ''Susar mısın? '' dedim.

Güldü. Gamzeleri gözüktü. '' Sen aşağı insene ya'' dedim. 

''Dışarsı soğuk '' dedi.

Karnımın ağrısı hafiflemişti. Teşekkür ettim. Önüme düşen saçımı yüzümden çekti. Bizi dışardan biri görse kesin başka sonuç çıkarırdı ama niyeyse kimin ne diyeceğini artık umursamıyordum. Zil çaldı. Çocuklar geldi. Ali de bi daha ki teneffüs yine gelirim diyerek ayaklandı. Ben hala arkadan ona bakıyordum. Uzun boylu geniş omuzlu . Gömleği kravatı dağınıktı. Ama hırkasını bende unutmuştu. Bidaha ki teneffüs veririm dedim içimden. Ceyhun'la olmama nedenimi iyi bir şeye bağlamaya çalışıyordum ve bulamıyordum ya, sanırım onu buldum... Ders Tarihçi karınındı. Kafamı koymuştum. Ders anlatırken benim yine dinlemediğimi sanıp kaldırdı. Betim benzim atmış halde görünce iyi olup olmadığımı sordu. Başımın ağrıdığını ve ilaç aldığımı söyledim. ''Tamam kızım otur '' dedi. O hocanın bana karşı anlayışlı davrandığı ilk andı ve sıraya tarih attım ... Belki onun için belki de başka bir şey için... Camdan dışarıyı izliyordum. Yağmur yağıyordu. Bir yandan eve nasıl gideceğimi düşünüyordum. Konu işlendi ve zil çaldı. Kalbim daha hızlı attı. Ali yine geldi. Melis'ten rica edip yanıma oturdu. Çocuklarda yağmur yağıyor diye çıkmamıştı. Ceyhun bugün Dilara'yla hiç görüşmemişti ama sonra öğrendim ki Dilara okula gelmemiş. Melis Mehmet'in yanına geçti. Ceyhun Mehmet Melis yan yana oturuyordu. Daha sonra Gamze'yle Sezen geldi. Gamzenin yanımıza oturması için Ali benim tarafıma doğru kaydı. Daha yakındık ve kolunu arka sırama dayadı. Sırtıma veya belime  dokunmuyordu çünkü kafamı sıraya yaslar pozisyondaydım. Hala hırkasına yatıyordum zil çaldı. Hırkasını verdim. Çıkışta da bu yağmur devam ederse lazım olacaktı.

   Çıkışta yağmur dinmemişti hatta arada gök gürüldüyordu. Ali ile Sezenlerin sınıfı üst kattaydı . Mehmet'le Melis çıkmış Ceyhun'la bende sınıf kapısının ağzında onları bekliyorduk. Dışarıda yağmur yağıyor diye burda beklemek daha normaldi. Ceyhun'a iyi olup olmadığını sordum. İyi olduğunu söyledi. Bütün gün morali bozuktu. Onun o haline acıdım. Daha sonra diğerleri geldi ve aşağı indik. Yağmur yağmaya devam ediyordu. Kapşonumu kafama geçirdim. Ali'de de kapşonlu vardı. Hızlı adımlarla evin yolunu tuttuk.

Akşam kafamı yastığa koyduğumda bugünü gözden geçirdim. Sonra fark ettim ki istemsizce sırıtıyordum. Ne hissettiğimi bilmiyordum. Belki de ne hissetmek istediğimi bilmiyorumdur...

SERİN (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin