Bölüm 20

1.5K 65 1
                                    

Ertesi sabah okula vardığımda benden başka tanıdık kimse gelmemişti. Daha sonra Melis geldi ve heyecanla Mehmet'le olan konuşmalarını anlatmaya başladı.Sanırım  bu iş iyiye gidiyordu. İyi derken Melis'e göre iyi. Bense belkide Mehmet'in Melis'i üzüceğine dair bi ön yargıya kapılmıştım ve umarım yanılırım. Daha sonra Mehmet, Ceyhun ve Ali geldi. Dilara yoktu. Ceyhun'la günler sonra göz göze geldik ve kafamı çevirdim. Hafif sarışın yeşil gözlü biraz uzun boylu olan bu yabani çocuğun nesini seviyordum ki ben... Tamam gerçekten çok çekiciydi. Çatık kaşları gözlerini daha da meydana çıkarıyordu. Mehmet Melis'i Ali'yle tanıştırdı. Ceyhun'la zaten tanışıyorlardı. Bense dünkü tribimi hatırlamış Ali'nin yüzüne bile bakmıyordum. O sıra Mehmet Melis'le muhabbet ediyor bense Melis'e bakıp mutluluğunu görmeye çalışıyordum ve bariz belli oluyordu. Hafif yanakları al al olmuştu gülüyordu ve belli ki biraz utanıyordu. Mehmet Esmer kara kaş kara göz bir çocuktu ve yakışıklıydı da. Sadece huyu biraz kötüydü oda galiba böyle sırnaşık durumlara alışık olmayan ben gibi insanlara kötü gibi geliyordu yoksa iyi niyetinden şüphe duymuyordum. Ben onları öyle izlerken birden Ceyhun dün neye sinirlenip çekip gittiğimi sordu. O sıra sanane demek o kadar çok istedim ki kendimi firenledim. Baktım ki Ali hala basketbol oynamaya gitmemişti ve fırsattan istifade

''Çok önemsiz bir şey'' dedim.

Biraz iğneleme vardı ve bunu hissetti mi diye Ali'ye bakıp kafamı çevirdim. Evet İğne ulaştırılmak istenen yere ulaşmıştı. Ama tribim umrunda değildi ve  bildiğimiz Ali  basketbol oynamaya gitti. Biz Ceyhun'la yan yanaydık hiç konuşmuyorduk ve ben yine heyecanlanmıştım. Aslında sevgilisi olan birine karşı hala kalbim deli gibi atıyordu ve kendimi çok kötü hissediyordum. Yaptığımı doğru bulmuyordum ama kalbe hiç söz geçer mi ? Sınavlarda yaklaştı gibi iğrenç bi konu açtı Ceyhun.  Bende 'Yaa öyle evet ' dedim.

Sonra sessizlik oldu ve ben birden ''Dilara gelmeyecek mi bugün ? '' dedim.  

Neler saçmalıyordum yine. Çok umrumdaydı Dilara. Pek muhattap olmadığımızı herkes fark etmişti. O sıra çenemi kapamam gerektiğini düşünüyordum. Ceyhun'da Dilara'nın hasta olduğunu bugün gelmeyeceğini söyledi. Ben cevap vermedim sonra zaten sıraya geçtik. Dersler işlendi . Tenefüslerde ne Ali'yle ne de Ceyhun'la muhattap oldum. Melis'te artık bizle takılıyor gibiydi. Çıkışta potaya da gitmedim. Eve geldim üstümü değiştirdim ve biraz bilgisayarı açtım. İlk okul arkadaşlarımla konuştum. Ne kadar sitem etsem de onları seviyordum. Ortak bir sayfada topluca konuşuyorduk ve bilgisayar başında kahkaha attığımı düşününce kaybedilmemesi gereken arkadaşlar olduğu kanısına vardım. Daha sonra Ali'nin de online olduğunu gördüm. Potada takılmamışlardı sanırım. İlk okuldaki arkadaşlarımla konuşurken saatin 4'e geldiğini fark etmemişim. 1 saat sonra teyzem gelecekti ve ben gidip dolaptaki zeytinyağlı fasülyeyi çıkardım. En sevdiğim yemekti. Birazda cacık yaptım. Az da olsa teyzeme yardım etmek istedim. Sonra tekrar bilgisayarın başına geldiğimde Ali yazmıştı. Yazdığı şeyde

''Küs müyüz ?''

İnternette bir yazı okumuştum. ^^Küs müyüz lafına barıştığım insanlar var^^ diye. Aslında çok kırgındım ama küsüz diyemediğim için ''Yoo'' dedim.

''Geçen gün için kusura bakma'' dedi. Aslında içimde terslemek geçiyordu ama

''Önemsiz bir şeydi zaten :)'' dedim.

Aslında burdaki mesaj çok inceydi. Daha sonra konuyu değiştirip,

''Potada takılmadınız mı?'' dedim

Oda ''Hayır sen yoksun ya'' dedi.

Bende  gülüp ''Bence Dilara yok diyedir'' dedim.

Hala Dilarayla kıyaslıyordum kendimi ve o sıra Ali

''Senin Dilara'yla ne alıp veremediğin var ? '' dedi.

Hesap sorarmış gibi soru yöneltmesi sinirime dokundu ama birbirimizin yıldızlarının barışmadığını söyledim.Bu yıldız barışması da her zaman ilginç ve komik  gelmiştir ve bunu söylerken bile kendimden iğrendim. 

Ali '' Emin misin? '' dedi.

Bende  neyi kastettiğini biliyordum ve böyle dolandırmalı sorularla ağzımdan laf almaya çalışmasından bıkmıştım. 

''Ne demek istiyorsan açık açık söyleyebilirsin.''

''Dilara'yla anlaşamama nedeninin Ceyhun'la bi alakası var mı? '' diye sordu.

''Nerden çıkarıyorsun, yok öyle bir şey. Dilara'yla aramız en başından beri soğuktu zaten.'' diye zırvaladım.

Bir şey yazmıyordu. Bekledim. İnanmamıştı sanırım. 5 dakika sonra yazdı 

' Ceyhun'dan hoşlanıyorsun sen..'' 

Bu kanıya şimdi nasıl vardı ki.Konumuz neyken ne oldu.

''Hoşlanmıyorum.'' 

dedim kesin bir şekilde. Allah'ım ne güzel yalanlar söylüyordum öyle.Bide bunu söylerken de hiç tereddütte kalmıyordum. Kendime acıdım. Ali doğum gününde olanlardan her şeyi anlamıştı. Canım sıkılırsa ona anlatabileceğimi söyledi. Ondan sır çıkmazmış. Çok komik... *Kendime bile söyleyemediğim gerçekleri onun karşısına geçip nasıl anlatabilirdim ki?* Çok yazık... Bana çok yazık... Ceyhun için yorduğum kalbime yazık...

SERİN (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin