Köstekli Saat: Attack On Titan

Bölümlerden Bağımsız Özel Bölüm (P1?)

(2270 kelime. İnşAllah bol kahkaha ile okursunuz. Ben hayal ederken ve yazarken çok eğlendim çünkü ^^)

"O. Veletlerin. Burada. Ne-"

"Ben izin verdim. Bize de eğlence çıkar."

"Ne zamandan beri kendi odanı çocukların oyun alanı olarak hizmete sokmaya başladın?"

"Keyfini çıkarsana Rivaille. Amma da dırdır ettin."

"Sen konuşma bile, boktan gözlük."

"Çevir artık istersen." diyen Jean bana bunalmış gibi bakıyordu.

"Ya dursana bi açıyı ayarlıyorum"

"Bu bir işe yarayacak mı ki.."

"Ne bileyim. Şansıma ne çıkarsa."

"Neva.. Söylediklerin de yaptıkların da tutarsız ve birbiriyle çelişiyor. Açıdan bahsedip şans diyorsun."

"Armin yaaa.. Lanet olsun tamam. Alın."

Şişeye bakmadan çevirdim. "Lan! Of.. Bana cevap, ve.. Eren'e soru. Sor bakalım. Doğruluk."

"Sor demenin hemen ardından cevabı da verdin farkındaysan" Jean'ın bu dediğini umursamadan omuz silkerek karşıladım.

"Hmm.. Ah! Eğer.. Eğer buradaki herkesi devlerin saldırısı altında kalan bir binadan kurtarmaya çalışıyor olsaydın ve birini geride bırakmak zorunda kalsaydın, bu kim olurdu?"

"Reiner."

"Ne oldu?"

"Sen."

"Ne ben?"

"Anasını satayım ya, sen burada mısın? Devlerin saldırısı altındaki binadan seni bırakır kaçardım diyorum!"

"Nedenmiş o?"

"Çünkü benim tatlı canım öyle istiyor seni taş yığını."

"Neyim taş-!"

"Kalbin. Kendini mi taş sandın yoksa! Gerçi taş kadar sert başka yerlerini biliyorum da onu dersem.. Bu seni de, Boritoto'yuda.. Ymir ve Annie'yi de etkileyecek gibi."

Göz devirdi.

"Tamam çocuklar. Hadi devam edelim."

Sasha soru ve Jean cevap.

"Patates mi ekmek mi?"

"Seni pisboğaz, doğruluk mu cesaretlik mi olacaktı."

"E doğruluk demeyecek misin zaten?"

"Evet?"

"Tamam işte. Benim sorum da bu."

"Ekmek."

"Zevksiz." dedi ve tiksinircesine bir bakış attı.

Güldük.

"Sıradaki. Bana.. Ar- bir dakika Armin! Sakın kıpırdama!"

"Ne-Neden!? Üzerimde bir şey mi var!?"

"Hayır, aksine.. Bu şişenin ucu.. Levi Yüzbaşım'ı gösteriyorrr!"

Oluşturduğumuz çemberin dışında, toplantı masasındaki üstlerimizden otururken çay içen kişiyi işaret ettim.

Kendisi bana, 'Ciddi misiniz?' der gibi bakıyordu.