"Kaptan? Bıraksana öldürsün!" diyen Eren'e "Olmaz Eren! Ya başka çocuklar da varsa?! Sadece bu adam kaldı, onu konuşturmak için yaşamasına ihtiyacımız var!" diyerek durumu izah eden Armin'in ardından Kaptan'a baktım.
İfadesizdi, ama durumun farkında olduğu için böyle baktığını düşünüyordum.
Yapmak istediğini anlayıp ona hak verdiğimi belli edercesine tüfeği bir kenara attım.
Etrafıma göz gezdirdim, duvara sırtını yaslayarak kollarını bedenine sarmış bir şekilde ruhsuzca yere bakıyordu, yanına gittim. "Hey, Delmon.."
Başını başka yöne çevirdiğinde sol tarafındaki yara tekrar kendini gösterdi.
"Delmon? Lütfen konuş. Çocukları nereye sakladın? Pencere açıktı, ama kaçtıklarına inanmalarını istemiş olmalısın. Öyle değil mi?"
...
"Sorun buysa, onlara daha fazla zarar veremeyeceklerini biliyorsun. Çünkü biz varız."
Başıyla onaylarken Lizzy ve Sasha içeri girdi.
"Onları bulduk! Ve hepsi iyi!"
"Sadece korkmuşlardı."
Arkadan çocukların neşeli sesleri geliyordu, Sasha "Connie aptalca hareketler yaparak onları eğlendirmeye çalışıyor." derken aklına gelmiş olmalı ki gülümsedi.
"Bu bize zaman kazandırır. Cesetleri kaldırın." diyen Kaptan bu tarafa döndüğünde şaşkınlığı, ani değişime uğrayan yüz ifadesinden anlaşılıyordu.
'Ne oldu ki?' dercesine bir hareket yaptım ve sağıma dönme ihtiyacıyla başımı çevirdiğimde Delmon'un, Kaptan'ın söylediğini duymasıyla daha kötü olduğunu anladım.
"Biz öyle demek istemedik Delmon, öyle değil mi Kaptan?" diye sordum ne demem gerektiğini bilemeyip saçmalayarak.
"Daha fazla dayanamıyorum.." diyerek başını kollarına gömdüğünde çocuklardan biri yatak odalarından çıkıp etrafına bakındı ve gördüğü kişi ile -yani Delmon- hızla suratı asıldı.
Yanımıza geldi, neyse ki cesetler de toplanmıştı.
"Delmon? Sorun nedir?" diye soran kız eliyle saçlarını okşarken başını kaldırdı.
"Anlamak bu kadar zor mu Rossie? O zaman etrafına daha dikkatli bak!"
"Ah- Sakin ol! Onları az önce ben de görmüştüm!"
"Bi' dak'ka bi dak'ka.. Ne?" dememi bile umursamadan öylece ona bakıyordu.
"Ama diğerleri görmemeli, duymamalı veya bilmemeli. Çünkü onları daha fazla korkutamayız. Her şey normale dön-"
"Normale derken?! Buna inanıyor musun cidden?! Gidebileceğimiz bir ailemiz bile yokken nasıl böylesine olumlu düşünebilirsin?! Birkaç ay öncesine ka-... ah.. Bunu söylemedim varsay, lütfen.."
Rossie duraksadı ve bir an ne diyebileceğini bilemedi.
"Yükünüzü hafifletmek için tüm sorumluluğu üzerime almaya çalışmaktan bıkmadım, her zaman da yaparım, ama çok yoruldum.. Anlıyor musun?"
Burukça gülümsedi. "Ama buna gerek yoktu ki."
Delmon afalladı ve öylece ona baktı. "Unutmaya çalışıp bizimle gülemez misin? Çünkü ben de bütün bunlara katlanamıyorum. Lütfen bizi eskisi gibi korumaya devam et. Ne olursa olsun, eskiyi kafana takmadan."
"Ben- Bunu her zaman yaparım. Daha önce de söylemiştim."
Rossie gülümsedi. "Teşekkür ederim. Herkes adına, her şey için, özellikle de.." Elini sol yanağına hafifçe yasladığında Delmon şaşkınlıkla bakıyordu. "Bunun için. Benim yüzümden oldu sonuçta.."
Delmon kaşlarını çattı. "Bana geçmişi unut diyen sendin!"
"Ah.. Doğru ya."
Rossie güldüğünde Delmon da yumuşadı ve kendisi için zor bile olsa gülümsedi.
I LIKE TO SHIP IT SHIP IT.
Sırıtarak onlara bakıyordum.
"AHİHİHOHO.." Büyüyünce evlenin siz.
Bana dolu gözlerle dönen Delmon ile, Kaptan'ın "Gel şuraya, Neva." demesi bir oldu.
Emre itaat etmek gerek, oradan hemen tüydüm.
"Evet?"
"Gözetliyor olmana lafım yok. Ama senin yüzünden Jaeger işini düzgün yapamıyor."
"Ne alaka?"
Beni "Bu kadar. Şimdi kaybol gözümün önünden" diyerek ittiğinde yakalayan Eren'den yavaşça kurtulup karşısına geçtim.
"Nabıyonuz lan siz??"
'Söylemicem' dercesine omuz silkti. Bana öyle gelmiş de olabilir.
"Ben gidiyorum. Yeni shipim Delsie için canlı momentleri kaçıramam. Rosmon da olabilir. Yada Delmosie, belki de Roselmon. Veya-" derken elini şıklatmasıyla kendime geldim.
Hayır.. Bu işaret Armin için olmalı ki Eren'in omzu üstünden görüş alanıma girdi ve bana baktı.
"Peki ya benim canlı momentlerim?"
"Armin? Uymasana şuna.. Zaten neler olduğunu bile bilmiyorsun."
Eren'in soluna geçti. "Hayır biliyorum. Yaptığının yanlış olduğunu da, seninle konuşmaya geldiğini de, ondan özür dilemeye gittiğini de, Keşif Birliği'ni çocukların son durumundan haberdar edip operasyonu başlattığını da. ARMIN KNOWS EVERYTHING NEVA. EVERY LİTTLE THİNG." dedi gözlerini pörtletip dibime girerken.
"Tırstım."
...
"Bir dakika- Özür mü diledin? O zaman neden söylemedin?"
"'Temizlik bitmeden kimse izinim dışında bir şey yapmayacak. Sıçmak bile yok', demişti Kaptan."
Hevesle "Yani ben istisna mıyım??" derken Eren'in arkasından aniden çıkan Kaptan yerleri süpürge ile temizlerken bana bakmadan konuştu.
"Alakası yok seni küçük böcek. Sadece yaralı olduğun için sana başka bir iş verdim. Senin görevin çocuklarla ilgilenmekti, onları shiplemek değil."
"Senden ship kelimesini duymak çok garibime kaçıyor, Kaptan."
"..SHIP."
...
"Özür diledim. Artık barışabilir miyiz?"
"Bekle. Peki ya o ne dedi?"
"Aslında.. 'Anlıyorum.' ve 'Seni affediyorum.' dedi sadece. Bu yetmez mi?"
"Hm.. Sanırım-" derken Eren'in arkasından çıkan Lizzy "Tabiki yeter! Barış!" diyerek onu üzerime itti.
"Nooluyo be??!"
~~~
Yb?
Yeni ship yeni ship :3
(Kendi karakterlerimi shiplediğime inanamıyorum, bunu çok yapıyorum yaaa.. Tabii onlar şuan çocuk, birkaç yıl sonra)
Ship ismi ne olsun? :p
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köstekli Saat: Attack On Titan
Fanfiction(Wattpad'deki ilk isekai anime kitabı.) Lütfen aşağıyı okuyun; NOT: Reiner, Annie, Berthdolt, Mikasa gibi aslında iyi olan karakterlere karşı ilk birkaç bölümde kötü davranmak yada arka plana atmak gibi bir hataya düşmüştüm. Yada din vatan olayına g...