Bölüm 37

1.6K 61 0
                                    

(Multimedyadaki Serin ve Ali'dir.- Okuyacak olduğunuz bu bölümde -Gamze'nin yakaladığı fotoğraftır)

    Çocuklar akşam yemeği için mangal yakmak isteseler de biz kızlarla ilk günden girişmek istemedik ve makarna, salata , nugget , patates yapalım dedik. Erkeklerde el mahkum kabul etti. Ben daha önceleri makarna gibi basit yemekler yapmıştım. Teyzem çalıştığı için birçok şey yapmayı biliyordum ama kızartma hiç yapmamıştım. Sezen bir kere yapmış ama oda kızgın yağın sıçramalarına maruz kalmıştı. Biz mutfakta oyalanırken erkeklere de görev dağılımını yapmıştık tabi ki.

Mehmet yerleri vila da yapacaktı. Ev o kadar tozlu olmasa da 4 günü hapşırmadan geçirmek istiyorduk. Temizlik malzemeleri vardı Allahtan. Ali şömineyi yakacaktı başka ısınabileceğimiz şey yoktu. Ceyhun da mutfağın bahçeye çıkan kısımdaki tahta yeri süpürecekti. Ben makarna suyunu haşlarken kızartma için tencere aramaya koyulduk. Gamze o sıra aldığı domates ve bademle basit bir salata yapıyordu. Biz tencereyi bulduk ve buzluktaki patatesin yarısını kızartmaya karar verdik. Ve evet yağları süzmesi için delikli kepçeyi de çekmeceden kaptım. Yağı tencereye döküp kızmasını bekledik. Makarna suyunu da kaynamaya bıraktık. Bura da en kolay iş dondurulmuş olan nuggetları pişirmekti onu en sona bıraktık. Ve evet yağ kızmıştı. Soğuk patatesleri kızgın yağa nasıl atacağımızı düşünüyorduk. Ben bi tane uzunca kesilmiş patatesi tencereye fırlattım. Nasıl bi kızartma tarzıydı bu. Benim o patatesi kızgın yağa atmamla yağ foşladı resmen. Biz Sezen'le birbirimize bakıp gülüyorduk. Ben elime aldığım bi avuç patatesi tencereye yukardan bırakıp kaçarak uzaklaştım. Tabi ki yağların sıçramalarından kaçamamıştım. Sezen pişen patatesleri almak için tabak istedi. Ben ikinci kez baktığım dolapta uygun bi tabak bulup tezgaha koydum. Sezen patatesleri tabağa aldı ve bana

''Hazır mısın?'' dedi.

Bende '' Hazırım komutanım '' dedim.

Yine gülmeye başladık. Gamze dedi '' Durun ben atarım patatesleri.'' Gamze avuçladığı patatesleri gayet rahat bi şekilde tencereye koymayı başardı. Patates kızartma konusunda da uzmanlaşmıştık ve yarım poşet patatesi kızarttık. Tabi ben o sırada kaynayan suya makarnaları atmıştım ve makarnalar yumuşamıştı bile. O sıra biz süzmek için süzgeci aramaya koyulduk. Hiç bi yerde bulamayınca Ali'ye sordum. Ali şömineyi yakmıştı bile. Süzgeci istediğimde dudağını bükerek ''Süzgeç mi ? Bilmiyorum ki..'' dedi mahcup bir şekilde. Yuh yani. Kendi evinde hiç mi mutfağa girmiyordu bu çocuk. Mutfağa geldiğinde derince bi çekmeceyi açtı ve evet süzgeçlerin yerini bilmeyen çocuk ilk denemesinde eliyle koymuş gibi buldu. Ben makarnayı süzdükten sonra yağ almadığımızı fark ettik. Eveet işte bu süper ! Yağsız lapa bir makarnaya ne dersiniz ? Ali ''Bayılırım '' dedi. Bende dönüp 32 diş sırıttım. Yazdan kalan sıvı yağ olur mu ? dedi. Gamze ''Olur '' dedi. Çünkü onlarda yazlıkta kapalı bıraktığı yağı uzun bi süre sonra kullandıklarını söyledi. Bizde kabul edip tencereye döktük. Ben makarnayı tencereye boşaltım tuzunu da attım. Sezen tavaya dizdiği nuggetları ısıtmaya başladı. Bizde Gamzeyle salondaki büyük yuvarlak masayı hazırlamaya koyulduk...

    Yemeklerimizi afiyetle yedikten sonra kızlar olarak sofrayı topladık. Bulaşık makinesine dizelim nasıl olsa 4 güne dolar yıkar yerleştiririz dedik ama makinenin nasıl çalıştığını bilmiyorduk. Neyse dolsun onunda çaresine bakardık. Dinlenmek için salona geçtik. Salonda köşe koltuk vardı. Gri renkli 3'lü koltukta vardı. Ve birde deri tekli bir koltuk . Salonun genişliğini artık siz düşünün.  Ben gözüme kestirdiğim 3'lü koltuğa uzanmak için gidiyordum ki tekli deri koltukta yayılmış bi şekilde oturan Ali yeltenip bileğimden tuttu ve kendine doğru çekti. Ben ayakta o oturmuş bir biçimde ellerini belime sardı.

''Yoruldun mu ?y'

Yorulmuştum ama çaktırmadım.

''Yoo..''

Gülümsedi. Ne kadar da tatlı oluyor... Ben ona içim erimiş şekilde bakarken , belimde çekip kucağına oturttu. Yorulmuştum gerçekten. Oda yorulmuştu. Zaten araba kullanmakta öyle dışarıdan görüldüğü gibi kolay bir iş değildi. Ben onun kucağındayken o kafasını boynuma gömdü. Ben boynumdan gıdıklanan biriydim ama sonsuza dek öyle kalabilmek için gıkımı çıkarmadım. Her nefes verişinde nefesini boynumda hissediyordum. O orda uyusa ben kıpırdamadan beklerdim.

''Çok güzel kokuyorsun..''

İçimden ''Parfüm şişesinin yarısını boşalttığım içindir.'' dedim. Ama gülmemek için dudaklarımı sıktım. Onunda kokusunu alabiliyordum. Daha sonra Mehmet'in sesiyle irkildim.

''Hoop hoop aile var..''

Karşı ki koltukta Gamze'yi elinde fotoğraf makinesiyle gördüm. Gamze Mehmet'e bakarak,

''Aşkın fotoğrafını yakaladım bile...''

Gamze gerçekten aşkın fotoğrafını mı yakalamıştı.. Ben yerimden gayet memnundum. Ali derin bi nefes alıp kafasını boynuma dahada bastırdı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Nefesinin sıcaklığını iliklerime kadar hissetmem yetmiyormuş gibi boynumdan öpmeye başladı. İrkildim ama çekilmedim. Bunu ilk defa yaşıyordum... Hoşuma gitmişti. Ali'nin herkes içinde bu kadar rahat tavır takınmasına da alışmıştım. Kafasını boynumdan çekince birbirimize baktık. Dudaklarıma doğru yeltenince kafamı çevirdim.  Allahım ! Napıyorum ben...

Daha önce kimseyle öpüşmemiştim.. Ne yapacağımı şaşırmış bi şekilde kalkıp Sezen'e,

''Şey, aldığımız çerezleri hazırlasak mı?'' dedim.

Sezen de canım benim , hemen olur deyip ayaklandı. Hem kaçmak istemiyordum, hem kaçmak istiyordum. Çok stres olmuştum. Utanmıştım ve kızardığımı hissediyordum. Bi an ateş bastı ama kendimi mutfakta toparlayıp çerez , cips , çikolata tabaklarını salona taşımaya başladık. Herkes koltuğa yayılmıştı ama şöminenin önüne yere dizdik. Böylece herkes yere oturmak için indi. Ali dolaptan 3 tane bira getirdi. Şöminenin orda sohbet edip atıştırıyorduk. Bu ortamda bile okuldan konuşuyorduk. Çoğu kişinin hakkında bilmediğim o kadar çok şey varmış ki.. Bi nevi dedikodu yapıyorduk. Mehmet '' Kızlar siz içmiyor musunuz ? '' deyince Sezen ''Aslında içsek mi ya ?'' dedi. Gamze ''Durun ben getiriyorum'' dedi. Daha önce hiç bira içmemiştim ki. Aklıma Ceyhun'un doğum günü partisinde Ali'nin dedikleri geldi. ' Sen daha küçüksün abisi..'  Ben de gayet profesyonel içiciymiş gibi tavır takınmaya başlayıp '' Bi büyük devirelim'' dedim. Bunun üzerine çocuklar kahakahayla gülmeye başladı. Ben de tabi onlarla beraber güldüm. Gamze'nin uzattığı bira kutusunu alıp açtım. Ali, ''Sen daha önce içmiş miydin hiç ?'' dedi. Bende tabi profesyonel içiciyim ya... ''Evet'' diyiverdim ve biradan bir yudum aldım. Suratımda hiç bir ifadeye yer vermemeye çalışıyordum ama biranın tadı bok gibiydi.Bunu nasıl içebiliyorlar. Gamze yazları arkadaş ortamında içiyormuş. Kız gayet rahat bir şekilde kafaya dikiyordu. Sezen de denemişti ama sevmiyordu. Yine iki üç yudum alıp kutuyu Mehmet'e uzattı.

''Yok ya ben içemicem bunu'' dedi. Ohh kız ne güzel doğruları söyleyip sıyrıldı... Bense Ali'nin sözünü hatırlayıp birayı kafama dikip ardından da acı tat gitsin diye ağzıma cips tıkıyordum....

SERİN (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin