Bölüm 82

876 46 1
                                    


Uyandığımda dün yaşanılanlar bir bir geldi aklıma. Uzun bi aradan sonra yüzümde koca bir gülümseme oldu. Pazartesi okullar açılacaktı. 2 gün kalmıştı. Yatakta düşüncelerden sıyrılıp biraz gerindim. Daha sonra komidinin üstündeki telefonuma uzandım. Tabi ki hattımı takmıştım. Bi mesaj gelmişti.

" Uyanınca yaz "

Gönderen : Ceyhun

Merak edip bir an önce " Günaydın " yazdım. Mesaj beklerken telefonum çaldı.

"Alo " gayet resmiyim.

"Günaydın "

"Günaydın Ceyhun "

" Napıyosun ?"

" Hiç yatakta uzanıyorum. Bir şey mi oldu ?"

" Şey bugün görüşebilir miyiz ? "

" Olur da önemli bir şey yoktur umarım "

" Yok ya sana vermem gereken bir şey var da "

O zaman aklımda şimşekler çaktı. Kalbim hızlandı. Daraldım resmen. Doğum günüm için Ali bir şey göndermişti. O heyecanla hemen kabul ettim. Acele şekilde hazırlanıp kahvaltı etmeden evden çıktım. Potada beni bekliyordu. Hızlı adımlarla yanına ulaştım.

" Meraklandım koşa koşa geldim "

" Sakin ol " deyip sırıttı. Nasıl sakin olabilirdim. Bir an önce versin şu vereceği şeyi diye aklımdan geçirip duruyordum. Daha sonra cebinden tatli pembe bi kutu çıkarttı. Yoksa tahmin ettiğim şey miydi ? Ali bana evlendirme teklifi mi yapiyordu.

Uzaktan arkadaş vasıtasıyla ancak bu olabilirdi. Evet. Tabi ki bir süre beynimin içinde saçmaladıktan sonra kutuyu panter gibi kaptım. Ve o hızla açtım. Tabi ki bir yüzük değildi. Ucunda kalp olan gümüş bir kolyeydi. Bana kolye göndermişti. Ceyhun'un suratına bakarak bir şeyler söylemesini bekledim.

" Dün doğum gününde veremedim kusura bakma " dedi. Dün dedi. Veremedim dedi. Kusura bakma dedi. Bu olayın içinde Ali falan aradım yine. O an başımdan aşağı kaynar sular döküldüğünü hissettim...

"Te...Teşekkür ederim " diyebildim zar zor ve arkamı dönüp eve yürümeye başladım. Bu nasıl bir hayal kırıklığıydı böyle. Ceyhun'a ayıp ettiğimi yolun yarısında fark ettim ama o sıra kendime kızmakla meşguldüm. Ne kadar salaktım. Ve ne kadar komik.. Odama girip yere oturdum. Boş boş bakıyordum etrafa.

**

Öğlen midemin bulanmasıyla bir şeyler atıştırdım . Teyzem ve Serkan işten dönmemişti henüz. Bende televizyonun karşısında uyuya kalmışım. Birkaç saat sonra bir eli yanağımda hissedince uyandım. Serkan'ı bana eğilmiş görünce uzandığım yerden fırladım. Uyku sersemi ayılmaya çalışırken

" Teyzem nerde ?"

"Işte gelmedi daha "

"Sen niye geldin ?" deyince güldü.

" Erken çıktım bugün " dedi.

Kafa sallayıp odama geçtim. Teyzemin gelmesine bi saat vardı. Vakit geçsin diye bilgisayarı açtım. Ana sayfada Sezenler doğum günümde çekilmiş toplu fotoğrafları koymuşlardı. Hepsini tek tek beğendim. Daha sonra mesaj bölümün de Ali'den mesaj vardı ve hemen açtım.

" Iyi ki doğdun Serin " yazıyordu. Gözlerim doldu. Cevap vermeden hemen çıktım. Heyecan ve hayal kırıklığını bir arada yaşıyordum. Bu ne iğrençlikti. Bu ne soğukluk. Ne biçim bokluktu. Sinirlenmiştim. Üzülmüştümde. Boşvermeye çalıştım. Ceyhun geldi aklıma. Oda bana niye kalp aldıysa. Herkes işine geldiği gibi valla.. Ona da gıcık oldum ama ayıp ettiğimi farkındaydım.

*

Yemekler yenmiş koltuklara yayılmıştık. Teyzemle Serkan'ın vıcık vıcık harketlerinden bunalıp kalktım.

"Ben yatıyorum " dedim. Teyzem de,

"Bu saatte ? " dedi.

" Yorgunum uyuyacağım deyip çekildim odaya. Aslında ne uykusu. Öğlen uyumuşum zaten. Saat oldu 12, dön sağa dön sola tık yok. Malum yaz tatilinde uyku düzeni sapıtıyor . En son saate baktığımda 01.30 'u gösteriyordu. Bunalmıştım. Sigaranın tam vaktiydi ama kutu bittiğinden beri sigara almamıştım. Gözlerimi açmamaya özen göstererek uyumak için koyunları saymaya başladım.

138,139,140.. Derken kapım açıldı. Yine aynı korkuyla içimden koyunları saymaya devam ettim. Gözlerimi açmıyordum. İçimden sayıyordum. 10'a kadar çıkıp gitsin lütfen Allah'ım... Yakınım da nefesini hissediyordum. Derin bir nefes çekti tekrardan. Ne yaptığına anlam veremiyordum. Kim olduğunu da bilmiyordum. Görememiştim.. Üstümde ki çarşafı hafifçe çekti. Bi hamleyle döndüm sırtımı. Tekrar odadan çıkarken bi cesaret kim olduğuna baktım. Evet... Serkan... Ben Serkan'la nereye kadar bu korkuyla yaşayabilirdim ki.. Teyzem evimize bir sapık getirmişti. Odadan çıkar çıkmaz çarşafımı çekip ağlamaya başladım. Ben kime ne söyleyebilirdim. Kim inanırdı bana.. Tek çarem Abay'a mesaj atmaktı.

" Kapımın kilidini bir an önce yapman lazım ..."
Ardından kalkıp çalışma masamı kapının arkasına itip yatağıma geri döndüm. Sabaha kadar ağladım. İçim çıkana kadar ağladım. Hava aydınlandığında göz kapaklarımı daha fazla tutamadım ve uykuya daldım...

SERİN (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin