(1582 kelimeyle iyi okumalar. Uzun oldu ama beklediğinize değer umarım)
"Siz ikiniz- Ne yaptığınızın farkında mısınız?"
"Oldukça. Kaptan."
Bana döndü. "Demeye çalıştığınız şey onu öylece bırakmak mı? Keşif Birliği'nin BaşKumandanı'nı ölüme mi terk edeceğiz yani?"
Eren ile birbirimize birkaç saniye attığımız bakış ardından Kaptan'a baktık öylece.
Kaptan "Bu tartışmaya ayıracak vaktimiz yok, çekil önümden." dediğinde ona tepeden, ağlayarak bakarken elindeki kutuyu onunla beraber kavradı Eren.
"Kişisel duygularının işine engel olmasına izin verme.."
Öne atıldım. "Kişisel duygular mı? Daha birkaç dakika öncesinde iğneyi bize verirken tereddüt eden sizdiniz Kaptan! Buna ne diyeceksiniz?!"
"Çünkü 'Erwin hâlâ yaşıyor olabilir' diye düşünmüştüm."
"Sırtında ölmek üzere olan Kumandan ile gelmesi beklediğimiz bir şey değildi ki!"
"Bu doğru ama.. O şuan burada. Bunu onun için kullanacağız."
Ne olduğunu bile anlayamadan Eren'e yumruk attı.
"Eren!" Çatının bir köşesine fırlamadan önce onu yakalayıp yavaşça kiremitler arasına bıraktım ve hızla Kaptan'ın üzerine atlayıp sağ kolumla boğazına bastırdım, sol elimle ise kutuyu tuttuğu sağ kolunu, bileğini sıkmaya çalıştım.
"Ah, insanoğlu.. Erwin olmadan- devlere karşı kazanamaz. Bunu siz de iyi biliyorsunuz.."
Gücü tükenmiş görünüyor.
Ama benimkinin de yerinde olduğunu söyleyemem.
"Doğru söylüyor Neva. Aptallık etmeyi kes!" Ona attığım bakışla yutkundu.
"Biz- Biz Armin olmadan da kazanamayız. İmkansız.."
"Eren.."
"Armin ölürse.. kazanamayız."
"..Evet!" Başımı eğip Kaptan'a döndüm. "Geçmişi düşünün! Lütfen yani! Hatırladınız mı?"
"Koca kaya ile Trost Bölgesi'ndeki deliği kapatmak.." diyen Eren ile ekledim. "Annie'nin gerçek kimliğini anlayarak onu zekice yenmek.. Bu benim değil. Onun fikriydi!"
"Ve gece boyunca ilerlemek.. Bu da ondan çıktı. Hepsi Armin'in fikriydi!"
"Bulunduğumuz noktaya onun sayesinde geldik!"
Ağlarken zemine yumruk attı. "İnsanoğlunu kurtaracak kişi ne benim ne de Kumandan!!! Bunu yapabilecek tek kişi Armin! Öyle değil mi Neva!?"
Öylece ona baktım ve kutuyu tutup Kaptan'a döndüm. "Lütfen.. Bırakın şunu."
"Lane-"
Asker, bana doğru adım atarken konuştu. "İnsanoğlunu kurtaracak kişi.. Kumandan Erwin olacak.."
"SES KES."
"Hah! Sesimi kesecekmişim!"
"Yoksa boğazını keserim! 'Hayatta' konuşamazsın.''
"Hangi silahla? Kılıcın bile yok. Elinde en ufak bir silahın dahi yok."
Kaşlarımı çattım.
İşaret parmağını kaldırdı. Ve sol karşımdaki duvarı işaret etti.
"Siz ikiniz sadece sizin mi fedakarlık yaptığınızı sanıyorsunuz?! Belki henüz bilmiyor olabilirsiniz ama-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köstekli Saat: Attack On Titan
Fanfiction(Wattpad'deki ilk isekai anime kitabı.) Lütfen aşağıyı okuyun; NOT: Reiner, Annie, Berthdolt, Mikasa gibi aslında iyi olan karakterlere karşı ilk birkaç bölümde kötü davranmak yada arka plana atmak gibi bir hataya düşmüştüm. Yada din vatan olayına g...