Bölüm 45

1.3K 52 0
                                    

Sabah uyandığım da yemek kokuları odama kadar çıkmıştı. Birileri kahvaltı hazırlıyordu. Giyinip yüzümü yıkayıp aşağı indim. Gamze kahvaltılıkları dışarki masaya taşıyor  Mehmet'te mangalda sucuk yapıyordu. Bahçede yemek yemek hoşlarına gitmişti belli ki. Sezen de Gamze'ye yardım ediyordu. Ali ortalıkta yoktu. Daha sonra bende kızlara yardım ettim. Ceyhun da uyanıp yanımıza gelmişti. Bizim Ali benden nasıl nefret ettiyse odadan çıkmamaya karar vermiş belli ki. Sofra hazırlandığında Sezen '' Serin Ali'yi uyandırsana '' dedi. Ben Sezene bakarken Ali'ye  nasıl kırgın ve sinirli olduğumu düşünüyordum. Onunla konuşmaya yeltenmeyecektim ama git Ali'yi uyandır diyor bu kız. Ben yavaş adımlarla salona gelmiştim ama hala yukarı çıkıpta Ali'yi uyandırmayı istemiyordum. Derken merdivenlerden inmeye başladı. Ben Allah'ıma şükürler olsun diye hemen mutfağa geri dönüp bahçeye çıktım. Sezenler masaya oturmuştu.

''Uyandırdın mı ? ''

'' Geliyo'' deyip kısa kestim . 

Ali geldiğinde kafamı kaldırıp yüzüne bile bakmadım. Ortaya o kalın sesiyle ''Günaydın '' dedi. Ben Yine tepki vermedim. Ali sandalyeyi çekip karşıma oturdu. Ben kafamı kaldırmadan kahvaltımı ettim. Sohbet ediyorlardı ama ben hiç sohbete katılmadım ve tabağımı elime alıp kalktım.

'' Mehmet eline sağlık. '' 

'' Afiyet olsun hayatım. '' Bunu bile umursamadan mutfağa geçip tabağımı makineye dizip yukarı çıktım. Önce dişlerimi fırçalayıp sonra abartısız makyajımı yaptım. Tuvalletteyken telefonum çaldı.

Hemen odaya gittim. Teyzem sanıyordum ama arayan Yaren'di. Yarenle yarım saat konuştuk. Buluşma ayarlamaya çalışıyormuş ama benim Şile'de olduğumu duyunca üzüldü. Ben gelince yine bi buluşma yaparız diye moralini düzeltmeye çalıştım ama kızın aklı orda ne boklar yediysem döndüğümde tek tek anlattıracak olmasıydı. Telefonumu kapatıp parfümümü üç dört kere fıslatıp kapıdan çıktığımda Kapının önünde Ali'yle karşılaştım. Bana bir şey diyecek gibiydi ama suratına ters ters bakıp yürümeye devam ettim ve merdivenlerden aşağı indim. Benimde bi gururum var. Dün beni öyle göt gibi bırakmasını yedirememiştim. Gerçi bırakmasaydı daha göt bi durum meydana gelebilirdi. Aşağı indiğimde Mehmet,

'' Çok güzel olmuşsun fıstık.'' dedi.

'' Ayy teşekkür ederim '' deyip şirin kızlar gibi sırıttım. Bide moralim bozukmuş gibi mi davranacaktım. Şöminenin yanındaki koltuğa oturunca Sezen uçarak yanıma kondu.

'' Bir şey mi oldu  ? ''

'' Hayır ...''

'' Çok yalancısın !''

'' Of evet ya aramız pek iyi değil.''

'' Kavga mı ettiniz ?''

'' Sayılır ' dediğim an Ali merdivenlerden iniyoRdu bende Sezene sus işareti yaptım. Sezen de başka bir şeyle ilgileniyoRmuş gibi kalkıp şömineye dal attı. Ali ,

'' Millet hazırlanın sizi gezdiricem '' 

'' Aaa nereye ya yine pestilimiz çıkacak..'' dedi Sezen

'' Arabayla götürücem kızım.''

'' Hee tamam o zaman hazırlanıyorum'' deyip yukarı çıktı. Çocuklarda üstlerini değiştirmeye arka odalara gitti. Gamze de Sezenin peşinden gidince aşağıda yine bizimkiyle kaldık.

Ben şömineyi izliyormuşum gibi yapıyordum ama onun gözlerinin  bende olduğunu hissediyordum. Kafamı çevirdiğimde ciddi ciddi hala bana bakıyordu. Bende umursamaz bir şekilde arkama yaslandım ve kafamı yanan ateşe doğru çevirdim. Neyse ki çocuklar hazırlanıp geldi. Daha sonrada kızlar indi. Evden çıkıp arabalara yerleştik. 

  İndiğimizde karşımda göl manzarası vardı. Burası çok güzel bir yerdi... Göl kenarına oturup manzaranın tadını çıkardık. Gamze tabi ki  fotoğraf peşindeydi.  Herkesi çekip duruyordu ve iyide yapıyordu. Bunlar hatıra olarak kalacaktı... Çocuklar bir şeyler konuşurken Sezen aramızda ne geçtiğini sordu. Bende açık açık anlattım. Kız gözleri açık açık beni dinliyordu. O sırada Gamze hala fotoğraf çekiyordu. Böyle manzarayı bulmuş kaybeder mi...  Her neyse Sezen'e öpüşmemizi ayrıntılı anlatmadım ama beni orda göt gibi bırakıp gittiğini anlattım. Sezen'in aklında da soru işaretleri kaldı. ''Acaba sana bağlanmaktan mı korkuyor?'' dedi. Zaten birbirimize bağlanmamış mıydık ? Yoksa ben mi öyle sanıyordum. Sezen'le konuşmamın ardından kafamda daha fazla soru işaretleri dolanmaya başladı. Çocuklar ayaklanınca bizde ayaklandık . Akşam ne yicez diye konuşurken Ali bizi göl kenarındaki lokantaya götürdü. Ona kırgınım ama ne kadar mükemmel bi çocuk. Düşünceli , centilmen , gıcık ve yakışıklı...

   Göl kenarında balık yedik. Masadayken de fotoğraf çekinmeyi ihmal etmedik ve garsona fotoğrafımızı çektirdik. Yemeklerimizi yedikten sonra masaya türk kahveleri geldi. Gölün ardında güneş batıyordu.. Makineyi alıp bu manzarayı fotoğrafladım... Kahveleremizi içtikten sonra ayaklandık. Ali hesabı ödetmedi. Kendisi ödücekmiş. Ben umursamadım ve kızlarla arabanın yolunu tuttum. Arabaya binip yerleştik ve evin yolunu tuttuk...

SERİN (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin